Pazar Tezgâhı
Merak etmeyin en azından ben pahalılıktan bahsetmeyeceğim..Bu tezgah insanlık pazarının tezgahı..
Ama mantık aynı…
Önde göze iyi görünen kısmı, arkada çürükler..
Tuhaf bir durum var ve o kadar acı ki,
Vaktiyle belli makamlarda birilerinde hatır bırakan isminin sonu müdürüm veya başkanım olduktan sonra makam elden gidince “abi” olarak devam edilen..
Buraya kadar ne kadar güzel…
Müthiş bir hatırnazlık..
Ebedi muhabbetin ifadesi..
Ama nasıl bir tezgâh olmuş bu biliyor musunuz?
O abiler var ya o abiler o vitrinin arkasında yemedik halt bırakmamış, nasıl olsa benim imajım belli kafası ile benim diyen imansız imajlıların yapmayacaklarını yapıp durur..
Hatta ona abi diyenler de bilir yani tezgâhın arkasındaki o çürük duruşu da görmezden gelirler..
Ama gelinen noktada o çürüklerin kokusu buram buram rüzgara karışıp burnumuzun direğini kırar..
Yani aslında yüreğimizin tüm güven direğini kırar..
Bu artık öyle bir hal aldı ki geçmişte bir takım makamların vasıfların forsu yaşadıkça insanların üzerinde kalıyor olması hiç de hayra alamet değil..
Vitrin başka içerisi başka..
Hani şu internetten oyun konsolu sipariş edipte kargoda bir kutu salatalık gelmesi gibi..
Şunu unutmamak lazım,
Gözümüzde büyüttüğümüz o makamlara aslında gözümüzde büyütmememiz gereken insancıklar da gelebiliyor..
Ve sırf o makama geldiler diye hak etmedikleri halde eğreti de dursa bir saygınlık da geliyor..
Ne acı…
Hani diyoruz ya hep,
Birileri makama güç veriyor, birileri de makamdan güç alıyor..
Bir de kalkıp bizzat bu insanlar liyakat demez mi?
Hayatımda duyduğum en büyük komedi oluyor..
Ama gülsem mi ağlasam mı?
Değer yargılarımızı gözden değil tekrar tekrar yürekten geçirmek lazım..
İnsan beşer şaşar eyvallah..
Herkes defalarca hata yapabilir.
Kimse peygamber değil..
O zaman düz mantık…
Hata yaparken kimse peygamber evliya veya mübarek değilse,
Aynı hatayı yapan da …..başkanı, ….müdürü olarak değerlendirilip herşeye rağmen önünde düğme iliklenmemeli..
Abi dediğimiz herkes dilimizde mı abi, yüreğimizde mi?
Deyin hele bi…
İnsanlık pazarının pahasına yükselten de biziz, ayaklara düşüren de sonra oturup şikayet eden de…