Hakikaten Bir ‘Aşk’ Hikayesi
“Allah rızası giyilip çıkartılan bir elbise, bir aksesuar değildir..”
Bir yolculuk düşünün.
Düşe kalka yol aldığınız, yeni insanlar tanıdığınız zaman zaman kendinizi yorgun hissettiğiniz ama geri dönmediğiniz…
Bizimki hakikaten bir “aşk” hikayesi
Öyle bir aşk ki, tek beklentimiz rıza-i ilahi.
Her insan farklıdır dostlar.
Herkesin kimyası, fıtratı, tepkileri veya sabrı..
Fakat bu farklılıklar sizi aynı amaca hizmet etmekten alıkoymaz. Bazı farklılıklar hariç. Durduğunuz o çizgiye siz Allah rızası için düşe kalka, nefes nefese gelirsiniz de “Nasıl geldin, ne bedeller ödedin?” demez Allah’tan korkmayanlar.
Ve öyle bir acı ki bu, öyle üzücü ki…
Sıradan bir fikir ayrılığı değildir iman…
Ve iman eden hiç kimse sizin dünyevi hiçbir beklentiniz olmadan tüm sorumluluklarınızdan feragat ettiğiniz gayretinizi hiçe saymaz. Bu çok ciddi bir iman zaafiyetidir ve anlarsınız ki bunun fakirliğini yaşayan, iman ediyoruz diyenler, Allah’tan korkuyoruz diyenler halet-i ruhiyeleri ile bambaşka lisan-ı hal sergiler ve aslında giyip çıkartır gibi kullandıkları lisan mevlanın gücüne gider.
İman giyilip çıkartılmaz.
Ya vardır ya yoktur.
Allah’tan işinize gelince korkulmaz. Ya korkarsınız ya korkmazsınız.
-mış gibi olmaz..
İman ve merhamet samimiyet ister.
Merhamet ediyormuş gibi olmaz.
Merhamet insan seçmez.
Gözlerimin içine bakıp: “benim hem annem hem babam yok annem olur musun Asalet abla” diyen Sidra,
Günlük yevmiye ile tarlada çalışıp bir taraftan üniversiteye hazırlanan Halime ve Ali,
“Bize defter kalem ve kitap getirin abla, okuyalım” diyen Zermina,
Ve tüm vücudu gıdasızlıktan yara içindeki bebeğimizin elini, ellerini tutmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Biz, bize yakışanı en başında seçtik.
“Merhamet” dedik.
Bizim lisan-ı halimiz budur.
Kalbimiz istikametinde devam edecek ve merhametten geri durmayacaktır inşallah.
Selam ve dua ile…