Hikaye Bunlar-1
Sözlüye kalkmıştım.Orhan hoca soruyordu.Sanırım Coğrafya dersiydi.Sıranın gözünden kitabı çıkardım.Oradan okumaya başladım.O sırada bire el kafamı sıranın altına doğru itiyordu.Orhan hocaydı.
Yapacaksan hiç olmazsa doğru yap şu işi ve okumaya devam et dedi..Hafifçe kulağımdan çekti.Dövmedi. Rahmetli babamı çağırmış.
Ertesi gün Eskişehire geldik rahmetli babamla.Göz doktoruna gittik.Bayatın yanında Tüleklerden üç buçuk nümro miyop astigmat gözlüklerim oldu.Dünya daha aydınlık geldi sanki.Şehirde zor yürüdüm alışasıya.Çünkü kaldırımlar sürekli alçalıp yükseliyordu.
En güzeli de ay artık birbirine geçmiş sekiz on ay değil,sadece bir taneydi( astigmat öyledir) Ondan sonra Profesör lakabını aldım,hiç yökten!(O zaman YÖK yoktu)Sağolsun arkadaşlar layık gördü.Biraz okul ineğiydim galiba.
O gözlük hala durur demek yanlış olur.Ama rahmetli babamın gözlüğünü ara sıra hala takarım.Çünkü o da aynı numaraydı.
Ha..yıl mı?1969 ya da yetmiş.
Haaa bu ara, gözlerimin yeşil olduğunu o zaman anladım!
Yooo şaşırmak yok.Çünkü yıllarca kısık bakmışsın! Hal böyle olunca da ki o zamanlar öyle ayna,ya da fazla cam yok.Olsa da gene kısık bakıyorsun.Nerden göreceksin yeşil gözleri.Sonra ” yalnız benim için bak yeşil yeşil!”
HİKAYE BUNLAR! 2
ÇAL BİR ISLIK BE OĞLUM!
Odacımız daha yeni gelmişti. Muzip biri “şuna bir oyun yapalım” hesabı müdürün odasından servise telefon açıyor. Akşam mesai bitmiş.Kimse yok.
“Alo” diyor açıyor telefonu. Bizimki şaşırıyor. Hani adam yeni daha. Bizimki “ben” diyor “senin amirin”
Titriyor bizimki. Şu hesaplara bir bakıver. “Efendim, ben anlamam” deyince, “otur bak” diyor. Otur bak dediği kendi masası. “Şunu aç,bunu aç. Onu kapa, bunu şey yap” hesabı iyice terletiyor.
Sonra da diyor ki “oğlum ben senin amirinim,ama biliyorsun ben de insanım.Çok canım sıkılıyor.Moralim de bozuk.Tv de bozuldu.Sen ıslık çalmasını biliyor musun?
“Tabii efendim”
“Öyleyse çal bi gesi bağlarını moralim düzelsin.” Başlıyor bizim ki ıslık çalmaya o türküden bu türküye tam bir saat. Bir ara duraklıyor. Bizim ki soruyor “ne oldu oğlum?”
“Efendim ağzım kurudu, izin verin biraz su içeyim”
” Sürahi karşında içsene!” Diyor, ayıkmıyor bizimki!
İçiyor ve bir saat daha ıslık çalıyor.
Sonra sabah işe geldiğimizde herkes ıslık çalıyordu.
Doğru o numara yapan arkadaşa gitmiş.Neler oluyor? Diye sormaya.
O da ” yok “demiş ” sana öyle geliyor!’
Sonra bunu kendisine anlatıp özür diledi o arkadaş.Öyle de olmalıydı zaten.