Yeni Partiler
Sayıları yüzü aşmış durumda…
Sadece 2020 yılında kurulan parti sayısı 23.
Bakkal dükkânından çok daha kolay hale gelmiş parti kurmak.
Demokrasimizin vazgeçilmez kurumları.
Sözde demokrasi…
Merak etmeyin birçoğu tabela partisi.
Bazıları da taşeron parti.
Adı var, kendisi yok.
Mesela, TV ekranlarına bir bakın.
Kaçının genel başkanları ekranlara çıkartılıyor.
Sürekli çıkanlar.
Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Meral Akşener
Devlet Bahçeli
Arada bir Mustafa Destici ve Önder Aksakal…
Bir de, Fox TV, KRT, Halk TV’de çıkartılan Babacan ve Davutoğlu var.
Kaçının seçimlere girme hakkı olacak? Kimler, kimlerle ittifak edecekler?
Seçim kanununu bekleyeceğiz.
Kader anı.
2013 veya bir öncesi..
NE KADAR CAHİL VARSA EKRANLARDA YA HU!
Efendim CHP parçalanıyormuş.
Vay! Vay!
Bunu yazan, yazar–çizer takımı var.
İçinden öyle geliyor, CHP’yi paramparça etmek…
Merak etmeyin sizlere ihtiyaç yok.
İçeriden zaten paramparça.
Ya hu siyasetin fıtratında zaten var.
Siyasi partilerin “zaman ömürleri” vardır. Ömrünü tamamlayan siyasi partiler, tarihinin çöp sepetine gider.
Partilerin kaderidir bu.
Nedeni de, bizim “sözde demokrasimiz” böyle.
Kişilere bağımlı.
Kurumsallaşmamış partiler.
Onun için acı kederleri bu…
Beğenmesek de, CHP kurumsal kimliği olan tek parti…
CHP kaç kere parçalandı, kaç kez mutasyona uğradı!
Mahsun Kırmızıgül’ün okuduğu gibi…
Yıkılmadı, ayakta!..
Eyvallah…
Dağına, taşına, toprağına; bin can feda olsun yurduma…
Yeni yetmeler mutasyonlu- virüslü partilerden geçinenler; biraz siyasal tarihçilerin kitaplarını, sosyolojiyi, siyaset bilimini, siyaset felsefesini bol bol okusunlar…
Öğrenecekleri çok şeyleri bulacaklardır.
CHP BÜTÜN FİTNECİLERE RAĞMEN AYAKTA DURMAYA ÇALIŞIYOR
CHP Kılıçdaroğlu’na rağmen ayakta ise, vardır bunun bir nedeni…
Hiziplere rağmen ayakta ise, vardır bunun nedeni.
İçindeki bütün “guguk” kuşlarına rağmen hâlâ…
İktidar ve ortağının, solcu-liberal geçinen mezhepçi yazarların tüm saldırgan tutumuna rağmen hâlâ ayakta ise, vardır bir nedeni.
Helal olsun!
Yıkılmadı hâlâ ayakta…
Neymiş efendim!
Demek, her türlü virüslere karşı bağışıklıkları kazanmış…
Direnç mekanizmaları sağlam.
Temeli sağlam.
Hem milli hem yerli, bağımsızlıkçı…
Ey mütedeyyin ve muhafazakarlar!
Daha fazla saldırmayın Cehape’ye…
Gün olur lazım olur. Çok ararsınız. Bugün iktidarsınız ama yarın yüce Necip Türk milleti sizi sandığa gömüverir.
Olmaz olmaz demeyin.
Siyaset bu…
Baksanıza bir zamanlar CHP+MHP, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Ekmelettin İhsanoğlu beyi Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkartmamış mıydı?
Tıpış tıpış, oy vermeye gideceksiniz demişti Kılıçdaroğlu…
Siyaset böyle bir şey.
****
Mesela sabahtan akşama günde üç öğün CEHAPE’ye küfür edenler Adnan Menderes ve arkadaşlarının CEHAPE’li olduğunu, CEHAPE milletvekilliği yaptıklarını bilmezler.
