Site Rengi

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir °C
Eskişehir
°C
°C
°C
°C
°C

Kim konuşacak?

Neden insanlar sürekli oturur.
Yıllar oldu.Sanırım 99 ki yıllar.Bi köye görevli olarak gitmiştim.
Görev üç gün.Eeee vakit geçmesi gerekir.O yıllarda gençsin ya.Hep zaman geçirmek dert bu!
Gidişin üçüncü günü asıl görev.İki gün.Aman Allah’ım, sürekli hareket halinde olan bir insan için ne de zor bu durum.
Köydeki okulun bahçesinde, hoşgeldin, beş gittinlerden sonra, tabii nasılsınlar, valla bende iyiyimler,vs vs bunlar ortalama konuşulan laflarla giriş yapıldıktan sonra muhabbete ,ehhh gelişmeninde gelişmesi normaldi.
Hadi gelişelim muhabbetine gelindi.
Arkadaş, Allah kimseyi bi köyde konuşkan vaziyette bırakmasın!
Eeeeep ben konuşuyorum arkadaş.

Onlar eeep dinliyor!
Normal tâbii.Şehre yetmiş km mesafeden, belki kış olduğu için ki beş on gündür karda çoktu bir Ademoğlu gelmiş.
TV çekmiyor,bir radyo.Haaa bir de o yıllarda muhtarlıklarda moda telsiz.
Seksen hane köy.Nerden baksan 150
kişi ya var ya yok.
Eee gelende herhalde dinlenecek biridir.
Konuştukça, konuştum.
Sonra epey bir vakit geçti.
Baktım otuz kişi var.
Eeee çatır çatır yanan ocak.Ocağım kızıllığı muhabbete eşlik ediyor.
Ama benden başka konuşan yok.
Ancak he ,hü, vay be,deme yahu? Gibi muhabbet arası moda kelimeler, cümleler.
Cümlesi bu kadar!

 

Eee dayılarda biraz kilolu kilolu.Çıt çıt çıt çedene yasak dedim, çünkü çekirdek sesi muhabbete radyo dalgası gibi girince,eeee gel de anlat.
Onlar için sorun yok.Yarısını anlasak yeter mi derler , yoksa anlattığın ne ki?mi düşünürler? Bilemem de.
Zaten anlattığım da ne.Eften püften laflar.
Sonra baktım.Hareket şu; sadece tamam manasında kafanın öne gidip gelmesi.
Arkadaş Bezgin Bekir hakikaten burada yaşadı galiba!
Eee gülmek zaten iki dakka da bir.
Hah hah hah hoh hoh hoh!
Aga dedim.
Kış hep böyle mi burada?
Öyleymiş.
İyi de dedim.Biraz ara verelim muhabbet faslına.Gidin ineğinize, koyununuza, tavuğunuza, köpeğinize bakın.
Bir an fırtına öncesi sessizlik!
Sanki ağız birliği.Koro halinde
” Kadınlar yapar o işi!”
Ya yazın, bahçe bostan, tarla, tokat?
” Eee onu da kadınlar yapar”
” Eee çapayı da mı biz yapacağız?”
Eeee kışın soba, temizlik?
” Arkadaş erkek adam soba mı yakar? Temizlikde kadının işi!”
Ya hayvanlar?
” Eeee herhalde kadınlar bakar hayvanlara!”
Dayanamadım.

Ya arkadaş siz n’aparsınız?
Hemen verdim cevabı da . Eee kızıyor insan.
Kadın çocuk dahil herşeyi yapıyor!
Dedim arkadaş, bak duvar dibinde iki taş arası söğüt ağacı.
Her gün oturursunuz.Çalçene!
Abi sizde kadına yardım yok mu?
” Biz kadın mıyız? ” Dediler!
Haydaaaa!
Yav arkadaş bunun kadınlıkla ne alakası var?
Haaa bu ara şaka gibi ama, çok şıklar!
Yetmiş yaşlarında biri.
Dayı dişler sağlam mı?
” Allah’ a çok şükür hepsi sağlam!”
Çoğunun suratları,yok ocağın kızıllığı gitti o ara, kıpkırmızı kan gibi.
Yüzlerinde ehhh anca üç beş kırışık var!
İnanın benden genç gösteriyorlar.En az benden yirmi otuz yaş büyük hepsi.
O ara muhtar yemek faslı diyerek dağıttı onları.
Köyde salma derler.Yani muhtar misafir, görevli geldi mi,der ki bugün yemekler senden.O gün o köylü vatandaş yok elbette eşi yapar yemeği, çocuklarla yollar.
Allah razı olsun yemek şahaneydi.
Ya muhtar dedim.Burada erkekler ne iş yapar?

