Yakarış
Yüreğimizin üzerine ne döküldü Ya Rab,
Damarlarımızda ne dolanıyor bizim?
Dilhûn olsak da neden lâl oldu dillerimiz?
Biz bize biz diyemez duruma gelmişken Filistin de hangi kardeşimize kardeş gibi bakıyoruz.
Ne kadar samimiyiz acaba?
Bu gün, Birleşik Arap Emirlikleri bile Kâfir, Katil Netenyahuyu bile küfredercesine, alay edercesine, “Nobel Barış Ödülü”ne aday gösterirken bizdeki bu gaflet uykusu nedir Ya Rabbi? Çocukların kemiklerini kırın emrini verdikten sonra İsrail askerlerinin yüzlerce çocuğun kollarını bacaklarını taşlarla un ufak eden küffara biz gık diyemezken el kadar ebabilden medet umacak çaresizliğe ne ara düştük Allah’ım.
İman da samimiyetsiz, itikatda samimiyetsiz, teslimiyette samimiyetsiz en önemlisi insan olmakta samimiyetsizlikte dibe vurmuşken daha hangi alamettir kıyametin habercisi. Denizler bile dünyaya küsüp kendi içine kusarken, İnsanlık gaflet denizinde kulaç atarken, ruhların çoktan bedenden ayrılıp yaşarken ölmeyi başarmışken bu gün Kudüs boyun büker, yarın Kâbe-i muazzama.
Aramız açıldı Allah’ın kelamı ile, aramız açıldı secde ile. Aramız açıldı ortasında yürüdüğümüz tefekkür ile .
Hangi Cennet umulur ki daha bilmem ki.
Ya Rab, sen sonumuzu hayretler senden korkmaya karı kahreyle.
Bizlere de hidayet imanda samimiyet ihsan eyle.
Bizleri senden korkmayan kulların ile imtihan etme.
Küffarın bile birbirinin el ele sımsıkı tuttuğu şu günlerde birbirine yüz çeviren tun tun uzaklaşan müslümanların yüreklerine sıcaklık ver.
Zira bizim bizlik halimiz kalmadı.
Mukaddesata sahip çıkmak şöyle dursun biz bize sahip değiliz Allah’ım
Ya Mücîb, sen sesimizi duyansın,
Sen mahşer yolunda bizi bizden senden mahrum eyleme.
Amin, amin, amin…