Artık Bizim de Kedi Müzemiz Olacak!
Artık Bizim de Kedi Müzemiz Olacak!
Haberi gazetede okudum.
Kedi müzesi açılacak. Vay bir sevindim, bir sevindim. Hayallerim gerçekleşiyor dedim kendi kendime..
Haber şöyle;
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla, Türkiye’nin ilk Kedi Müzesi’ni açacak.
Eskişehir Odunpazarı bölgesi müzeler kenti olmuş durumda. Gelen misafirlerin büyük bir çoğunluğunu Odunpazarı bölgesinde olmaktadır. Müzelerin çok büyük çoğunluğu bölgede toplanmış durumda. En ünlüsü de bal mumumüzesi. Şimdi, yeni bir KEDİ müzesi açılacak.
Milletimizin kedilere karşı sevgisi vardır.. Müzeyi ziyaret eder.
FİKİR BERNA TÜREMEN’ den çıkmış..
Sanatçı Berna Türemen, 50 yıldır çeşitli ülkelerden temin ettiği kedi tablolarını, oyuncakları, ev eşyalarından oluşan koleksiyonu varmış.
Ne yapsın!
Ev almıyor. Koyacak yer yok. Kedi müze önerisini Büyükerşen’e aktarıyor.
Tarihi Odunpazarı bölgesinde açılması planlanan müze, bu alanda Avrupa’nın birkaç müzesinden biri, Türkiye’nin ise ilk müzesi olacak. Odunpazarı neredeyse “organize” müzeler bölgesi olmuş durumda..
Tepebaşı bölgesi müzelerden mahrum durumda. Havacılık müzesi de Orhan Soydaş döneminde yapılmış o kadar.
KEDİ MÜZESİNİ DESTEKLİYORUM
Kediler, her daim şaşırtıcı kimlikleri ve zeki tavırları ile insanları etkilemeyi başarmaktadır. Onları, her daim dost canlısı ve sahipkâr tavırları ile ailenizin bireyi olmuştur. Onların yiyeceğinden, içeceğinden tutunda gezdirilmesine kadar ne yapılması gerektiği konusunda artık çok daha bilinçliyiz ve günümüzde onlarda artık, tıbbi destek alabilmektedirler veteriner hizmetlerinden yararlanmaktadırlar..
POPÜLER KEDİLER.
Ne bileyim, Van ve Ankara kedileri gelir aklıma. Ankara kedilerinin ayrı bir önemi vardır.
Okuyunca şaşırdım. Meğerse her kedinin farklı özellikleri varmış. Bu konuda bilgi sahibi olanda Penbe imiş..
Vay be! dedim ne cins, “kediler” varmış..
MAVİ RUS KEDİLERİ REVAÇTA.
İşte dünyanın en popüler kedi cinsleri, türleri ve ırk özelliklerinin ne olduğunu merak ettim ve Google müracaat ettim. Çok cins, çeşit kedilervarmış. Ben diyeyim 50, siz deyin 150 çeşit kedi varmış.
En ünlüsü MAVİ RUS kedisi. Zarif görünümleri ile kedi dünyasının aristokratıdır. Derisi ile mükemmel uyuma sahip olan zümrüt yeşiligözleri, onların her daim ilgi görmesinin en büyük sebebi olarak bilinmektedir. Şimdi anlamışsınızdır Türklerin! Baltacı Mehmet paşadan beri anlatılan efsanesini ve Rusya’nın dağılma sürecinden sonra ülkemize gelen Rus kadınlara olan yakın ilginin nedenini daha iyi anlayabilirsiniz.
BÜYÜK VE KÜÇÜK KEDİLER.
Büyük kedigilleri, Arslan, kaplan, leopar, çita, vaşak olarak biliriz. Onların minyatürü olan kedilerden bahsedeceğim. Kediler, insanlara yakın dostlarıdır. Kedilerin cinsleri, türleri ve özellikleri çok farklıdır. Kedi ırkları aslında
Başka bir kedi türü Fars (İran) kedisi çok ünlüdür. İşte siyam, scottish fold, British shorhair, maine coon, Habeş Kedisi sfenks,Ankara Kedisi, Bengal Kedisi, Sibirya Kedisi,Amerikan cull, Mısır mausu, Cornish Rex Ocicat cins kediler miş.
