GÖĞÜ DELEMEYEN YÜKSEK BİNALAR TOPRAĞI DELİYOR
“Alaca bir at koşuyor içimizde,
Zamansız, mekansız ve nefese doğru…”
Duymak istediğimiz, yürek kabarttığımız, kulak kabarttığımız bir nefes..
Sadece bir nefes…
Betonların altından gelecek bir nefesi ummanın duası..
Ben mi yanlış biliyorum yanlışsam düzeltin ama ben çocukken bir kooperatife girilirdi.
Birkaç sene ödenirdi.
O temel atılırdı. En az bir sene o temel yağmur görürdü, kar görürdü, Ağustosun sıcağını görürdü.Gördükçe pişerdi adeta…
Piştikten sonra tuğla üzerine tuğla konur ev olurdu.
Şimdi dikkat ediyorum da bir çocuk bile dokuz ayda doğarken, o doğana kadar iki tane üç katlı apartman bitiyor da camları bile takılıyor.Pişmeden bir yemeği yemek gibi…
Nimet sayılan bir süratin içinde aslında “bence” adeta rüzgarda sallanan evler yapıyoruz.
99 depreminde de bir şey ögrenmemiş olacağız ki, halâ garip bir şekilde adeta Dubai mimarisi özentisi ile deprem bölgesi ülkemde 16-17 katlı apartmanlar yapılıyor.
Göğü delemeyen o yüksek binalar içi insan dolu iken toprağı deliyorlar ve binlerce insana mezar oluyor.
Afet Allah’tan evet..Bizim bir kurtarma çalışmasının eğitimini almamız son derece elzem.
Lakin buna mecbur kalmamanın en önemli zemini,sağlam binaların temelini atmamız lazım.
Diğer taraftan tekniğin dışında yüreğin resmini de çekmek lazım.
O kadar eminim ki biz bu enkazın altından el ele öncesinden çok daha güçlü şekilde ayağa kalkacağız.
Bu millet yeniden doğmanın cilt cilt kitabını yazar.
İsmini sormaz,nerelisin demez, “Ben varım kardeşim sen merak etme!” der tutar elinden. Deprem sonrası ülkede adeta milletin ilan ettiği bir seferberlik şuuru ile bizde iki tane olan her şeyin biri deprem bölgesine yola çıktı.
Allah bir daha göstermesin ama bazen imar olabilmek için viran olabilmek lazımdır denir ya hani… Bu birliktelik yürekliliği ile inanıyorum ki çok kısa sürede eskisinden çok daha güçlü dikileceğiz.
Bu ülkenin toprağı kaynayabilir, evleri sarsılıp yıkılabilir ama imanı ve insanlığı sağlamdır hamdolsun…
Yağmur insanlar için rahmettir deriz ya hep,
Yağmur olmuş gözyaşlarımız rahmet olup bizi tekrar yeşertecek.
Çünkü insan dayandığı sabrettiği fırtınadan sonra yeşerir.
İki kolumuzun arası tüm milletin ülkesi oldu.
Enkazın içinde elinde oklava hamur açan ablalardan öğrenecek o kadar çok şeyimiz var ki… Yeter ki o fay hattı yüreğimizden geçmesin.
Mevla’dan gelen imtihan dert olup bizi yine Mevla’ya götürüyorsa derman çoktan geliyordur.
Geçmiş olsun CANIM ÜLKEM…
Şunu unutmayalım,
Hz.Musa, Allah’ın Kızıldeniz’i onun için ayrıcağını bilmiyordu.
Sadece Allah’ın onu terketmeyeceğini biliyordu.
Allah var gam yok…