Gazeteciliğin amaçlarını belirlemede ki mesleki tartışmalar da, gazetecilikte yaşanmakta olan sorunlarda, sorunların
çözümünde ki kişi olan gazetecinin rolü büyüktür. Gazetecilikte ki bütün sorunların temelinde,
gazetecinin “ne için?” sorusuna verdiği cevap ve dolayısıyla nasıl bir insan olmayı seçtiği, nasıl bir yaşantı aradığı, değerleri ve etik kişilik özellikleri, doğru değerlendirme yapıp yapmadığı, işini amacına ve işlevine uygun bir şekilde yapabilmesi ile işini yaparken de akla ve erdeme göre hareket edebilmesine bağlıdır.
Aristoteles’e göre de insanın işini iyi
yapabilmesi sadece akla değil, aynı zamanda erdeme göre de eylem üretmesi ile olur. Aristotelese göre bilgelik,doğru yargılama, aklı başındalık gibi erdemler “düşünce erdemlerini. Cömertlik,
ölçülülük, cesaret, adalet, dostluk gibi erdemler ise “karakter erdemleri”ni oluşturur.
Disharmonik bir varlık olan insanın akla ve erdeme göre hareket edebilmesi için kişi olarak “özgür kişi”
olmayı başarılı olması ile ilgilidir.
Özgür kişi olmak Kant’ın ifadesiyle “ergin olmayış halinden çıkma” arasında sıkı bir ilişki vardır. Kant’a göre Aklını kullanma cesaretini gösteren ve erginleşmeye başlayan insan , “özgür kişi” olma yolunda bir adım atmış demektir. İnsan kukla olmayan ve bir başkasının iradesine göre hareket etmeyen, özgür
iradesiyle kendi kendinin
belirlediği seçimi yapabilmesiyle özgürdür.
İoanna Kuçuradi’ye göre de “basın özgürlüğü”
“kendi ‘dışında ki
nedenlerden dolayı değil, kendi içindeki nedenlerden dolayı ‘özgür’ değildir bunu nedeni gazete
sahiplerinin ve yazarlarının kafa ve etik özgürsüzlüğüdür”
Peki gazeteciliğin asıl amacı ya da işlevi nedir???
İşlev gazetecilik etiğiyle ilgili iki kurucu bildirinin formülasyonuna dayanmaktadır. Bunlar 1923’te Amerikan Haber Editörleri Derneği’nin (ASNE) “Gazeteciliğin Esasları” deklarasyonu ve 1926’da Profesyonel Gazeteciler Derneği’nin öncüsü olan Sigma Delta Chi’nin mesleki kodlarıdır.
Objektif haber, her şeyin üstünde bir konumda “mesleğin tüm temellerinin dayandığı egemen ilke”dir.
Sigma Delta Chi’nin ilkelerinde ise “doğruluk”tan sonra gelmektedir. İlk iki ilke şöyledir: “Hakikat bizim en esaslı hedefimizdir”, “Haberde objektiflik deneyimli bir gazetecinin nişanı olmaya hizmet eden diğer bir hedeftir.”
Buyrun size gazetecilik nişanı olan hakikat ve objektif habercilik örneği. Eskişehir’in en köklü gazetesinde Yılmaz Hoca ile Dobra Dobra haberi geçmeye başlayınca, gazeteci-yazar Eduardo Galeano’nun da yol göstericisi olan “hep bir şeylere
gebe olan verimli şüphe” ile gazetecinin Yılmaz Hoca’ya;
–Kaçak Villa
-Damacana rezaleti
Alpu’daki su sorununu
-Beraat Kararı bozulan Beton yolsuzluğu
-iki yıldır hizmete giremeyen tramway hatlarını
-10 Yıldır bitmeyen Kent Evini soramayacağını biliyorduk.
Jürgen Habermas’ “reklâm ve haberi kaynaştırarak artık reklâmın özel bir çıkarın temsili olarak teşhis edilebilmesini olanaksız hale getirmiştir” derken ticari ve piyasa gazeteciliğini tarif eder.
Bravda’nın büyük değerlerinin muhtemelen ismini ve etik ilkelerini yeni duyacakları Amerikan Profesyonel Gazeteciler Cemiyeti’nin “Code of Ethics”in(Etik kuralları) de “Gazeteciler ve işverenleri, görünürde ya da gerçek çıkar çatışmalarından azade kalmak için özel hayatları konusunda dikkatli olmalıdırlar. En büyük sorumlulukları kamuya karşıdır.
Bu mesleklerinin doğası gereğidir.” der. Burada da reklam verenlerle akşam sofralarında dostluk resimler paylaşırlar, sabahın da reklam veren Belediyecinin sevmediği siyasiyi yargısız infaz edenler, bize dönerek ahlak, erdem dersi verirler.
Sonuçta “Gerçeğin doğrunun yerine sessizliği koyduğumuzda, sessizlik bir yalandır”sözü medyadaki sessizliğin bir yalana işaret ettiğini vurgular.
Gazeteciler, kimi zaman güç sahiplerinin baskı ve zoruyla ya da
birtakım vaatleriyle, kamuyu yakından ilgilendiren bir gerçek karşısında sessiz kalarak, o gerçeğin yok sayılmasına neden olmaktadır.Yerel basın üzerine de çalışmaları olan Atilla Girgin hocanın “Gazeteci olmak, önce adam olmaktır” kitabını tekrar okuyorum.
Bravda’da bilgece bir söz okumuştum “Kendilerini gazeteci olarak tanıtan” diye, yıllarca Eskişehir’de bizlere kendini gazeteci olarak tanıtanlara, okudukları son kitap Cin Ali olan düşünürlere,koca koca sıfat taşıyanlara, Türkiye’de özgür basın yok diye ağlarken televizyonlar da yediği fırça ile gözyaşı dökenlere ,daldan dala dolaşanlara, google filozoflarına, bilboardlarda ki ilanları sayan üç-beş bilboardculara, vezir tayin ettiklerinin karşısında elleri cebinde poz vererek özgürlüklerini ilan edenlere vs vs vs vs de Atilla Hocanın kitabını tavsiye ederim.