Yerli Yersiz Filmler !
Yerli Yersiz Filmler… Aslında o zamanda herkes kendi filmine bakıyordu. Biliyorum. Şimdi bunları yazarken bırakın sizi, ben bile kendime gıcık oluyorum! Çünkü, geçmişi, aslında ‘bize nasıl geçmiş’i kurcalayınca durum aynıyla tıpkı…
40-45 yıl öncesine gidiyorum. Yerli yersiz filmler… Ve konaklar, küçük hanımefendiler, büyük büyük beyefendiler. Onlar yaşıyor, biz izliyoruz. Onlar yiyor, içiyor; sanki biz zıkkımlanıyoruz! İşadamı ve onun madamı. Ulan deli ederler adamı! Öyle bir sevecen işadamı ki, insanları ne de güzel seviyor… Tombul mu tombul! Olacak tabii… Onun yediğini sen de yesen… Sense bir kuru yaprak gibi salınmaktasın dalında… Ne mutlu işçiler öyle… Ne sendika derdi var ne de ücret artışı… Ne kadar mutlular. Ve göz boyama devam ediyor… Sen ben, filmi izlerken o malına mal katıyor. Ama nedense sömürü yok! Ulan ne menem senarist bu? Ulan ne menem bir senaryo bu?
Ve bir figüran ölüyor İstanbul’un arka sokaklarında… Belki de cebinde beş kuruş yok. Kimsesizler mezarlığnda başrolde artık. Ama… Senaryoda yok artık. Anlı şanlı senaristlerimiz de bu ara malı götürdüler. Eee beni yazacak değildi ya..! Amcam sınıf atlıyor.. Buyur al sen de ipi; ip atla…!
Ve artık ve o dalllllllllll!..izm yavaş yavaş yerini kapı-talizme dönüştürüyor! Kapıda duranlar şanslı… Kapı altındakilerin işi zor… Sonra birileri diyor: Ne güzel günlerdi onlar… Elbette benim de işime gelir…
Ama kazın ayağı öyle değil… Perdeli… İdare edin… Bir şeyler yazdım sanıyor bu deli. Toplumsal içerikli filmler hariç elbette. Biz bireysel olanlardan bahsediyoruz. İçten, olumlu ve yapıcı bir eleştiri. O kadar. Yoksa emeğe saygısızlık ettiğimiz filan yok. Ancak benim 3,5 numara miyop astigmat gözümden manzara bu.