YÜREKTEN DÜŞMEK
Ahmet Haşim’e sevmediği birisinin hastalandığı haberi verilmiş,Nesi varmış ? diye sorduğunda”Böbreğinde taşı varmış” demişler.”Yüreğinden düşmüştür” diye cevap vermiş.Kalbin yürek olma mertebesine erişmek gibi bir inancı ve savaşı kalmamışken,Artık sadece kan pompalamaktan ibaret bir vazife ile, görünüşte et, manen taş olduğu şu ahir zamanda donuk donuk bakıyoruz etrafımıza.Artık yüreğimiz her şeyi kaldırıyor bence.Yüreğimiz kaldırıyor lakin, toprak artık kaldırmıyor.
Dağlar taşlar tepiyor,Ahlaksızlığa ve adaletsizliğe yer gök isyan ediyor.Sağıların kulağı duysun, körlerin gözü görsün diye..Sonra bir mide bulantısı ve kusuyor belki de.
Öyle tarifsiz zamanlarda yaşıyoruz ki kırıntısı kalmış bir tutam umut ile plastik çiçekleri bile suluyoruz.Sanki her şey başka türlü olabilirdi ama kimse gayret etmedi.Kimse kimseye muhabbet ciheti ile bakmıyor.
Kusur arama, eksik bulma, parmak sallama ya da gıyabında bile olsa öldürüp solma ile geçiyor günlerimiz.
Ve insan büyüdükçe daha çok üşüyor.
Ama ellerini ve yüreğini ısıtsın diye başka bir insan aramıyor.
Ya bir duaya bel bağlıyor, ya bir şiire, ya bir şarkıya..
Ya da bir bardak çayın deminde gamını tellendiriyor.
Murathan Mungan ‘ın da ifade ettiği gibi,
Beklemek ve eylemek arasında ki zamanı tutmaya çalışıyoruz.
Hele depremden sonra ruhumuz faniliği ile müthiş yüzleşti.
Bir gülizarın efsununda başımız dönmüş ama tüm güllerin aynı anda solmasına oturduk hep beraber ağlıyoruz.
Bu aralar basit ve sıradan cümlelerim bile gayri ihtiyari
“Nasipse” diye başlıyor.
Veya eskiden…
Yıllar önceki fotoğraflara takılıyor gözlerim, eski videolara..
Bu hayatı ben mi yaşadım, biz mi yaşadık şaşkınlığında bir gariplik çöküyor üzerime.
Geçip gidecek, konup göçecek, hiç bir şeye dur diyemeyen halimle baş edemiyorum.
Şehrin bir çatısı olsa çıkıp atlada herkes..
Veya biri zamanın sigortalarını indirse ..
Biri bir şey yapsa da resetlense dünya.
Hâl’sizlik ile Hâl’ bizlik arasında kaymasa sesimiz, kapanmasa gözlerimiz.
Sahi siz kimsiniz, biz dediğimiz kimler, akıbetimiz nedir ?
Asalet Salgınoğlu