Site Rengi

DOLAR 34,5255
EURO 36,4333
ALTIN 2.964,96
BIST 9.148,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 18°C
Az Bulutlu
Eskişehir
18°C
Az Bulutlu
Cum 17°C
Cts 0°C
Paz 1°C
Pts 3°C

Öyle Geçer Ki Zaman

08.12.2020
A+
A-

Tek adam tartışmaları devam ediyor politikada. Havada uçuşan demokrasi lafları koronavirüsle karışarak, havada adeta vals yapıyor. Muhalefetin sırtında küfe yok ki. CHP 60 yıldan beri iktidar yüzü görmüyor.

ATATÜRK CHP’ Yİ KURMASAYDI YA DA OLMASAYDI?
Atatürk de olmasaydı, söyleyecekleri pazarlama kelimeleri de olmayacaktı. CHP’nin elindeki politik tek pazarlama aracı Atatürkçülük. Ticari bir siyasal emtia haline dönüştürülmüş. İçindeki ilkeler çıkartılmış, düşünceleri boşaltılmış, işi anma günü ve mozoleye çiçek koymak ritüeline dönüştürülmüş.                   

CHP bu stratejiyi hep uyguluyor ama başarılı olamıyor. Yakalarına, Atatürk rozeti takmakla, Atatürk resimli baskılı kravat takmakla, otomobillerinin arka camlarına Atatürk imzalı çıkartmaları yapıştırmakla Atatürkçü olunamıyor.

Bunlara, gardırop Atatürkçüsü deniliyor. Kendi il başkanları Atatürk adını söylemekten kendini imtina ediyorsa… Hangi millilikten, yerlilikten bahsedeceğiz?!
Yurtsever Ulusalcı Atatürkçüler hariç. Sözümüz elbette onlara değil!
Bir zamanlar, bu çizginin dışına çıkarakhalkın yanında olan sadece Bülent ECEVİT” vardı.

****
1971 yılında, ECEVİT, DEMOKRATİK SOL hareketi başlatmıştı. Israrla sosyal demokrat söylemlerinden kaçınmıştı. Yeni, popülist söylemler rüzgârı estiriyordu. “Ne ezen, ne ezilen; insanca, hakça bir düzen” diyordu.

71’ askeri darbesine karşı çıkan Ecevit, İsmet İnönü’ye restini çekmişti. Kurultaydan lider olarak çıkmıştı. İsmet İnönü kurucusu olduğu partisinden istifa etmişti.

Karaoğlan..
‘Halkçı Ecevit’ adı dağlara taşları yazıldı… ABD emperyalizmine kafa tutuyordu. ‘İncirlik üssünü kapatırım’ diyordu. ‘Haşhaş ekim yasağını kaldıracağım’ diyordu. ‘Ekmek, barış, özgürlük’ diyordu. ‘Toprak işleyenin, su kullananın’ diyordu. ‘Köy –kent’ diyordu.. ‘Üretici köylü-Yatırım fonları –kooperatifçilik’ diyordu. ‘İnsanca, hakça bir düzen’ diyordu. Erbakan Hoca’nın Milli Selamet’i de ‘adil düzen’ diyordu. Ağır sanayii diyordu. Kurulu düzene baş kaldırılıyordu..

Oligarşiye karşı başkaldıran iki siyasal isim…

*****

Ecevitli CHP, 1977 seçimlerinde % 42’lere varan oy almıştı… Hiçbir parti çoğunluğu sağlayamamıştı. TBMM’nin 450 sandalyesi vardı. Hükümet kurabilmek için 226 milletvekiline ihtiyaç vardı. CHP 213, AP 189, MSP 24, MHP 16, CGP 3, DP 1 milletvekili çıkartmış, geri kalanlar bağımsızlar arasında dağıtılmıştıTek başına hükümet kurmaya yeterli değildi.. Sözde demokratik parlamenter sistem vardıHükümeti kurabilmek için 226’ bulması gerekiyordu. Peki neyin nesiydi bu 226?! Demirel’in sözüdür: Bulun 226’yı” TBMM’nin tam sayısını ½ sinin bir fazlası.
Şimdikinin % 50+1 gibi..

