Kartal’ın Yukarıdan Gördüğünü Kümesteki Tavuklara Anlatamazsın
Siyaset, bir yönüyle ufuk çizgisine bakabilme sanatıdır. Kartal gibi yüksekten uçup geniş bir perspektif yakalayabilenler, sadece kendi gölgelerini değil, bütün bir coğrafyanın dinamiklerini görür. Ancak kümeste kanat çırpanlar, ne kadar ses çıkarsalar da, ufukta neler döndüğünü anlamakta zorlanır. CHP’nin son yıllardaki siyasi duruşunu ve vizyonunu değerlendirirken, bu metafor zihnimde canlanıyor: Kartalın gördüğünü, kümesteki tavuklara anlatmak ne kadar zorsa, CHP’nin de Türkiye’nin geleceğine dair kapsamlı bir vizyon geliştirmesi o kadar güç görünüyor.
Türkiye, son yıllarda ekonomik, sosyal ve uluslararası alanda büyük dönüşümler yaşıyor. Küresel dengeler değişiyor, teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerliyor, genç nesiller farklı beklentilerle sahneye çıkıyor. Böylesi bir ortamda, ana muhalefet partisi olarak CHP’nin, bu değişim rüzgarını yakalayarak toplumun önüne cesur, yenilikçi ve bütünleştirici bir vizyon koyması beklenir. Ancak ne yazık ki, CHP’nin siyasi çizgisi, çoğu zaman dar bir çerçevede, reaktif ve statükoyu koruma kaygısıyla şekilleniyor. Kartal gibi uçmak yerine, kümeste kanat çırpmayı tercih ediyor.

Kısır Döngü: Eleştiri mi, Vizyon mu?..
CHP’nin en büyük handikaplarından biri, eleştiri odaklı bir siyaset anlayışına saplanıp kalması. Hükümetin her adımını eleştirmek, muhalefetin doğal bir hakkı ve hatta görevi. Ancak eleştiri, bir vizyonun yerine geçtiğinde, ortaya sadece gürültü çıkıyor. CHP’nin manifestolarında, söylemlerinde ya da kampanyalarında, “Biz olsak ne yapardık?” sorusuna net, ilham verici ve toplumun geneline hitap eden yanıtlar bulmak zor. Örneğin, ekonomi politikalarında “hükümet yanlış yapıyor” demek yerine, hangi somut adımlarla refahı artıracaklarını, hangi yenilikçi modellerle istihdam yaratacaklarını daha yüksek sesle anlatmaları gerekmez mi? Gençlerin, çiftçilerin, esnafın, girişimcilerin geleceğe umutla bakmasını sağlayacak bir yol haritası nerede?
Türkiye’nin genç nüfusu, dinamik, teknolojiye yatkın ve küresel trendleri yakından takip eden bir kitle. Ancak CHP’nin bu kesime hitap etme çabası, birkaç popülist vaadin ötesine geçemiyor. Eğitimden teknolojiye, çevre politikalarından girişimciliğe, gençlerin geleceğe dair hayallerini destekleyecek kapsamlı bir vizyon görmek istiyoruz. Mesela, yapay zeka ve dijital dönüşüm çağında, CHP’nin bu alanlarda ne tür bir yol haritası önerdiğini duyan var mı? Gençler, “hükümeti devirelim” söyleminden çok, “geleceği nasıl inşa ederiz” sorusuna yanıt arıyor. CHP, bu soruya yanıt üretebiliyor mu?
Bir diğer mesele, CHP’nin kutuplaşma sarmalına sıkışması. Siyasetin doğası gereği, her parti kendi tabanına hitap etmek ister. Ancak CHP’nin söylemleri, çoğu zaman yalnızca kendi çekirdek seçmenine yönelik bir iç rahatlama seansı gibi kalıyor. Toplumun farklı kesimlerini kucaklayacak, ideolojik kamplaşmaları aşacak bir dil ve vizyon geliştirmek yerine, mevcut kutuplaşmayı derinleştiren bir yaklaşım sergileniyor. Kartal gibi uçmak, sadece kendi mahallenin çatısını görmek değil, bütün bir ülkeyi kucaklayacak bir perspektif sunmaktır. CHP, bu geniş bakışı ne kadar başarabiliyor?
CHP’nin bu kısır döngüden çıkması için öncelikle zihniyet değişimine ihtiyacı var. Eleştiriden çok, çözüm odaklı bir siyaset anlayışına geçilmeli.
Örneğin:
Küresel örneklerden ilham alarak, teknoloji odaklı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomik vizyon sunulabilir.
Eğitim reformundan girişimcilik ekosistemine, gençlerin potansiyelini açığa çıkaracak somut projeler geliştirilmeli.
Farklı kesimleri bir araya getirecek, ideolojik kutuplaşmayı azaltacak bir dil ve proje seti oluşturulmalı.
Türkiye, kartal gibi yüksekten uçmayı hak eden bir ülke. Ancak CHP, kümesteki tavukların gürültüsüne kapılıp bu vizyonu göremiyor. Siyaset, sadece eleştirmek değil, ilham vermek, yön göstermek ve geleceği inşa etmektir. CHP, bu gerçeği fark edip cesur adımlar atmazsa, kartalın gördüğünü anlatmak yerine, kümeste kanat çırpmaya devam edecek. Soru şu: CHP, kanatlarını açıp uçmaya hazır mı?