KAYBEDİLMİŞLERİMİZ GÖZLERİMİZDEN OKUNUYOR
Eski zamanlarda mektupların sonlarına üç nokta koymak adetmiş.Bu üç nokta bütün sevgi sözcüklerini anlatır, sonsuzluk derlermiş..Seven üç noktayı koyar,Sevilen de anlarmış..
Oysa biz geldiğimiz noktada öyle zor bir devirde öyle zor bir hizmeti icra etmeye çalışıyoruz ki anlatamam.
Körler çarşısında ayna satmak gibi.Okumayan bir topluma kitaplar yazıp, yazarak güya bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz.Kalem, Allahü tealanın and mahiyetinde hürmet görmüşken biz, okumaktan imtina ediyoruz.
Hoş okumaya varana kadar dinlemekten, konuşmaktam, dikkate almaktan en önemlisi anlamaktan imtina ediyoruz.Birbirini dinlemeyen bir toplum zaten anlamıyor.Anlamamış bir toplum ise birbirinden götürmeye başlıyor.Kimileri derdimizden faydalanır, kimileri sevgimizden, kimileri çaresizliğimizden yakalar, kimileri güvenimizden, kimileri sırtımızdan vurur, kimileri kalbimizden, biz ne kadar kan kaybetmişiz kimin umurunda..
Bunların hepsi kendini anlatamamış birinin zaten anlamak istemeyenlerin elinde ziyanıdır.Etrafımdaki insanları özellikle yakın çevremi tahlil ediyorum.
Kitap okur mu?
Film izler mi?
Yaşam tarzı İslami olarak uygun mu?
Hayata karşı duruşu insani olarak ne kadar müsbet?
Ama önce yola kendimden çıkıyorum.
Ve yolun yarısında nefes nefese kalıyorum.
Ben insani olarak iyi olma noktasında yara bere içindeyim.
Çok şey gitmiş benden.
Sorsak herkes aynı..
Kaybedilmişlerimiz gözlerimizden okuyor.
Hepimizin dilinde duadan çok ah’lar var belki de.
Varılabilecek en kötü noktaya gelmişiz ve sürekli Allah’a birilerini şikayet ediyoruz.
Ve kesinlikle bizler de Allah’a şikayet edilenler arasındayız.
En kestirme yol bu olmuş bizim için.
Muhatap almak, dinlemek, anlamak çok uzun işler.
Şimdilerde popüler bir cümle var.
“Elektriğim tutmadı” diye.
Bizim yüreğimizin gökyüzünde aslında mütemadiyen şimşekler çakıyor.
Tüm değer yergılarımız anlamını yitirdi.
Biz elektiriğe kiltlendik.
Gerginiz.
Şimdi ben hangi kitabı hangi dille yazsam, hangi hayat hikayesini harfleri bir araya getirip cümle, cümleleri bir araya getirip kelime, kelimeleri bir araya getirip koca bir kitap haline getirsem de, okuyacak, anlayacak bir kitle yok gibi hissediyorum.
Ve duaya duruyorum,
Hangi kuyunun Yusuf’u,
Hangi harın bülbülü,
Hangi dağın kurdu, hangi ekinin başağı, hangi kabrin selvisi, hangi atın süvarisi,hangi çölün vahası, hangi yolun yolcusu, hangi derdin çaresi olduğumuzu bildir Ya rab..
Bir sakinlik, bir dinginlik ve anlama kabiliyeti nasib et..