Ecevit, 13 milletvekilini bulmasına buldu. Gelenlere ‘ulufe’ dağıtır gibi bakanlık verdi, kamuoyunda adı da ‘güneş motel kabinesi’ oldu. Nisbî temsil sisteminin sonuç böyle oldu. Seçimlerden 1. parti çıkan CHP güneş motel kabinesine giren sözde bağımsızlar tarafından adeta esir alındı. Kurulan hükümet halkın beklentilerine cevap veremedi. ‘Halkçı Ecevit’ söylemleri sloganlardan öteye geçemedi. Halk umutlarını kaybetmeye başladı.. Ekonomik ve siyasal sorunlar her geçen gün arttı. Ecevit ‘güvensizlik oyu’ ile düşürüldü. Yerine, Süleyman Demirel, MC koalisyonlarını kurdu.

Ecevit, nisbî temsil sisteminin kurbanı olmuştu.
1.ve 2. MC’ ler’den sonra gelen 12 Eylül askeri darbesi.

*****

Nisbî temsil sistemi de sistemi tıkıyordu. 12 Eylül öncesi nisbî temsil sisteminde % 42 oy alan bir parti hükümet kuramazken, 12 Eylül sonrası çıkartılan % 10 barajlı seçim sistemi ile, ilk seçimde Anavatan, 3 Kasım 2002’de yapılan genel seçimlerde AK Parti % 34 ile 310 milletvekili çıkartarak sorunsuz hükümet kurabiliyordu.

Koalisyon dönemi, barajlı seçim sistemi ile kapanıyor. 12 Eylül sonrası siyasi yasaklarda Ecevit de yasaklanmıştı. Yeni politik figürler ortaya çıkmaya başlamıştı. 12 Eylül Generallerinin denetiminden geçen yeni yüzler onay almadan siyasi faaliyetlerde bulunamıyordu. Emekli generaller boy göstermeye başlamışlardı.. Öyle ya tencereyi kirletenlere bir daha ülke teslim edilmeyecekti.

Siyasi faaliyetler ancak konseyin izni ile olurdu. Ecevit, Demirel, Türkeş, Erbakan, Baykal siyasi yasaklıydı.

Siyaset yasağının kalktığı zaman, Büyük Türkiye Partisi kurulmuştu. Emekli general olan Ali Fethi Esener genel başkandı. Arkasında Süleyman Demirel’in AP’sinin devamı olduğu gerekçesi ile MGK tarafından kapatılıvermişti. Bir de askerlerin partisi olarak Milliyetçi Demokrasi Partisi kurulmuştu. Başına da emekli edilmiş general olan Turgut Sunalp getirilmişti.

*****

SİYASİ YASAKLAR

5 ve 10 yıllık siyasi yasaklar vardı. 6 Eylül 1987 günü yapılan referandumda “evet” sonucu ile siyasi yasaklar kalkmış oldu.

Demirel’in, Ecevit’in, Erbakan’ın, Türkeş’in yasaklarını halk kaldırmıştı. Ama partiler tüzel kişiliği açılmamıştıDemirel’in emanetçisi olarak DYP kurulmuştu. Sonraları Cindoruk emanetçilik görevini aldı.

SODEP kurulmuş, genel başkanı olan Erdal İnönü veto edilince yerine Cezmi Kartay getirilmişti. Halkçı Parti genel başkanı olan Necdet Calp’a seçimlere katılım vizesi verilmişti. Cindoruk emanetçi başkan olarak DYP’nin başına geçmişti. Bütün gözler Ecevit’e çevrilmişti

Öyle ya Cumhuriyet‘in kurucusu olan CHP’nin son genel başkanıydı ama CHP’nin başına gelmek istemiyordu. Bütün iyi niyetle gelenlerin ricasını kibarca reddediyordu.