MİYAVLAYAN POLİTİK KEDİLER..
Bazı cins kediler çok güzel miyavlar. Her cins kedinin miyavlama sesi farklı makamlarda olurmuş..
Umduğunu değil bulduğunu yiyen kediler de var. Bu kediler genellikle heves uğruna “petshop” lardan alınan, bir süre sonra sahipleri tarafından sokaklara bırakılan kedilerdir. Sokaklarda yetişen kediler bu sorunu yaşamazlar. Bulduğu ciğeri kimseyi ortak yapmadan yerler.
UZMANLIĞIMI MİYAKLAMA SESLERİ ÜZERİNE YAPTIM
Benim uzmanlık tezim seçim kaybeden siyasetçilerin miyaklamaları ile kedi miyavlaması arasındaki benzerlikler
Politikacılık?
Zira, bir çok siyasetçi politikada umduğunu bulamamıştır. Kimisi Belediye Başkanı olmak istemiştir. Adaylık parasını yatırmıştır, parti yönetimlerince keselenmiştir ama Başkan adayı bile yaptırılmamıştır.
Sonrasında, “Miyaklamaya” başlamıştır.Partisine toz kondurmayanlar bir bakmışsın, aday gösterilmeyince partisinin ne anası, nebabası kalıyor.
Veryansın ediyorlar.
Sonra birileri, yanımıza tıpkı bir ev faresi gibisokulup yahu, biz sana yanlışlık yapmışız, partimizi eleştirdiğinde sana ne kadar çok kızıyorduk. Hatta içimizden bu adamı, güzelce bir “ıslatmalı” düşüncesi bile geçiyordu.
Özür dileriz! Haklıymışsın diye, bizlere sitemde bulunanlara dönüp bakmazdık bile!
Bunlardan bazıları, milletvekili, bazıları Belediye Başkan adayı, bazıları da meclis üyesi olmak istemiştir. Ondan, şundan, bundan adaylık parası toplamıştır, adaylık başvurusunu yapmış yüklü bağışlar yapmıştır ama listelerde sıralamaya bile girememiştir. Girenlerde ancak son sıralarda yer bulabilmişlerdir.
Kimisi, hiç para pul yatırmadan genel merkez tarafından seçilecek yerlerden aday gösterilmiştir. İşte bunlar hiçbir zaman miyavlamayan beleşçi türdendir.
Bunlar sadece, “HAMDOLSUN” ! Derler.
Kimisi il başkanlığına aday olmuştur, tabanda çalışmıştır, koşturmuştur ama, genel merkezler onu tercih etmediğinden, “miyavlama terapisi”seanslarına onlarda iştirak etmişlerdir.
Kimisi aday olmuştur ama, seçilememiştir “miyavlamaya” başlamışlardır.
Bunlar azımsanmayacak sayıdadırlar. Her partinin, programına göre her adayın “miyavlama makamları” çeşit çeşittir.
BU MÜZEYİ DESTEKLİYORUM.
İstediğim şu.
Bir bölümüne miyavlamayı alışkanlık haline getiren ve sürdürebilir miyavlama örneklerini sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınmasıdır. Kedi tanıtım merkezi olmalı.
Sadece, kedi resimleri tabloları ile yetinmeyin. Kedilerin yaptıkları, oyunlarını da videolarını derleyin ve bunları “keops” lara yükleyin..
Hangi kedinin, sesini dinlemek istiyorlarsa bunu izleyebilsinler ve miyavlama konusunda bilgi sahibi olsunlar. Her ülkenin kedileri farklı miyavlıyor olabilir.
Hatta küçük bir sinema perdesi ile, kısa filmler ile gösteriler de yapabilsinler.
Ben, politikacıların hangi seçim dönemdekimilletvekilleri nasıl miyavlamışlar, bunu bilinmesi ve gelecek kuşaklara anlatılmasını çok önemsiyorum
Böylelikle, miyavlama kültürü bundan böyle daha da pekiştirilecek!.
Çekirdek çıtlayan eşek heykelinden sonra,gerçekten çok isabetli olmuş. Büyük bir eksiklik giderilmiş olacak.
