Site Rengi

DOLAR 34,5424
EURO 36,0063
ALTIN 3.006,41
BIST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 1°C
Karla Karışık Yağmurlu
Eskişehir
1°C
Karla Karışık Yağmurlu
Pts 3°C
Sal 5°C
Çar 6°C
Per 8°C

Türkiye’de Demokrasi ve Yeteneksiz Aktörleri

07.11.2021
A+
A-

Demos (halk) kratos (iktidar) kelimelerinden türetilen ‘demokratia (demokrasi)’ halk iktidarı demektir. Siyaset bilimine göre demokrasinin siyasi ilkesi ve teorisi: “Halka ait olan iktidar, halk adına, halkın seçtiği ve halka karşı sorumlu temsilcilerin kullanılması ile halkın, mümkün olduğu oranda devlet iradesinin oluşumuna devlet faaliyetlerine en geniş ölçüde katılımının sağlanmasıdır.” Bu teorinin en büyük sorunu da tam burada başlar. Bu katılımı sağlayacak temsilciler nasıl belirlenecektir??? Yönetilenlerle yöneticiler arasındaki irade uyumu nasıl sağlanacaktır? Her bireyin özel çıkarları bulunduğu gerçeği karşısında toplumun bütününün çıkarlarını kim, nasıl koruyacaktır? Benzer sorunlar temsili demokrasi rejiminin temel tartışmalarını oluşturur.

Kuvvetler ayrılığı kuramının kurucusu Montesquieu, temsili demokrasiyi akılcı bir temele dayandırır. Karar hakkına sahip halkın, kararları almak için gerekli siyasal kültürü ve zamanı yoktur. Bilgelikleriyle kendini kabul ettirmiş kişileri seçerek egemenlik hakkını kullanmakla yetinmeli, kararların alınmasına doğrudan doğruya katılmamalıdır. Türkiyede görünürde teknik olarak ‘temsili demokrasi’ rejimi uygulanıyorken gerçekte uygulanan sistem nedir? Halk iktidarı için, halkın kendi temsilcileri nasıl belirlenmektedir? Partiler ön seçim yapıyorlar mı, kesinlikle hayır! Siyasi partiler halkın önüne kendi temsilcisini seçme imkanı olan tercih sistemini getiriyorlar mı, hayır! Bütün siyasi partiler anti-demokratik şekilde belirledikleri adaylarına meşruiyet kazandırmak için partilerinin üst kurullarında demokrasi sosuna batırarak halkın önüne koyuyorlar. Biz de, siyasi tercihimizi kullanacağımız partinin önümüze koyduğu yemeği, aç veya tok olmamız önemli olmadan yemeye mecburuz.

Ülkemizde 12 Eylül’den bugüne, 1991 yılında yapılan seçimler hariç tek parti CHP rejiminin seçim sistemi uygulanıyor. Bu sistem çift dereceli sistem… Önce tek seçici genel başkanlar, kimlerin seçileceğini belirliyorlar. İkinci derecede de halk zaten belirlenmiş olan kişileri seçiyor. Sizce bu seçilen temsilciler kimin temsilcisi? Bizim mi, yoksa parti genel başkanlarının mı? Mihalgazi ilçesinde kimin belediye başkanı olacağını, kimin halkın temsilcisi olarak meclis üyesi olacağının Ankara’da parti genel merkezlerin de belirlendiği sistemin adı temsili demokrasi olamaz, diye düşünüyorum!

Yerel seçimler öncesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir ziyareti esnasında: “Eskişehir’i Yılmaz Büyükerşen’e teslim ediyorum” demedi mi? Yılmaz Hoca da yıllardır CHP’de istediğini belediye başkanı, milletvekili, meclis üyesi olarak atamıyor mu? Yoktan var etmek Allah’a mahsus fakat siyaseten bitmiş, Kazım Kurt’u meclis üyesi, milletvekili, belediye başkanı yaparak yoktan o makamlara oturtan Yılmaz Hoca değil mi? Yılmaz Hoca, CHP içerisinde siyasi geçmişi olmayan alt kat komşusunu bile milletvekili yapmadı mı?

