Site Rengi

DOLAR 34,5424
EURO 36,0063
ALTIN 3.006,41
BIST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 1°C
Az Bulutlu
Eskişehir
1°C
Az Bulutlu
Paz 1°C
Pts 3°C
Sal 5°C
Çar 6°C

2021’e Girerken Öylesine Bir Yazı

31.12.2020
A+
A-

Aslında her insan biraz geçmişi özler. Bu sözü defaatle duyarız hatta söyleriz. İki lafın belini kırarken ‘Nerde eski günler…’ deriz hep… Kimimiz çocukluğumuza kimimiz gençliğimize gideriz unutamadığımız anıları yad ederiz. Bu şehirde doğan yaşayan, hayatının herhangi bölümünü bu şehirde geçiren hemen herkes öyle ya da böyle: “Bak eskiden buralarda top oynardık ya da buralar hep tarlaydı” diye kendinden küçüklere mırıldanır mutlaka…

Şimdi ben de bu nostalji takıntısına kapılıp sizi biraz eskiye götüreceğim. Yok yok korkmayın hemen; ‘buralar eskiden lahana tarlasıydı, şimdi kat kat apartmanlar dikildi’ tarzı bir yazı değil… Mesela Akarbaşı’nın taşlı yollarında, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarından ılgıt ılgıt yürüyüp şöyle Taşbaşı Çarşısı’na doğru uzandığınızı düşünün ama bu Taşbaşı Çarşısı bugünkü yerinde değildi elbet. Şimdiki Reşadiye Camii’nin yan tarafındaki güvercinli parkın olduğu yerde küçük baraka dükkanlar olur; baharatçılar, kuru bakliyatçılar tezgâh açardı, buram buram nebat kokardı Hamamyolu’nun ta ortasından Akar Deresi denen Porsuk Nehri’nin uzantısı geçerdi. Biz şimdiki Hamamyolu’nun katledilişini seyrettiğimiz gibi o zaman da caddenin ortasından geçen bu güzelliği temiz bir şekilde koruyamamışız ve çareyi üstünü betonla kapatmakta bulmuşuz.

O zamanlar kokuyu giderdik denilse de bugün Asarcıklı, Banka Sokak civarında o koku hâlâ hissedilmektedir ve kış aylarında buram buram kömür kokusu adeta kaderimiz olur. Kartopu, kardan adam oyunlarımıza rağmen bahar gelsin, sobalar kalksın burnumuzu sızlatan simsiyah kömür kurusu sis buğusu bile geleceğimize olan umudumuza neşter vuramazdı. Eski otogar köprüsünden çarşı tarafına atladığınızda Porsuk’un güney tarafında bugünkü Yunusemre Halk Çarşısı’nın esnafının işgal ettiği barakalar fakir-fukaranın yegâne avmsi hüviyetindeydi.

Otogara Türkiye’nin her bir tarafından gelen otobüslerin giriş ve çıkışları ayrı bir telaşın göstergesi olurdu. Şehir içi otobüslerin iki büyük son durağı vardı: Tepebaşı istikametine gidecekler Alaaddin Camii önünden, Odunpazarı istikametine gidecek olanlar ise Kızılay durağını kullanırdı. Buralar ana-baba günü gibi adeta insan yığınlarına dönüşür sürekli otobüs ve insan sirkülasyonu oluşurdu. En varlıklı ve zengin kişilerin konuşlandığı semt önceleri Deliklitaş ise de sonra sırasıyla Vişnelik, Hasan Polatkan, Sümer, Vişneevler; günümüzde de Batıkent olmuş ve gelecekte de Söğütönü bu konuma namzettir.

Eskişehir en fazla göçü 80’li yıllarda almış olsa da yakın tarihte Bulgaristan ya da daha geniş ifâde ile Rumeli Türkleri daha da öncesi Kırım-Kazan ve Kafkas-Çerkez göçleriyle şehrin bugünkü demografik yapısı oluşmuştur. Köprübaşı, Taşbaşı civarındaki esnaf ve eşraf o yıllarda genellikle Odunpazarı yerlisi, Sivrihisar biraz da Emirdağ halkından oluşmaktaydı. Bugün böyle bir genelleme yapmak çok zor gözüküyor tabii göçün oluşumları ve ileriyi göremeyen müteşebbis hatalar bunda etken olmuştur.

Bir de şehre taşradan göç edenler vardı esas orta direk, beden gücüyle evine ekmek götüren kesim… Her ilçeden şehre taşınan insanımız genelde kendi köyüne yakın mahalleye yerleşmiş, mesela İnönü ve civarı Ömür (Orhangazi); Sivrihisar’dan göç edenler Emek, Erenköy; Sarıcakaya ve Mihalgazi’den şehre taşınanlar Esentepe, Sütlüce, Yeşiltepe; Seyitgazi’den taşınanlar Yıldıztepe, Yenikent gibi…   Eskişehir 30 yıl öncesinin şehri değil, binaenaleyh insanımız 30 yıl öncesinin yaşantısında, psikolojisinde, halet-i ruhiyyesinde değil. Yeni bir yılın arifesinde eskilerden dem vurarak yaşı kemâle ermiş olanlar biraz eskiyi yâd etsin, yeni nesil de “Eski Eskişehir’i” tasavvur etsin istedik. Sürç-ü lisanımız olduysa affola…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.