Dörtlü takriri bilmezler..
Dörtlü takrir, 7 Haziran 1945’ te CHP’li Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü’nün meclis gurubunda açık görüşülmek üzere verdiği önergedir.
İsmet Paşa CHP’ in genel başkanıdır.
Yani milli şef…
Tıpkı, Alman şansölyesi, Führer Adolf Hitler gibi, Duçe Mussolini gibi.
DÖRTLÜ TAKRİR…
Bu isimlerin, CHP yönetiminden bazı istekleri vardır.
Özetle, üniversite özerkliği, seçim sistemi, yürütmenin CHP’nin tekelinden çıkartılması, toprak reformunun yapılması gibi birçok istekler…
CHP’nin kanun toprak kanunu reformunu yapacakken Menderes ve arkadaşları, toprak ağaları ile birlikte olmuşlar ve reforma karşı çıkmışlardı.
Fuad Köprülü ve Adnan Menderes vatan gazetesinde, CHP’yi eleştiren muhalif yazılar yazmaya başlayınca, 21 Eylül 1945’de ikisi de partiden ihraç edildiler. Refik Koraltan da ihraç edildi. Celal Bayar da hem mebusluktan hem de partiden istifa etmiştir.
Şimdiye kadar o kadar çok iktidar partileri tarihten silinmişler ki maşallah CHP hâlâ ayakta kalmayı becerebilmiştir.
HÜRRİYET PARTİSİ…
Demokrat parti içindeki muhalifler…
Çeşitli bahanelerle Demokrat Parti‘den istifa edenler 20 Aralık 1955’te Hürriyet Partisi‘ni kurdular. Genel başkanlığına Ekrem Hayri Üstündağ getirildi.
İsmet İnönü, Hürriyet Partisi’ni el altından desteklemiştir. Hürriyet Partisi 28 üye ile mecliste grup kurarak Demokrat Parti iktidarına karşı çok etkili bir muhalefet yapmıştır.
CHP VE ORTANIN SOLU…
1967’deki olağanüstü kurultaydan, İsmet Paşa’nın genel başkanlığında, Bülent Ecevit’in genel sekreterliğinde “ortanın solu” güçlenerek çıkınca, Feyzioğlu’nun başını çektiği muhalif grup CHP’den istifa ettiler VE 12 Mayıs 1967’de Turhan Feyzioğlu’nun genel başkan olduğu Güven Partisi kuruldu.
GÜVEN PARTİSİ…
İçte dışta güven…
Güven Partisi’ne güven… Sloganları afişleri ile meydanlarda yerini almaya başladı.
İSMET PAŞA ESKİ DÜNYANIN ARGÜMANLARI İLE…
CHP’nin içi fokurduyordu. Millet ile bağı kopmuştu. Eşraf+bürokrasi partisi haline dönüşmüştü. Millet CHP’yİ nedense bir türlü oyu ile desteklemiyordu. Burada elbette sağın CHP’ye karşı geliştirdikleri sloganlar çok etkili oluyordu.
Adalet Partisi (AP)’nin başını çektiği “Ortanın solu, Moskova’nın yolu” propagandası, sağ seçmen üzerinde çok etkili oluyordu.
‘Parti içinde değişim olmalı’ sesleri yükseliyordu. İsmet Paşa eski dünyanın argümanları ile siyaset yapıyor; yeniler ise daha güncel değişimleri yakalayan bir yol izliyorlardı…
O yıllar, solun Avrupa’da yavaş yavaş tırmandığı yıllardı. 1961 anayasasının getirdiği özgürlükler alanında, öğrenci hareketleri, isçi sınıfının ciddi olarak örgütlenmesi, hak ve özgürlüklerin yeniden gündemde olması, CHP’de yeni bir arayışa itiyordu.
Kısacası toplum “değişim” istiyordu.
