Ar Damarsızlar
Garip babamın isminin önünde bir ünvanının olmasını bırakın, zar-zor okur ve yazardı. Fakat erdem ve feraset sahibiydi, helal lokmasına haram katmayan, ekmeğinin peşinde mert bir adamdı. Özü sözü bir garip ve naçar babam bize sık sık: “Oğlum gururunuzu ve utanmanızı kaybetmeyin. Ölüm ar damarınızın çatlamasından daha iyi” derdi. Çocuğuz ar ne demek, damar nasıl çatlar; bilmek mümkün değil. Çok sonra ar damarı çatlamış deyimini de, bu deyimin hangi insanlar için söylendiğini de yaşayarak öğrendik. Garip babam, iki göz ev almak için yıllarca çalıştı. Ev aldığı bölge de herkes hazinesine, arazisine ev kondururken, gitti tapulu iskanlı ev aldı. Kaçak-göçek kanunsuz ev yapanlara, kendisine enayi gözü ile bakanlanlara: “Oğlum bunlar namussuz, ar damarları çatlamış!” derdi. Dayım: “Enişte sen korkuyorsan bir şey olursa ablamın adını verirsin. Kadın diye kimse bir şey yapmaz.” deyince babam dayımı evden kovarken arkasından bağırıyordu: “Ar damarı çatlamış namussuz.”
***
Komşumuz vardı, iyi bir yerde memurdu. Otomobili bile vardı. Babama: “Bizim niye arabamız yok?” diye sorduğumuzda kederli yüzünde gülümseme belirirdi, cevap bile vermezdi. Annem anlatırdı memur komşumuzu: “Mahalleye ilk geldiklerinde evlerinde yemek pişirecek tencere yoktu, konu komşu tencere tabak verdi. Baktık ki kendisini devlet kapısına atmış, birden para sahibi olunca kimseyi beğenmez oldular.” Büyüyünce anladık ki adam rüşvetçi hırsızın tekiymiş. Bir gün bu rüşvetçi namussuzun karısı gece kapımıza dayandı. Kadıncağız kapımıza can havli ile vururken de bağırıyordu: “Kurtarın beni!” Babam, merhametine sığınan kadını evine aldı. Namussuz adamın karısı hem ağladı hem anlattı. Bizim namussuz rüşvetçi kadını dövüyormuş. Babam çok sinirlendi. Kendisinin de üç tane kızı vardı. Garip babamın zavallı kadını: “Kızım senin bu kocan namussuz, kadına ancak ar damarı çatlamış insan el kaldırır.” sözleri ile teskin ettiğini hatırlarım.
***
Aradan yıllar geçti ağabeyim okudu. O zaman iş, devlet kapısında aranırdı. Bu memleket dün ve bugün de aynıydı hep torpil aranırdı. Hiç kimseye kendi evladı için bir şey diyemedi. Amcamla dertleşirken babamın ağladını görmüştüm. “Kimsenin evladının hakkını yiyemem, kendi evladım için bir şey isterken yerin dibine giriyorum. Benim daha ar damarım çatlamadı.” Ahh babam, naçar garip babam; bilsen ar damarı çatlamışlar neler yapıyor… ‘Ar damarı çatlamak’ deyimi benim çocukluğumun derin travmasıdır. Ne zaman ‘ar damarı çatlamış’ insan görsem, vücud kimyam bozulur. Google filozofları gibi ‘ar damarı çatlamak’ deyimini sorguladım tanımı şöyle: “Utanç duymaz olmak, utanılacak işleri hiç utanmadan yapar olmak…” Ar damarı çatlamış olanların yaptıkları eylemlerine karışılmaz, bu kelimeler mecbur kabul edeceğiz. Kabul etmesek ne çare!
***
Geçen hafta ciğerimizi Gara dağlarına bıraktık, yiğitlerimize yanıyoruz. Biz yanarken CHP, Tabibler Birliği vs… kınama mesajı yayınlarken katil PKK yok, gibi davrandılar. Bunun nedenini CHP’nin sözcüsüne sorunca dedesi, babası, kendisi yedi ceddi Türk devletinden beslenen sözcü cevab verdi: “Biz PKK’nın reklamını yapmıyoruz!” Yuuuhhhh! 40 yıldır bilinen katil sürüsünün reklamını yapmıyorlarmış. Bizim yandığımız gibi Allah da sizi yaksın! Bunların acaba neresi çatlamış!
***
İçişleri Bakanı Süleyman Bey, ‘Karayılan’ı bin parçaya ayıracağız’ derken sesi sinirden titriyordu. Bine değil, zerrelere bölün, yaşadığımız şehirdeki PKK’lıları da unutmayın. Hiçbir alçak bırakmayın ama önce Türk devletinden maaş alan hainleri bir temizleyin! Bir ‘ohhhhhh!’ diyelim derinden içimiz soğusun.