Deneyimli Politikacılar, buralarda ücretli derslerde vermeli, seçildikleri zaman nasıl “mırmırlanır”, nerede mırıldanır konularında,deneyimlerini paylaşmalılar.
Seçilemeyince veya listelere giremeyince nasıl?“miyavlanırmış”, kısa dönem kurslar açılmalı.
Meziyetleri anlatılmalı?
BU MÜZE DUYURULMALI HERKES ZİYARET ETMELİ
Bu müze duyurulmalı ve ziyaretler ücretsiz olmalı veya çok cüz’i ücret alınmalı elde edilen gelir sokak kedilerin “mamaları” ve sağlık giderleri için harcanmalı. Bu da benim talebim olsun.
Tramvaya, reklam kutucuklarında çeşitli cinskedilerin kısa bilgilendirmeler ile tanıtımı yapılmalı, yolcu koltuklarında kedi resimlerine yer verilmeli.
Ömrümde İlk defa bir kedi yazısı yazdım. Hiç tarzım değil. Birde kediler hakkında yanlış bir kanı var. Neymiş efendim “kediler” nankörolurmuş. Nankör kedi diye bir söz vardır. İbrahim Tatlıses! De bunu şarkı yapmış söylemiş.
Aslında, Kediler çok “onurlu” hayvanlardır.Miyavlamalarından bellidir.
DOKUZ CANLIDIRLAR..
Kediler, nereden atlarsa atlasın inanın dört ayak üstüne düşer..
Aklıma bir de Adnan hocanın kedicikleri geliyor. Onlar çok kabiliyetli kediciklerdi. Hem yerli, hem milli. Neden? Bahriye çiftetellisini, erikdalını ne güzel karşılıklı oynuyorlardı “postmodern mehdi Adnan” ile. Karşılıklı, ne güzel miyavlaşıyorlardı.
Şimdi kodeste miyavlıyorlar!
Özlediniz değil mi?
*****
Yeni moda akımında birazda gülün bölümü var. Genelde bazı yazarlar böyle bir usul bulmuşlardır. Nasıl olsa internette bol, bol fıkra var.
Bende aklıma kedi fıkrası geldi. Müzenin anısına hatırlatayım dedim.
Biraz gülün.
Hoca Nasreddin, Kasaptan iki okka ciğer alıp eve göndertmiş. Hocanın hanımı, yahniyihazırlayıp pişsin diye ocağın üstüne koymuş. O arada iki çift laf etmek için komşuya geçmiş. Ama çeneye dalmış. Ateşte yemek olduğunu unutmuş. Birden hatırlayıp telaşla eve dönmüş; bir de ne görsün, ciğer yahnisi kömür olmuş. Tabii çok üzülmüş. Üstelik kocasından laf işiteceğinden, içini bir korku almış. Akşam hoca, daha kapıdan girer girmez ‘‘Hanım hazır mı ciğer yahnisi? Karnım da çok aç, getir de yiyelim’’ diye gürleyince, eli ayağına karışmış. ‘‘Hoca efendi, yolladığın ciğerleri nankör kedi yedi’’ diye yalanı atmış.
Hoca, durumda bir anormallik olduğunu sezinlemiş. Gel pisipisi, deyip kediyi yanına çağırmış. Sonra, hayvanı ense derisinden tutup havaya kaldırmış. ‘‘Hanım söyle bakalım’’ demiş, ‘‘Şu havaya kaldırdığım kedi, gelse gelse iki okka gelir. Eğer elimdeki şey kediyse, ciğer nerede? Yok, bu şey ciğerse, kedi nerede?’’
Bu yazı yazılırken kesinlikle aklımda politikmiyaklamaların hikâyesini yazmak yoktu. Klavyenin başındayken aklıma gelenmuzurlukları henüz yasak neşriyat olarak değerlendirilmeden, unutmadan yazayım dedim.
Aydınlık geleceğiniz için sadece ayna dayansıtılmıştır. Biraz hatırlatma.
Yazdıklarımın yakın tarih politikacılarla, uzaktan yakından ilgisi varmış gibi gözükse de, aslındayoktur!.
Yazdıklarım tamamen hayal ürünü olup kedi sahnede eserinden ilham alınmıştır.
Bazı şeyler olmasa da olur.
Müzeye bekleriz efendim..