Bravda’nın Teraslı Gecesi
Politik kamuoyunda en çok konuşulan, yerel Bravda’ nın dedikodusu. Bazıları Longondiyorlar, bazıları da, terasta balık sefası.
İsim babası ise, Süha Muzaffer.
Bende telif ücreti ödemen kullanıyorum.
Dışarıdan gelip, çok kısa zamanda türedi zengin olan müteşebbis “özgür” den bahsediyoruz.
Şimdilik, “itibarlı iş adamı” rolünü iyioynuyor!..
Başkanları, masasında ağırlayan bir “girişimci”, işini bilen bir iş adamı olarak makbul…
Özal’ın felsefesi olan “benim özgür yurttaşlarım işini bilir” anlayışından ilham alan ve sosyal- liberalizmin yolundan uygun adımlarla yürü ya kulumdan nasiplenenler?
Yeni Türkiye!.
Ne olacak abi?
Hani bir laf vardır, ”İş bilenin kılıç kuşananın”!
Boş ver abi, Dalgana bak
Hayallerini! Eskişehir’de gerçekleştirmiş.
Şimdi, kendi çapında “basında ve reklam dünyasında imparator”.
Kemal Sunal’ın, “Düttürü dünya” filmi geldi gözlerimin önüne…
Eskişehir’in geleceği için, siyasetin kapalı kapılar ardında “senaryo” yazıyorlar.
Sözde, kendilerince politikayı “konsolide”ediyorlar şimdiden!
Bir güzel tasarlanmış mekân!
BARAVDA yalısının terası. Estiriyor püfür püfür.Yarı açık, doğal havalandırmalı, müzik keyifli güzel bir gecenin henüz başlangıç dakikaları.
Burada yaşar, muhabbetlerin en güzeli dercesine.
Bravda’ nın kadrolu müdavimleri olmaz mı? Olur!
Kimler ağırlanmadı ki?
Tamamen duygusal..
Çok uzun bir aradan sonra, Sosyal mesafeli, masalar ful dolu!
Kahkahalar eşliğinde, “şerefle” tokuşturulan kadehler!
Baş başa..
Masada, Eskişehir’in politika yapıcı “aktörleri”baş başa oturmuşlar. İkide keklik bir masada ötüyorlar gibi.
Öttükleri başka yerlerde var.
Bazen bizlere de Denizli horozu versiyonunda ötüyorlar.
Üüüürü üüüüü…
Karşı, karşıya.
En güzel tabak, kırma merkezi olan “THE LONGON” müdavimlerinin, bağlardaki, “teraslıoltalama” ve yaftalama merkezinde, alçak sürünme hareketlerini, akrobatik ve platesgibi gösterileri ile süsleyen, sosyal-politik bir mekân.
Cümle uzun olsa da, ana işlevini belirtmiş olduk!
Sosyal bir devlette, “refah” içinde yaşamanın mutluluğunun keyfiyle CEHAPE zihniyetli dostları ile burada yaşayanlar.
Yandaşı da eski, “mutasyon” geçirmiş delta varyonslu, “AKEPELİ”!.
Neyse! Bu durumda ne olacak?
Aslında, Sağcısı da, solcusu da, dincisi, dinsizin, orta yolcusunun ortak paydaları da birdir.
Çıkarlar.
KIRILAN KADEHLER OLSUN, KALPLER DEĞİL!
Benim, içimdeki bitmek bilmeyen araştırmacı gazetecilik ruhum yine depreşiverdi. Eskilerde kalmış, nostaljik bir ilgidir. Anında, MR ’larınıçekerim.
Sözde, Kıvırcık marul gibi beynimiz var ya!
İnanmayın siz orada burada söylenenlere..
HÜZZAM ŞARKILAR..
Teoman ALPAY’ ın hüzzam eseri. Çok severiz. Birçoğumuz eserin bestecisini, makamını bilmeyiz ama, iki kadehten sonra mırıldanmaya başlarız.
Bu gece son gecemiz, acı günler yakında.
Bir ömür böyle geçti, olamadık farkında.
At kadehi elinden, bin parçaya bölünsün.
Dökülsün meyler yere, hatıralar gömülsün.
Güzel güzel muhabbet ederken, “kadehlerin”sağlığa kalktığı bir ortamda, Kadehler bilerek ve isteyerek yere atılır mı? Atılmaz elbette!
Ne o kardeşim, masanın üzerinde var olan “meyleri pert” edercesine bir anda, ne olduğunu anlayamadan masanın devrilmesi, şaşkınlığa yol açmaz mı?
Açar.
Rakı şişesinin sallanarak, dengesini kaybedip bardakların birbirlerine tokuştuğunda, devrilerekkırılması, kolay kolay unutulacak anlar değildir!
Fizik kurallarına aykırı olmasına rağmen, neyinnesiydi o yıkılma?
Pek anlayamadık!
Evde annelerimiz, bir tane bardak kırılınca takım bozuldu diye hayıflanırken, mekândakiler çat, çat kırmışlar gözüm, gözüm üstüne.
Hemen bir bakayım, inceleyeyim, soruşturayım, ani bir durumda hangi tabaklar kırılacak diye araştırayım dedim ve size bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi
Gördü güzel masayı
Üstüne sıçı verdi manisi misali!
Neyse ki, şimdiki yeni “trend” rakını kendin getir, tarifeli yemekler bizden, meze tarifeli menüsü ortada. Sadece yediklerinin parasını veriyorsun!
Parası olan bu imtiyazdan muaf!
(Devamı yarın)