CHP’de KARAOĞLAN GENEL BAŞKAN SEÇİLİYOR
Bülent Ecevit’in 14 Mayıs 1972’de, büyük bir coşkuyla CHP genel başkanı seçilmesinden sonra, Kemal Satır önderliğinde 58 milletvekili ve senatör bir grup (bağımsız halkçılar adı ile) CHP’den ayrılarak 4 Eylül 1972’de Cumhuriyetçi Parti’yi kurmuşlardır.
Turhan Feyzioğlu, Ecevit’in kurultayda İsmet Paşa’yı genel başkanlıktan indirmesinden sonra, partinin sola kaymasına karşı çıkan isimlerin başında geliyordu.
Ecevit, 12 Mart askeri rejime şiddetle karşı çıkıyordu. Arkasında ciddi bir sol kitle desteği vardı. Çok önemli sloganla yola çıkmıştı ve demokratik sol hareketin ilk önderliğini yapıyordu.
Toprak işleyenin, su kullananın…
Ekmek, barış, özgürlük diyordu…
Demokrasi diyordu
İnsan hakları diyordu
Örgütlenme özgürlüğü diyordu
İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, sendikalaşma özgürlüğü diyordu…
“Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzeni” öneriyordu.
Ecevit’in estirdiği bu rüzgâr, siyasal dalgalanma toplumda yeni bir umut uyandırmıştı.
Dağda, taşta her yerde “UMUDUMUZ ECEVİT” yazıyordu.
SEKİZLER ÇOK RAHATSIZ..
Bu durum, Turhan Feyzioğlu ve arkadaşlarını oldukça rahatsız ediyordu.
Muhalif 8 CHP’li ayrılma nedenlerini açıklayan bildirilerinde şu noktalara değiniyorlardı.
CHP’nin temelinde hurafecilik, marksizm, sınıf kavgası ve sosyalizm olmadığı savunuluyordu. Bu hareket tarihe ‘Sekizler Hareketi’ olarak geçti. Onları destekleyen 40 milletvekili ve senatör partiden istifa ettiler.
İnönü de, Ecevit karşısında kurultayı kaybedince partinin genel başkanlığından ve parti üyeliğinden, milletvekilliğinden istifa etmiş, fakat tabii senatörlükten istifa etmemiştir.
FERİT MELEN ARA REJİMİN BAŞBAKANI…
12 Mart 1971 muhtıranın da ara dönemde Ferit Melen askerler tarafından (Güven Partili) başbakan olmuştu.
Ancak, parlamentodan güvenoyu alamayarak düşürülmüştü.
Sonraları, Güven Partisi ile birleşerek Cumhuriyetçi Güven Partisi adını aldı.
CHP’NİN BAŞINA BUNLAR HEP GELDİ…
Zaman zaman askerler yaptıkları darbelerle CHP’yi, Atatürkçülük’ü kullandılar, zaman zaman da CHP’yi yok etmek için çalıştılar.
Sadece CHP’yi değil elbette…
Bütün siyaseti kuşattılar. Kendilerini destekleyen sivil görünümlü militarist destekçileri de hep vardı.
Darbeyi, vatan korumak adına yaptıklarını söyleseler de kendi çıkarları için yaptıkları, ABD devşirmesi oldukları sonraları hep ortaya çıktı.
SİYASİ İDAMLAR FELAKETİNİ YAŞATTILAR
Bu ülkeye ihanet ettiler…
İşte, CHP böyle bir parti.. Parti içinde iktidar olanlar, yörüngesinden çıkartmak istese de hacıyatmaz gibi yine doğrulmasını bilen bir siyasal organizasyon…
Baksanıza, % 25’lere çakıldı kaldı, sürekli genel seçimleri kaybetti ama genel başkan hiç değişmiyor.
Ne yukarı, ne aşağı bir tık…
Değişmeyen tek şey…
Genel başkan yardımcıları, grup başkan vekilleri, sözcüleri, merkez yönetim kurulları, parti meclisleri, hatta partinin çaycısı bile hep değişir ama değişmeyen sadece genel başkan olur!
