Sakarya Gazetesi’nin sahibi Üstün Ünügür’ün vefatına üzüldüm. Gazetesinin ve kendisinin çizgisi hiç değişmedi. Bu çizgi daima CHP, her şeye rağmen CHP’ydi. Fakat kendisi asla pespaye yandaşlardan olmadı. Şık ve klas bir adamdı. Rahmetli Üstün Ünügur’ün prestiji gazetesinden değil, kişiliğinden geliyordu.
Fakat sahibi olduğu Sakarya Gazetesi’ni yönetenler asla rahmetlinin kalibresinde olmadılar.
CHP’li belediyelerin yandaşlığı için birbirleri ile yarıştılar. Rahmetlinin gazetesini yönetenlerin rakı masalarında iş adamları ve belediyenin şeyleri ile oturup kalkmasını tasvip etmeyeceğini düşünmeme rağmen, bu pespayeliğe göz yummasını anlayamamışımdır. Eskişehir’in medya baronu Sakarya Gazetesi’ni almak için çok uğraş verdi.
Baronun uğraşları rahmetlinin barajını bir türlü aşamadı. Ailenin ve özellikle evladı Üstüner Ünugür’un Sakarya Gazetesini barona teslim etmeyeceğine inanıyorum. Kendisine tekrar Allah’tan rahmet diliyorum.
TEKNİK UNiVERSİTE MEVZUU NA TAKILI KALAN KLANLARA!
Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin idari ve akademik yöneticisi Rektör Hanım’a getirdiğim eleştirilerin üç nedeni vardı. Birincisi; Anadolu Üniversitesi’nin eski rektörleri Yılmaz Büyükerşen ve Engin Ataç’ın etkisinde ve gölgesinde kaldığına dair duyduğum inanç…
İkincisi; Anadolu Üniversitesi’ndeki klanın ESTÜ’de de idari yönden yapılanmasına göz yumması…
Üçüncüsü; ESTÜ’nün akademik potansiyelinin değerlendirilmemesi ile ilgiliydi.
Son iki aydır ESTÜ’nün enforme ettiği bilgileri baz alırsanız üniversitenin akademik performansının yükseldiğini kabul edebilirsiniz.
İstediğimiz de buydu.
İdari yönden Anadolu Üniversitesi’ndeki klanın ESTÜ’deki yapılanmasını tamamladığı tezimin arkasındayım. Bunu dedikodulara dayanarak iddia etmiyorum. Üniversiteler büyük görünse de herkes, herkesi bilir. ESTÜ, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne üst düzey bürokrat taşıma, hülle yeri değildir. Bizim ESTÜ’ye getirdiğimiz eleştirilerin yanlış tanımlandığını düşünüyorum. Anadolu ve Eskişehir Teknik Üniversite’deki hâkim klana karşı çıkma nedenim ne sendikacılara ne AK Parti iktidarının kaymağını yiyen, o koltuk senin bu koltuk benim gezen fırıldaklara ne de AK Parti içerisindeki AKP’li fırıldaklara bürokraside ön veya yer açma kaygısı taşımıyordu.
Benim için, sendikaları deri makam koltuğuna atlama yeri kullanan sendikacılarla, o koltuktan bu koltuğa zıplayan fırıldaklar ile üniversitenin içerisindeki klanın hiçbir farkı yok. Bu vatanı ve devleti hep biz seveceğiz, canımızı bile ortaya koyacağız hep biz fedakarlık yapacağız. Siz de hep kaymağını yiyeceksiniz. Ben ve benim gibi düşünenler bu milletin ve devletin kaymağını asla istemiyoruz. Bizim kaderimiz vatanımızın cefasını çekmek. Bu cefadan dolayı Allah’a şükürler olsun. Fakat artık yeter. Klanın alternatifi fırıldaklar değildir.
Ben kimsenin tetikçisi değilim. Beni 16 şirketli Bravda’nın sahibi özgürün adamları ile lütfen karıştırmayın.
Kişiliği oturmamış, herkese duymak istediklerini söyleyen, samimiyetsizliği samimiyetli bir duruş zanneden insanlar arıyorsanız başka adresleri tavsiye ediyorum. Kişilik sahibi olmanın bazı kriterleri vardır. Bu kriterler bizim insanlık sınıfındaki yerimizi belirler. Kadına karşı fiili veya sözlü şiddet uygulayan kim olursa olsun o kişi insanlık sınıfının en rezil yerindedir. Zorba, nobran ve korkaktır. Bu rezil mahlukatlardan olmaktan imtina ederim.
ESTÜ konusunda fikirlerimin arkasında olmama rağmen Rektörün hanımefendi olmasından dolayı eleştirilerimin asla kişiliğine olmadığını belirtmek istiyorum.