İnsanın Duldası Yer Değil Histir
“Yiğit duldasında yiğit saklanır,Alçaklarda gölge olmaz, dal olmaz Karacaoğlan..
Dulda himaye demektir. Anadolu’da kuytu, sığ yerlere de denir. Yüreğimizin duldası oldu belki de bu dava bizim Sığındık ve himayesine girdik. Ama hep bekleyen olduk.Biz istedik, biz talep ettik, biz alıcı olduk.
Bizim ifadesinin hakkını vermeye gelince de yine mağduru oynadık belki de.Amerikan filmlerinde hatta çizgi filmlerde bile hristiyan gelenekleri muhakkak ve titizlikle işlenirken, mutlaka kilisede bir nikah kiyilirken, hatta alenen İncil ayetleri replik olup zikredilir.Büyükşehirlerde misyonerlik çalışmalarına yüreklilik ile devam eden hristiyanlar duldalarından çıkmış, yine himayede ama işte o “bizim” kelimesinin hakkını verirler.Hiç başınıza geldi mi bilmem ama benim posta kutuma iki kez İncil bırakıdı mesela.
Aslında mevzu sadece dinde yüreklilik değil.
Onu da anlatmak uzun uzun makaleler ile bile yetmez.
Söz konusu siyaset olduğunda biz bu duldanın bizim olması noktasında üzerimize düşeni yapıyor muyuz?
Neden ve nasıl bu noktaya gelindi.
Neden teşkilatlar iş ve eş bulma merkezine döndü?
Neden STK laştı?
Ve neden il özelinde bile güç savaşlarının ellerinde eriyen bir sabun haline geldi.
İnanç noktasında bir zaafiyet olursa zaten işte o duldanın köşesinde sinip kalmış, sadece koruayı bekleyen bir gariban olur insan.
Ama dulda da doldu.
Yer kalmadı.
Bazı yaralar iyileşmez dostlar,
Sadece anlaşılmak ister.
Hatta insan da iyileşmez,
Zaman iyileşir derler ya hani.
İnanç zamanla soğudu, dejenere oldu ve daha fazla muhafaza edilemedi.
Zira inancın önüne maksat ve maksatlılar geçti.
Sayın Cumhurbaşkanımızın zerre kadar inancında kıpırdama gerileme olmazken,
Sızıyı gideren su misali dimdik dururken,
Suyun da tüm bu hayal kırıklığı ile sızlayabilecegini kimse düşünmedi.
Çıkın duldalardan !
İnsanın duldası yer değil histir
Siz bu davanın zerre kadar himayesinde iseniz hakkını vermelisiniz.
Ve artık hiçbir şey istemeden, beklemeden..
Duldanın, sizi sahiplenmesinin hakkını vermelisiniz.
Ben bu kadarım demeyin !
Zorlayın..
Bu duruştaki o garabet sisi aralanmalı artık.
Zafer istenmez.
Zafer kazanılmak için savaşılır.
İstemenin emaresi budur.
Biz bu duldanın içinde dışında her yerde yaşamalıyız
Biz bu davanın içinde dışında her yerinde varlık gösterebilmeliyiz.
Biz bu zemini cennet yapamadiğımız sürece kaçtığımız her yer cehennem oluyor farkındamıyız ?
Yeni neslin bizim melalimizden halimizden anlaması için “siz bilmezsiniz” demekten daha ileriye giderek, tüm o bilinmeyenleri anlatmaktan aciz olamayız.
Bu davanın gülleri olmadan külleri olunmaz.
Yanmayı göze alacaksınız.
Ben değil biz diyebilmiş liderlerin, duldadan dışarı çıkamamış seçilmiş veya atanmışları ile ne gül olunur ne kül..
Bilmem kim hangi bahçeye ne diker, ya da bilmem kim hangi ateşte ısıtır ellerini.
Biz mi?
Hep banaaa, hep banaaa…
Kalın sağlıcakla