Güldü.
” Bak” dedi ” burası küçük bir köy.İş gücü olmadığı için gençler şehirde.Hep yaşlılar kaldı burada.
Yıllardır bu böyle.Alışkanlık işte.Erkekler ormana gider, ağaç keser, getirirler yılda iki kez.Sonra kışın domuz avı.Başka yapacak iş yok ki?”
İyide dedim,bak Muhtarım.Köy içi çamur.Buraya herkes bi araba taş çakıl getirse.
” Kaymakam bey söz verdi” dedi.
İyi de her şeyi Devletten beklemek bu.
Oysa bu sizin hergün kullandığınız yol.
Ya arkadaş hepinizde neredeyse traktör var.Herkes birer araba taş kum getirse yol şahane olur.
” Onlar yapar!” Dedi kestirip attı!
Sonra düşündüm.Otuz yıldır şehirde, kasabada çalıştım.O tarihlerde kırklı yaşlardayım.Dişler takma! Bir sürü trafik kazası, onlarca ameliyat.
Haaa köyde ameliyatlı bi Allah’ ın kulu yok iyi mi?
Şehirin gazı tozu.
Köyde kaza olsa olsa köprü yıkılır.Eee o da yok.Ağaç devrilir!
Ya da şimşek yıldırım!
Hiç ameliyat olan yok.
Yaaa gidin ağaç dikin.Her yer ağaç dediler.O değil meyve ağacı.En azından meyve yersiniz.
Pazar ne gününe duruyor! Dediler.
Hiç olmamış.
Dişleri sağlam.
İşleri sağlam.

Herşeyi kadın yapıyor zaten.
Eeee!
Yolu da devlet yapsın!
Elbette ama en azından devlet yolu yapana kadar sen yolu ön çalışma yapıp Zaten iki km ha var ha yok.
Her yer çamur!
O yolda sin gidip geliyorsunuz her gün.
Şimdi kim uğraşacak! Der gibi baktılar.
Baktım konuş konuş.Lafla peynir gemisi yürümeyecek.
İki de bir ağızlarından çıkan laf;
Şimdi kim yapacak?
Muhabbeti kestim attım.
The End film bitti.
“Ne oldu birden sustun “dediler.
Onlara döndüm.
” Şimdi kim uğraşacak?” Dedim.
Sonra kalan iki gün hep sustum.
Onlar da sustu.
Zaten konuşmuyorlardı.
Yıllar sonra duydum ki o köyde zerdali, kayısı , elma, armut bir çok ağaç dikmişler.
Arıcılık başlamış.
Tam yirmi yıl sonra uğradım oraya.

Bir kısmı vefat etmiş.
Kalanlara merhaba dedikten sonra,eee alışkanlık ya muhabbet.
” Şimdi kim uğraşacak?” Der gibi baktılar.
Sonra”TV de hergün muhabbet var zaten ”
Doğru, muhabbet bağına girilmişti artık.
Konuşmak mı? Muhabbet mi?
” Şimdi kim uğraşacaktı!”
İyi de bu değişim nasıl oldu? Diye sorduğumda;
” Bizim eski muhtar” dediler.
Sonra devam ettiler.
” Yirmi yıl önce köye bir geveze herif gelmiş.Adamın işi lak lak.Rahmetli muhtar ona kızmış.Kes muhabbeti.Bizim işimiz var.Ağaç dikeceğiz,yol yapacağız diye adamı yollamışlar.Sonra bu değişim başlamış”
Vay uyanık muhtar.
Bu önerileri ben dedim.
Uyanık sahiplenmiş.
İyi de yapmış.
Ama bana niye geveze demiş?

Tabii benim saç şeklim,sakal, bıyık yirmi yıl sonra beni ne mümkün tanımaları.
O ara yaşlılardan biri ” sen bu köye önceden geldin mi? Seni bir yerden gözüm ısırıyor gibi!”
Yok dedim.Köye ilk gelişim.
“Gel biraz muhabbet edelim.Sen köy köy geziyorsun belli.Anlatacağın çok şey vardır senin”
Yok dedim muhabbeti hiç sevmem.
” Yirmi yıl önce gelen adam gibisin.O da hiç sevmezdi!”
İyi tanımadılar.
Ya tanısalardı?
” Aman şimdi kim tanıyacak?”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.