AK Parti çok mu farklı?
AK Parti’de milletvekillerini, belediye başkanlarını, meclis üyelerini, il başkanlarını, ilçe başkanlarını Reis Bey atamıyor mu?
Ha tapu müdürü veya rektör ataması ha millvekili ataması, gram fark yok!
Bir düşünün! Eskişehir’de kimler milletvekilliği ve belediye başkanlığı yaptı ve yapıyor? Bu düşüncenizin içerisine Mihalgazi’yi, Han’ı, Sivrihisar’ı, Mahmudiye’yi, Alpu’yu, Seyitgazi’yi, Mihallıçık’ı da ekleyin. Eskişehir’de öyle insanlar milletvekilliği yaptı ki; milletin tercih hakkı olsa ilk 100 bin kişi arasına girmeyecek insanlar, bizim temsilcilerimiz oldular!
Lütfen bütün siyasi yargılarınızı bir saniyelik terk edin. Türkiye’de bu “demokrasi komedisine” itiraz eden, sisteme isyan eden hiç siyasi parti var mı, yok! İstisnasız bütün siyasi partiler, demokrasi lafını ağzından düşürmüyor fakat gerçek demokrasinin Türkiyede de gerçekleşmesi hiçbir siyasi partinin ve liderinin işine gelmiyor. Mesela Meral Akşener’in İp’inden bir densiz milletvekili, PKK’nın canını aldığı bir çocuğun abisine “Senin bacını s…….” diye küfür etti. Herkes bu müptezeli Meral Akşener’e şikayet ediyor, çünkü onu milletvekili yapan o.
Ulu tek seçici.

Hokus-pokuslara, Akçeli işlere isyan ederken yakın dostlarımızın: “Hoca kendini boşuna yıpratıyorsun” tavsiyelerini kulak arkası yapıyoruz. Bravda’da sert bir oto-sansür vardır. Yazanın özgürlüğü, özgürün menfaatleri sınırlıdır. Bu sitede bana hiç kimse sansür uygulamaz ve ben uygulanmasına izin vermem. Bu fikrî hürriyetin bedelinin sitenin sahibine ödetiyorlar. Ekmeğine, rızkına engel oluyoruz. Cezalandırılmasını sağlıyoruz, Bravdanın cahillerinin ve şeylerinin, onların sahiplerininin, sokaklarda kadın dövenlerin hedefi haline getiriyoruz. Bel altından tehditler almasına neden oluyoruz? El-etek öpmediğimiz, biat ve kula kulluk etmediğimiz için sitenin sahibini güçlü, kudretli silindirlerin altına atıyoruz… Topluma faydamız olmadığı gibi, ideal ve ahlak adına yaptığımız mücadele maalesef etrafımızdaki insanlara zarar veriyor. Suçsuz ve günahsız insanları, doymak bilmeyen yamyamlara yem etmekten başka bir işe yaramıyor kavgamız. Siyaset gömleği giymiş soysuzların gemisini yürüterek hokus-pokus yapmasından, Akçeli işler çevirmesinden midem bulanıyor. Hırsıza, uğursuza direnmekten yoruldum. Demokrasi tiyatrosunun kötü, berbat aktörlerini görmekten bıktım. Adam ister marsa çıksın, isterse en uzak Neptün gezegenine gitsin. Birisi kedilerini, diğeri kalemlerini sevsin. Ne yaparlarsa yapsınlar, sonuçta siyasi geleceklerine Reis Bey karar verecek. Siyasi ikbal peşinde olsam ben de Eskişehir’e bile uğramazdım. Çıkar Mars’a alemi seyreder, alemin de beni seyretmesi umurumda bile olmazdı. Çünkü nasıl olsa alemin beni seyretmesi, tekrar seçilmem için önemli değildir.

Türkiye’de eğer halkın tercihleri önemli olmuş olsaydı, erdem ve ahlâk öne çıkmış olsaydı 2014-2019 yıllarında Odunpazarı Belediyesi’nde yaşananlardan sonra o belediye başkanı aday dahi olamazdı! Fakat ülkemizde o belediye başkanı aday olmayı bırakın tekrar bile seçilir.
Hep örnek gösteririz İsveç Başbakanı bisiklet ile gidiyor diye. İsveç ve benzerleri gibi ülkelerde yöneticilere makam ve devlet imkanları sınırsız sunulmadığı için o ülkelerde yönetici elitler 80 yaşında belediye başkan adayı olup seçilmez, 86 yaşında da tekrar aday olmak için uğraşmaz.

Çamurun içerisinde yaşıyoruz. Düşüyoruz, kalkıyoruz üstümüzü siliyoruz. Çamurun içerisinde yaşarken, üstümüzdeki çamuru silerek temizleyeceğimizi zannedecek kadar da gaflet içerisindeyiz.
Nokta.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.