Kim Bunlar?
Kibir, şeytanın silahıdır. Onun için iman ile kibir bir arada olmaz. Siyaset sahnesine tekrar sunulan kibir abideleri Babacan ve Davutoğlu’nun ayrı parti kurmaları akıllarda büyük soru işareti. İnsanlar partilerini terk edebilirler, değişebilirler; bunları doğal karşılamak gerekir. Ancak bu kibir abidelerinin tekrar siyaset sahnesine sürülmeleri mükemmel bir siyaset mühendisliği.
Ülkemiz uzun süredir emperyalistlerin operasyonuna uğruyor aslında. Türkiye’de siyaset ve partiler Tayyib Erdoğan düşmanlığı üzerinden dizayn ediliyor. Bir araya gelenlere bakar mısınız, CHP, HDP, Saadet, İyi Parti, Abdullah Gül ve onun organize ettiği kibir abideleri. Morfin kadar kuvvetli ki Türkçü, Türk devletinin kurucusu Atatürk’ün rozetini yakalarına takanlar, ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ diye slogan atanlar, bölücü PKK’nın siyasi kanadı olduğunu asla reddetmeyen, ‘Mustafa Kemal’in itleri diyenlere kapı kapı gezip oy dileniyorlar. Atatürk’ün kurucu olduğu partinin İstanbul İl Başkanı, Atatürk demekten açıkça imtina ederken sırıtıyorlar. Her sene Sivas katliamını anan CHP, yıllarca Sivas olaylarından sorumlu tuttuğu Temel Karamollaoğlu’nu katillikten bilgeliğe yükseltiyor. MHP ve Ülkücülere operasyonun merkezine Meral Akşener ve Koray Aydın’ı koyuyorlar. Koray Aydın, Meral Akşener’i FETÖ destekliyor diye suçlarken bir bakıyorsunuz eller havaya yapıyorlar. K. Aydın’ın suçlamasını temizlemek için, FETÖ’nün kumpaslarına uğrayan kamuoyunun tanıdığı Ali Türkşen, Vedet Yenerer, Fatih Eryılmaz parti kurucusu yapılıyor.
Davutoğlu azlediği zaman ABD’de Foreıgn Politica adlı dergi “Amerika, Ankara’daki adamını kaybetti” diye başlık atıyor. Bu dergi sıradan bir dergi değildir, ABD’de devlete yakın Washington Post’un bünyesinde CIA analistlerin kontrol ettiği bir dergidir. Sıkı durun: bu derginin 2008 yılında dünyanın ilk 100 entelektüel listesinin 1. sırasında Fettullah Gülen vardır. Lütfen yanınızda poşet bulundurun ya da tuvalete yakın olun, çünkü mideniz bulanmaya devam edecek. Ahmet Davutoğlu ve Babacan Abdullah Gül’ün adamıdır. O zaman niye Abdull Gül neden iki parti kurdurdu? Bir parti olsa daha kuvvetli olabilir diye düşünüyorsanız yanılırsınız. Çünkü maksat Tayyib Erdoğan’ı mümkün olduğunca zayıflatmak. Siyaset sosyolojisinde Ak Parti’ye oy veren seçmene iki farklı seçenek sunmak için 2 parti var. Çoklu seçenek kısaca. Kuklacı vitrine iki kukla koyarak ‘gel gel’ yapıyor. Bu kümeleşmeyi CHP merkezli yaptıkları için CHP’de milli damar tasfiye halinde. Şu an milli damarın liderliğini taşıyan Muharrem İnce, her türlü rezil iftira kumpasına uğruyor.
İyi Parti’de FETÖ’nün kumpasına uğrayanlar tasviye edilerek vitrinden indirildi. Partileşme süreci için, oy potansiyeli oluşması için MHP tabanı ve Ülkücü kesime artık ihtiyaç kalmadı. Abdullah Gül’ün kibir abidesi adamlarının fonksiyonu sadece eksi 1 den ibaret yani 1 oy eksiltseler dahi başarılı olacaklar. Geldiğimiz noktada değerler, inançlar hepsinin içini boşalttılar, morfin dehşet güçlü.
Atatürk’ün partisinde ‘Atatürk’ diyen kalmadı, Atatürk diyenler de, Atatürk’ten utanmadan Atatürk’e ‘faşist diktatör’ diyenlere oy istiyorlar, ittifak yapıyorlar ve bunu tabanlarına yediriyorlar. Asena diye lanse edilen Meral Akşener gözümüzün içine baka baka: “HDP, Kürt siyaset hareketinin temsilcisidir” diye sırıtırken morfinlenmiş kitlesi ‘Milliyetçi Meral’ diye ağlaşıyorlar. Kibir abidelerine çok ayrı bir paragraf lazım……
Eskişehirdeki birikimleri ‘Cin Ali kitabı’ olanlar gibi ‘ben tarafsızım’ diyerek güce, reklama yandaş değiliz. Kuvvay-i Milliye, zamanları aşan bir ruhtur, Kalpak giyen, vatan diyenlerin yanındayız. Allah Türk’ü korusun.
Müthiş bir analiz olmuş..
Sadece son cümleyi değiştirmek isterdim:
Allah Türkleri ve Müslümanları korusun!
Amin!