Devlette Tasarruf Tedbirleri
Bugünlerde devlette tasarrufun önemi eskisinden daha fazla zikredilir oldu. Malum bir yıldır piyasada ciddi bir sıkıntı ile esnaf, işçi, köylü, sanayici herkes geçim darlığından şikayetçi… Bu krizi en fazla ticaret erbabı yaşıyor. Sanayici, esnaf iliklerine kadar hissediyor. Bize göre sûni bir vakıa, tamamı yurt dışı tezgahlı birtakım kur oyunları ile Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasını sekteye uğratmak istiyorlar. Şimdi devlette tasarruf denildi mi; ilk akla siyasetçiler geliyor. Lüks makam araçları, makamların sınırsız imkanları, meclis lokantasında binbir çeşit leziz yemeğin bayat pazarındaki lokantalardan daha ucuz sunulması vesaire…. Bana göre en büyük tasarruf, bürokraside olmak zorunda ama davul, siyaset yapanların sırtında; tokmak bürokrasilerde olduğu müddetçe bu çok zor görünüyor. Hiçbir riskleri yok, vatandaşa sandıkta hesap verebilme gibi bir zorunluluk da yok. Nasılsa vatandaş siyasetçileri, sandıkları alaşağı edebiliyor. Ama amir, müdür takımı inisiyatifin kendinde olmadığından dem vurarak gününü gün etme telaşında…
Efendim son günlerde kulağımıza gelen bir takım duyumlar var. Hükûmetin istihdamı artırmak için uygulamaya koyduğu TYP (Toplum Yararına Programlar) Projesi ile İŞKUR’un organize ettiği bir plan dahilinde devlet kurumlarına 3, 6, 9 aylık dilimlerle TYP’liler yerleştiriliyor. Burası bilinen bir gerçek ama mesela kadrosu sağlık il müdürlüğü ya da başka kurumlarda olan TYP personelinden valiliğe çekilerek buradaki Vali Yardımcıları, Özel Kalem Müdürü ve diğer birim müdürlüklerine tahsis edildiği ve bunun aslında mevzuat dışı bir durum olduğu bize gelen duyumlar arasında…
Özel Kalem Müdürlüğü Eskişehir’de baya bir gündemde malum Odunpazarı Belediyesi Özel Kalem Müdürü’nün bir bayan muhtarı darp etmesi ve bir terör örgütü sempatizanlığı uzun zamandır konuşuluyor. Tepebaşı Belediyesi’nin Özel Kalem Müdürlüğü’ne yeni atanan bir bürokrat da bizim yerel yandaş ve besleme medyanın ilgi odağında… Benim bildiğim özel kalem müdürleri, ilgili makamın ofisinde bulunur. Makam sahibi ile vatandaş arasındaki koordinasyonu sağlar. Özel kalem müdürünün TYP’li personeli mahiyetine çekmesi, şoförü olarak çalıştırması bana göre istisnâî bir durumdur. Yerel siyasetçiler özellikle il, ilçe yöneticileri ve başkanları hem partileri adına mes’uldürler. Hem belediye başkanı kendi partisi mensubu ise ondan sorumludur. Hem milletvekilinin açılmayan telefonundan, ilgilenmediği talepten sorumludur. Hele ki iktidar partisi il başkanı ise hükümetin her icraâtından sorumludur. Lakin bir icrâ değil rica makamıdır. Bürokrata, milletvekiline, belediye başkanına, valiye vatandaştan kendisine gelen talepler için ricâ eder ve olayın takibinden sorumludur. Yerel yöneticiler her türlü masrafları da kendi imkanlarıyla yapmakla da yükümlüdür. 24 Haziran ve 31 Mart seçimlerinde takip edebildiğim kadarıyla AK Parti’nin İl Başkanları Murat Özcan ve Zihni Çalışkan’ın kendi araçları ile kendi şöförleri ve kendi şirket personelini partisinin hizmetine sunduğuna şahitlikliğimiz olmuştur. CHP İl Başkanı Abdülkadir Adar, İyi Parti’nin o günkü il başkanı Ramis Tunca için aynı şeyler söylenebilir. Siyasetçi başta halkla, seçmene, partiliye sonra genel merkeze karşı sorumludur. Bürokatlar ise sadece kendisini o makama getiren güç sahibine karşı mes’ul oluyor maalesef…
Kimler danışman gazeteci?
İstikbal Gazetesi’nde sayın Murat Taşkın’ın 7 Ağustos tarihli yazısına dikkat çekmek istiyorum. Sayın Taşkın ‘devlette tasarrufu’ çok iyi özetlemiş, aile bütçesinden dem vurmuş… Makam araçları, gereksiz masraflar ve makam ve sahiplerinin israfını filan anlatmış ama keşke Eskişehir’deki belediyelerin de tasarruf tedbirlerine ne kadar riayet ettiklerini yazsaydı ya da büyükşehirin zarar eden şirketlerinde hangi gazetecilerinin hanımlarının, çocuklarının, kardeşlerinin, baldızlarının çalıştığı veyahut ‘ATM memuru’ olduğunu yazsaydı; hangi gazetecilerin “danışmanlık” adı altında merkezdeki belediyelerden maaş ya da adına ne deniyorsa ücret aldığını yazsaydı, belediye iştiraki, kiracısı ya da sosyal tesislerinde kimlerin rakı, balık muhabbetlerini yazsaydı. İşte bunları konuşmaya başladığımızda kalemi pir-ü pak olur. Devlet imkanlarını kim çar-çur ediyorsa ayrım yapmadan hesap sorabildiğimiz müddetçe gerçek gazetecilik yapabiliriz.