Yeni Bir Anayasa Söylemi…
Ömrümüz siyasetçilerin, yeni bir “anayasa” olmalı palavraları ile geçti.
Her siyasi parti yeni bir anayasadan bahsetmiştir.
61 anayasası için Demirel: “Bu anayasa ile ülke yönetilemez” demişti.
Ülke yönetilemedi…
12 Mart 1971’de ki cunta darbesi ile anayasa rafa kaldırıldı. Ülkede sıkıyönetim vardı… Kısmen anayasa değişiklerine gidildi.
Yani, askerlerin darbe yolu ile yaptıkları 61anayasası yine askeri bir güçle tadil edilmişti.
Kim tarafından?
12 Martçı cunta tarafından…
Anayasa askıya alınarak, “ilga” edilmişti. İlga büyük bir suç. TCK na göre Yargılansalar suçları idam.
O günlerde, ne yargı, ne de politikacılar seslerini çıkartabilmişlerdi.
Sesini çıkartan, sadece CHP genel sekreteri Bülent Ecevit vardı.
Bu çıkışı ona, CHP genel başkanlığını getirmişti.
Karaoğlan…
Dağlara, taşlara adı yazıldı.
İlk girdiği 1977 seçimlerde % 42 oy aldı 213 milletvekili çıkardı. 226’yı bulamadı. Ne tek başına hükümet kurabildi, ne de iktidar olabildi.
On birler denilen sahtekâr milletvekillerine mahkûm oldu. Hepsine birer bakanlık, devlet bakanlığı verildi.
Tarihe adı “Güneş Motel” kabinesi denildi.
Koalisyon dönemi.
Ömrü kısa oldu ve çıkarlar söz konusuydu.. Hükümet dağıldı gitti.
Dağlara, taşlara adı yazılan Karaoğlan ve ‘Umudumuz Ecevit’ diyenler hüsrana uğradılar. O gün bugün, CHP bu orana erişebilmiş değil.
Rekor Ecevit’te.
CHP’de yeni dönemde değişimin öncüsü olan Ecevit ve ekibi kazanmıştı.
12 Mart faşizmi birçok aydını içeriye tıkmıştı.
Ziverbey köşkü işkencelerinden geçmeyen“solcu” kalmamıştı.
O günlerde idam serbestti.
İdamlar dönemi yaşandı.
AK PARTİ PARLAMENTER SİSTEMDE SÜREKLİ İKTİDAR OLDU
2002’de AK Parti % 34.28 ile 363 milletvekili çıkarmıştı. Parlamenter sistemde tek başına iktidar olmuştu. Ne bir güvenoyu sorunu vardı ne de yasamada eksik vardı.
18 yılı aşkın tek başına iktidar.
Şimdi literatürde olmayan bir ‘cumhurbaşkanlığı hükümet modeli’ ile yönetiliyor.
Geçiş nedenleri şöyle açıklanıyordu:
Yetki çatışması olmayacak.
Kararlar çabucak alınacak.
Ekonomide, reform kararları hızla alınacak, ekonomi şaha kalkacaktı.
Yekilerde kargaşa sona erdirilecek.
Yürütme, yasama, yargı kuvvetler ayrılığı gerçekleştirilecekti.
Kaynaklar etkin ve verimli kullanılacaktı.
Ve manifestoda neler var neler…
Hepsini yazmaya gerek yok. Merak edenler araştırabilirler.
Geldiğimiz noktada ise durum vahim. AK Parti parlamenter sistemde sürekli oy yükseltirken, yeni başkanlık modelinde sürekli aşağıya gidiyor.
AK Parti’nin her müjdesine bundan böyle çok temkinli yaklaşıyorum!
Yeni anayasa söyleminin içeriğini görmeden ne söyleyeceğim? Adalet reformunu görmeden ne diyeceğim?
Seçim kanunu görmeden, siyasi partiler değişiklerini görmeden ne söyleyeceğim?Anayasanın bile, hiçe sayıldığı bir ülkede neyi savunacağım?
Toplumun en dinamik kesimlerinin AK Parti + MHP ittifakına desteği her geçen gün daha da azalmaktadır.
AK Parti’nin kurmayları bunları görmüyor olamaz. Tarihe bir bakın… Bir zamanlar birçok parti iktidar oldu, şimdi hatırlayan bile yok!
Tarihten silindiler.
Sakın “milli iradeyi” küçümsemeyin. Millet sizi tarihten silmesin!
Ekonominin iyiye gittiği söylenemez.
Dış ilişkilerde sorunlar yaşıyoruz.
İktidarın vaatlerine millet inanmıyor artık.
Peki, neden inanmıyor?
Kendi seçmen kitlesi de inanmamaya başladı… Bunu Erdoğan, geçtiğimiz ekim ayında İbn Haldun Üniversitesinin açılış töreninde: “Fikrî iktidarımızı kuramadık. Medya da bizi anlatamıyor” diyerek itiraf etmişti.
Peki, fikrî iktidar ne demek?
Anlatsınlar bilelim.
Fikrî iktidar…
Hangi fikirler?
Demokratik hak ve özgürlükler mi?
İnsan hakları mı?
İnanç özgürlükleri mi?
Ekonomik özgürlükleri mi?
Faiz mi?
Döviz-enflasyon sarmalımı?
Oslo görüşmeleri mi?
Yeni anayasa üfürmeleri mi?
Sürekli yalan söylemleri mi?
Bakın AK Parti’nin programında üniversitelerle ilgili bölümde rektör ve yardımcılarının seçimle gelmesini öneriyor.
YÖK değişmelidir diyor.
Özetle demokrasiyi savunuyor.
Daha neler var!
Seçim kanunlarından, siyasi partilere kadar.
Bunları okumayan AK Partili üyeler bilemez.
Dün dündür, bugün bugün.