Ey Bahar Topla Bizi!
Güneşten sonra alarmla zor bela uyandığımız, çarçabuk giyindiğimiz, selamsız sabahsız, elimizde bir poğaçayla otobüse bindiğimiz zamanlardayız. Gökyüzünü görmemizi engelleyen tavanlar, toprağa temasımıza izin vermeyen tabanlar var. Takvimlerden öğreniyoruz mevsimleri, marketlerde görüyoruz sümbülleri, parfüm şişelerinde kokluyoruz baharı… “Bir ilkbahar sabahı”nda güneşle uyanmanın, “mevsim bahar olunca” nağmelerini mırıldanmanın, eve nergislerle dönmenin coşkusunu da yaşayamıyoruz. Öyle dağılmışız ki ne kar ne de boran, ne yaz ne de ayaz bizi toplayabiliyor. Bu dağılmışlık beraberinde beklentisiz, ümitsiz hayatlar bahşediyor hepimize. Heyecansız, aşksız, iştiyaksız insanlar yürüyor sokaklarda. “Muhabbeti kısa kes!” dercesine “Aynen”ler savuran ordular, cevaplarını evet veya hayırla bileyenler…
Baharı bekleyen şairler ve çocuklar bir de tomurcuklar. İşte o kadar…
“bahar bir gelsin yeter artık eksikse de bırak elleme” diyerek Turgut Uyar “Baharı Bekleyene” yazmış, Ziya Osman Saba da
“O günü görmek için sade bekleyeceğiz
Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları”
“Baharı Beklerken Yazılmış Şiir”i kaleme almıştır. Kışı çetin geçenler, çiçeğe duranlar bekliyor baharı.
“Baba bugün dağlar yeşil boyandı” türküsüyle uyanan çocuklar bilir sadece ayakkabıları dolduran ayazı, sobanın etrafındaki alazı. Beklemeyi; ümitle, heyecanla, merakla beklemeyi de… Kerkük’ün, Şumnu’nun, Horasan’ın dağlarında çiğdemleri, İstanbul’un sokaklarında erguvanları da görürler. Çocuk gülüşü kadar taze, bahar nefesi kadar ılık sabahların muştusudur şimdi.
Baharı bekleyenlere biz de adımızı yazdıralım. Kışı öyle böyle geçirdik, baharı anlayalım. Yeni bir gün, taze bir coşku ile merhaba diyen baharı duymalıyız önce. Bu kadar kan ve gözyaşı varken mi diyeceksiniz? Evet, bu kadar savaş, açlık ve ayrılık varken elbette bugün diyeceğiz. Kırgınlıkların, dertlerin dağıttığı bedenleri tekrar diriltecek, toplayacak olan bu bahar sevincidir. Nifak tohumları, fitne sağanakları hazana çevirmek istese de biz buna izin vermeyeceğiz. Dini ve siyasi görüşümüz ne olursa olsun dallarda kiraz, tezgâhlarda erik görünce neşe kaplayacak her birimizi. Aynı sokakta yürüyeceğiz, aynı tomurcuğun patlama sesini duyacağız, aynı güneşle uyanacağız, aynı geceyle uyuyacağız. Çocuklar aç kalmasın, hayvanlar ezilmesin, çiçekli ağaçları don vurmasın diye dua edeceğiz. Yıllar süren gaflet uykularından uyanacağız.
Bugün bir doğum günü olsun, adı şefkat olsun. Baba gibi derlesin, toplasın, kuşatsın. Vatan çatısında korusun, gözetsin. Bugün bir diriliş olsun, adı esenlik olsun. Hoşgörüyle, sevgiyle yayılsın. Bugün bir uyanış olsun, neşeyle çağlasın. Bugün bir doğum günüdür, adı bahardır. Bülbül sesiyle uyandığım sabahlar kadar mübarektir. Gülü taşıyan burak, kokusunu getiren ulak kadar azizdir…