Fil Hikayesi Üzerinden ,Amerika’nın Müslüman Ülkeler üzerindeki Tahakkümü
Kıymetli Dostlar; Türkiye özelinde ya da Dünya genelinde özellikle maksatlı bir şekilde müslüman ülkelerin getirildiği nokta aslında hiç şaşırtıcı değil. Sürpriz değil…
Unutmayın !! “Bugünün hikayesi dünden yazılır..”İlaç almanın gereksinimi hasta olmaktır.Ya da hasta edilmektir. Size ayakkabı satabilmenin tek yolu sizin ona ihtiyacınızın olmasıdır.
İşte Siyonizmin yüzlerce yıldır yaptığı sadece buydu. Şimdi sizlere üzülerek ama ilk defa adeta yüksek sesle bir soru sormak istiyorum,
“SÖMÜRGE NE DEMEKTİR?
Bir devletin, kendi ülkesinin sınırları dışında, üzerinde egemenlik kurarak yönettiği, ekonomik ve siyasal çıkar sağladığı, her yönden sömürdüğü ülke.
Bazı acı jilet yutmak gibi gelse de, dudak büksekte, hiç işimize gelmese de, asla kabul etmek istemesek de değişmez.
İzninizle bunu size bir hikaye ile anlatmak isterim,
Efendim takdir edersiniz ki, Filler büyük ve iri hayvanlardır. Ve geniş alanlarda yaşarlar.Lakin diğer taraftan son derece de istikrarlı hayvanlardır.
Onlar için alternatif diye bir şey olmaz.
Kendi adımlarını tekrarlar. Yani gittikleri yoldan geri dönerler
Bunu bilen fil avcıları aynı istikamete buyuk ve derin bir çukur kaşarlar
En öndeki fil o çumura düştüğünde ise günlerce yemek ve su vermezler.
Fil güçten düştüğünde ise fil avcılarindan biri simsiyah giyinerek Elinde kırbaç ile filin yanına çukura iner ve yine günlerce hayvana işkence yapar. Öldüresiye kırbaçlar
Fil artık ölmek üzere iken bu sefer aynı çukura bembeyaz kıyafet giyinip filin en sevdiği yiyecekleri ikram eder ve yaralarını tedavi eder. Bu güya meleklik de günler sürer.
Sonrasında fil avcısı filin o çukurdan çıkmasını sağlar ama fil artık o bakıcıya muhtaçtır ve minnet borçludur.
Ölene kadar o bakıcıya itaat etmeye mecburdur.
Demek istediğim şu ki,
İşte Amerika ve türevleri kâfirlerin dünyadaki tüm müslüman ülkeler üzerindeki hakimiyeti tamamen böyle oluşmuştur.
Hikayeden bağimsiz olarak zannediyoruz ki biz uyuşturucu denilen o maddelerin satıcıları ve bağımlıları arka sokaklarda..
Oysa ümmet olarak hepimiz yüzyıllardır yavaş yavaş uyuşturulduk, bağımlı olduk ve malesef biad ediyoruz.
Bugün bir sosyal ağı kısıtlayarak bile bizi kendi içimizde kutuplaştirma gücüne sahip olan tıklamanın efendilerine sesleniyorum.
Bu sizin Türk halkını tıklama bağımlısı yaptığınızın delilidir.
Evet Zafer sizin. Ama unutmayın biz çabuk alışırız.
Ya da umarım odadan odaya bile mesajlaşmayı değil de, bizzat konuşmayı, özlemeyi, merak etmeyi,
Ziyaret etmeyi hatırlarız.
Özümüzü kaybettiğimiz bizim sokaklarımızda baz değil haz hatta hatırnaz istasyonlarına ihtiyacımız var.
Selam ve Dua ile..