Boşuna mı ECEVİT’ler bir karı-koca partisi olan DSP‘yi kurmuştu. Kendi adına parti kurmak ve sonunda kapatıp gitmek…
İşte bütün mesele bu..
Öyle de oldu.
BİR PROJE PARTİSİ DTP.
Mesela emanetçi Hüsamettin Cindoruk’un kurduğu parti vardı: DTP.
Tansu Çiller’in, DYP’ni parçalamak için kuruldu. Siyasi mühendislik yapıldı. DYP’nden önemli sayıda milletvekili transfer edildi. 28 Şubat sürecinde askerle birlikte saf tutuldu. Millet tarafından benimsenmedi. Seçmenin iradesine ipotek konulunca millet bu harekete teveccüh etmedi.
DTP ve DYP parçalandı ve birlikte tarihten silindi.
Şimdi, ekranlarda anılarını anlatıyor.
ANADOLU PARTİSİ
TBMM 24,dönem milletvekili olan 2014 yılı ekim ayında CHP yönetimlerine karşı yaptığı eleştirilerden sonra, CHP’den istifa eden YARSAV eski başkanı Emine Ülker Tarhan tarafından 14 Kasım 2014 tarihinde kurulmuştur. Tarhan halk tarafından yeterli ilgiyi görmemiştir.
Öztürk Yılmaz da tepeden inme milletvekili yapılan isimlerden biri. 26 ve 27. Dönem Ardahan’dan genel başkan tarafından liste başına getirilmiştir. O da partisinden ayrılarak Yenilik Partisi’ni kurmuştur. Bir süre TV ekranlarında yer alıp bazı düşüncelerini aktarsa da kamuoyunda hiçbir ses getirememiştir. Kamuoyunda da tanınırlığı yoktur, bilinmemektedir. Nedeni bellidir: Toplumda karşılığın yoksa parti kurma işinden uzak duracaksın.
Ankara çevrelerinde o kadar çok gaz veren var ki… Bunlar profesyonel üfürmeklerdir. Parti kurduktan sonra, hadi bakalım pamuk eller cebe denildiğinde kimseyi bulamazsın!
Türkiye’de siyaset parayla yapılır.
Paran yoksa bu işlerden uzak duracaksın!
ABDÜLLATİF VAKASI…
Yine AK Parti’den kopan, kurucular kurulu en önemli isimlerinden biri olan Abdüllatif Şener de Tayyip Erdoğan’ı ağır bir şekilde eleştirip AK Parti’den istifa ederek şahsına ait Türkiye Partisi‘ni kurmuş, halk tarafından yeterli ilgiyi görmeyince, kapatmak zorunda kalmıştır.
AK Parti’den ayrılan Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisi’ni ve Ali Babacan da Deva Partisi‘ni kurmuşlardı..
Tarihi gerçekler şunu göstermektedir. Ana kütleden kopan partiler başarılı olamamışlardır.
Her şeyin devası para, para, para…
Bülent Arınç‘ın hala özgül ağırlığı var…
Dünün mağdurları, bugün mağrur olmuşlardır. Dünün mücahitleri davaya inanıyorlardı.. Sonra onlar ihalelere girdiler, sipariş ihaleler aldılar ve hep kazandılar.
Bugün müteahhit oldular..
Parayı gördüler.
Paranın gücünü gördüler.
Bu para siyaseti finanse ediyor.
3 Y deniliyordu ya…
Anladınız mı? Anlamışsınızdır her hâlde…
Ben bildim bileli Türkiye hâlâ demokrasiye geçemedi bir türlü…
Düşük profili demokrasimiz var.
Her gün yeni bir parti kuruluyor…
Bu kadar çok partinin var olduğu bir sistemde neden demokrasi olmuyor?
Çünkü demokrat değiliz başkalarını fikirlerine saygılı değiliz. Demokratik kültürden çok uzağız.
Demokrasiye inanmıyoruz.
İnanıyormuş gibi yapıyoruz!
‘Demokratım
Demokratsın
Demokrat’ dediğimizde, demokrasi gelir.