Covid-19 virüsüyle mücadelenin en yoğun safhada olduğu bu günlerde bu savaşın gerçek kahramanları olan sağlık çalışanları üzerinden kişisel hesap yapanlar evvela bu camiayı üzmektedir. Bu süreçte sağlık çalışanı olmak cidden zor bir görev.
Şöyle ki; manavda rastladığım bir hanımefendi bir hayli geniş olan alanda kendisinden başka kimse olmasın istemiş, sosyal mesafeyi biraz abartıp özel mekan haline dönüştürdüğünü görünce aklıma hemen sağlık çalışanları gelmişti. Ya onlar ne yapsın? Onların da çocukları, eşleri, anne-babaları, aileleri var. Meslek ilkeleri gereği canlarını siper ediyorlar. Alkış yetmez, milletçe minnet duyuyoruz.
Yalnız bu süreçte ve öncesinde süregelen ‘parelel söz sahibi olma’ arayışları var. Bazı STK yöneticileri sağlık çalışanlarına yapılan her jesti, şartlarının iyileştirilmesini kendi zaferi, olumsuzlukları da Eskişehir sağlık yöneticilerine yıkma eğilimi içerisindeler. Öyle ki bu uğurda yapamayacakları algı, işbirliği içinde olamayacakları güruh yok gibi his uyandırırlar. Temsil ettikleri kesimin hassasiyetlerini dahi gözardı ederek şahsi ihtiraslarının pesinde koşma yanlışına düşebiliyorlar.
Yetkili oldukları STK’ya üye olan insanların haklarını elbette savunmak birincil görevleri ama en alt çalışandan, en üst idareciye kadar konumları ben belirlerim benim istediğim kişi o koltukta olmalı, oraya şu gelmeli falan kişi müdür diğer kişi idareci olmalı mantığı adeta bir paralel idare mantığıdır. Bu da sakıncalı durumlar izhar etmektedir.
Efendim, kendimi başka bir köşe yazarının söylemlerine karşı bir kurumu ya da kişileri savunmak için memur tayin edilmiş görmüyorum. Fakat, çok hassas günlerin tam ortasında kimse sağlık çalışanları üzerinden prim yapmaya ya da had bildirmeye kalkmasın. STK yöneticisi sıfatıyla tüm mahrem bilgilere sahip olacaksınız sonra sağlık yöneticileriyle istişare etmeden sorumsuzca bir köşe yazarına sızdıracaksınız. Bu her şeyden önce ahlâkî değil! O köşe yazarı da Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü yöneticilerinden teyid gereği duymadan birçoğu tezvirat kokan bilgi ve duyumları köşesine taşıyor. Evet tüm dünyanın ülkemiz ve şehrimizin ilk defa böyle bir süreçle karşı karşıya olduğu bir gerçektir. Yaşanan süreçte birçok sağlık çalışanı ailesinden bir ferde sıkıntı açmamak için evine gidememektedir bu tercih de tamamen sağlık çalışanlarınındır. Kimi sağlık çalışanı mesai harici evine giderken kimisi de daha duyarlı davranıp devletin kendilerine tahsis ettigi otel, misafirhane gibi yerlerde konaklamaktadır. Tabii mesai içinde çalıştığı kurumlarda sıcacık yemek hizmeti normal zamanlardaki gibi devam etmektedir. Ancak mesai saatleri dışında konakladıkları otellerin mutfakları hizmet vermediği için özellikle akşam yemekleri sıkıntı olabiliyor. Bu konuda bocalandı mı derseniz, bence evet; biraz bocalandı. Ama ETO-ESO-EOSB ve hayırsever yurttaşlarımız da destek oldular. Sıcacık yemeklerine kavuştular. Şimdi de Eskişehir Sanayi Odası, sağlık çalışanlarına Ramazan ayı boyunca iftar yemeği, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi ise sahur yemeği verecek. Burada sevgili yazar ve ona bilgi akışı sağlayan farklı hesap içindeki STK yöneticisi şu soruyu neden sormuyor? Belediyeler ne kadar sağlık çalışanlarının yanında oldular?
Yoksa mesafeli mi davrandılar? Gelen duyumlar şöyledir ki; bırakın yemek ve barınma ihtiyaçlarını karşılamayı, ulaşım konusunda bile türlü zorluklar çıkardıkları sağlık çalışanları için otobüs tahsisinde bile prosedür uyguladıklarıdır. Yalnız adil davranmak gerekirse sadece EBB misafirhanesinde konaklayan 20 civarı sağlık çalışanına akşam yemeği hizmeti de verildiği gelen duyumlar arasındadır. Elbet bu süreç atlatılacak ama bir ve beraber olursak atlatılacak.
Yazınızın her cümlesi doğrudur.
Eksiği var fazlası yok..
Eskişehir yerel basınında sadece para alarak ya da güç odaklarından korkarak veya onlara yalakalık tapmak için değil, salt doğrular üzerine yazılar yazanlar olduğunu bir kez daha göstermiş oldunuz.
Kaleminize sağlık..
Tebrik ediyorum…