Neden? Ecevit’e göre; CHP’nin yapısal hastalıkları vardı. Bu yapısal sorunlar CHP’yi iktidar yapamıyordu.. Aklında, yeni bir parti kurma fikri vardı. CHP’nin bu kronik hastalıklarından kurtulmak için 12 Eylül’den sonra politik yaşam biraz serbest olunca kendi partisini kurmuştu: DSP

Ecevit, ilk çıkışını kendisine paketlenip Amerika tarafından ‘Terörist APO’ paketlenip hediye edildikten kısa bir zaman sonra, 19 Nisan 1999’da yapılan genel ve yerel seçimlerde 1. parti oldu. CHP baraj altında kaldı.

Koalisyonda, Mesut Yılmaz’lı ANAP ve MHP’li Devlet Bahçeli vardı. Ekonomik ve sosyal sorunlar patladı. Koalisyon ortakları, ekonomiyi Dünya bankasından gelen Kemal Derviş’e teslim ettiler. Acı reçete uygulandı. Uygulanan liberal, kapitalist, küreselci program zengini daha zengin ederken milletin büyük ekseriyeti hızla fakirleşti. Halk bu bedelin yükünü çekememeye başladı. Koalisyon ortağı Devlet Bahçeli ‘yeter artık’ dedi ve ‘erken seçim’ istedi.

Koalisyon erken seçim kararı aldı.
3 Kasım 2002…

Siyasi tarihimizin sosyal kırılma noktası. Seçmen MHP’yi, DSP’yi, DYP’yi, ANAP’ı, GP’yi baraj altında bırakıverdi.

6 ay önce Fazilet Partisi’nden ayrılıp AK Parti’yi kuran ‘yenilikçi kanat’ % 34 oy alarak tek başına iktidar olurken Deniz Baykal liderliğindeki CHP % 19.8 oy alarak meclisteki tek muhalefet partisi olarak yerini almıştı.

*****

3 Kasım 2002’den beri AK Parti tek başına iktidar. Yani 18 yılı devirmiş.

24 Haziran 2018’de. bugüne Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile yönetilmekte..

2018’e kadar parlamenter hükümet sistemi. Yani AK PARTİ 16 yıl kesintisiz “parlamenter hükümet sistemi” ile ülkeyi yönetmiş. Siyasal hiçbir sıkıntı da çekmemiş.

Eh! kalkınmada da başarıyı yakalamış gibiydi.
Tâ ki; yeni sisteme geçtikten sonra bozulmalar başladı.
Neden?

Koronavirüs günlerini de atlatacağız. Çok acı ve zor günler bizleri bekliyor. İtibardan fedakârlık önermesinde bulunanlar; halk fedakârlık yaparsa siz on katını yapacaksınızHerkes şunu iyi bilmeli: Hamasi nutuk atma dönemi çoktan geçti. Artık, bu laflara insanların karnı tok.

İş istiyor, aş istiyor. Herkes evine kapatılmışken, daha çok kucaklayan bir dil, bir söylem ile Allahın izniyle bunların da üstesinden geleceğiz.

Yeter ki adaletli olalım, adil olalım, kimseyi ötekileştirmeyelim.

İnanın şu TV’lerde tartışma programlarına çıkartılan ıskartalıklar, AK Parti’ye çok daha fazla zarar veriyorlar. Siz içinizde birlik olun, dirlik olun..

Bırakın muhalefeti, onlar zaten “irtifa” kaybediyor. Türkiye irtifa kaybetmesin!
Memleket meselesi gönül meselesi unutmayın..

*****

Sözün özü
“Sıkmadığı üzümün şırasını içen millete yazık.
İşlemediği pamuğun kumaşını giyen millete yazık.
Bin parçaya bölünmüş, her parçası kendisini millet sanan millete yazık.
Kılıçla kütük arasına sıkışmadan, başını kaldırmayan millete yazık…”

Halil Cibran

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.