Seviyor muyuz?
Seviyor muyuz?
Özel bir günü olacak kadar samimiyetsizleşti mi bu değer?
Vah ki ne vah!
Oysa en çok buna aç yüreklerimiz.
Ve en çok buradan eksik, buradan yaralı…
Hep zannediyoruz, aslında.
Sevdik zannediyoruz, seçildik zannediyoruz.
Köpük gibi uçuuup gidiyor sonra…
Ve her seferinde biraz daha enkaz daha daha yaralı.
Kalp sadece kalp oldu.
Yürek, manen doluysa yürek..
Bir avuç et parçasına dünya sığdığı için,
O bir avuç kalp hislerimiz olduğu için yürek.
Vazifesi sadece kan pompalamak değil.
Aşk depolamak, sevgi depolamak…
Ama tüm fonksiyonları durdu adeta.
Çünkü o hisler fani olana çok bel bağladı.
Hak aşkında yanıp kül olmayı bilmeyen kulun, gönlünde kül olmayı yeğledi. Sonra da her duygu aşk oldu geldi geçti.
Zira aşk, kalbin alkol almış halidir.
“Mideye alınan alkolden ayılmak belki 24 saatte gerçekleşir ama yüreğe alınan alkolden ayılmak yıllar sürer” demiştim ilk kitabımda. Ama işte, aşk deli eder de sevgi veli eder her kulu!
Bize aşık olmayı değil, sevmeyi öğretmeliler tekrar… Kendimize gelmeli, sevmenin bari hakkını vermeliyiz.
Ve en insani duyguyu, sadece karşı cinse olması gerekiyor gibi saçma ve dar bir çerçeveye sıkıştırıp bir de 24 saat ile sınırlandırmayalım.
Bunun bile fakiri olanların boynu bükülmemeli.
Sevgilisi Hak olan, zaten bu eksikliği yaşamaz..
Sevgilisi Hak olanın hayal kırıklığı da yalnızlığı da olmaz..
Sevmeyi becerebilmiş ve yüreği şaşmamış kimselerin de sadece bir günü olmaz…
Her günümüz hakiki sevgi, biz kulları da hakkını veren sevgili olalım inşallah…
Sevgi ile kalın, seviyorum sizleri…
Yüreğime sevgiyi verene de hamd ediyorum..
Ve tek duam: Ya Rabb!
Beni, sevdiğim ama sevmeyi bilmeyenler ile imtihan etme!