Namus ‘Namusluyum’ Diyenlerin Dilinde
Namus bütün namussuzların dilinde…
Öyle acınası bir hâl aldı ki ortalık…
Hani güya en önde elinde ahlâk, namus bayrağı taşıyanlar, bunun tek savunucuları ama az deşele altından neler çıkıyor…
Kıymetli dostlar; bizim bu büyük hastalığın tedavisine yine bizden başlamamız lazım.
Yan yana duran elmanın biri çürük ise diğeri de hızla çürümeye başlıyor.
Hülâsa bu çürük elmalar ile ne olduklarını bildiğimiz hâlde yan yana durmamamız lazım.
Zira aynı çizgide durursak bizim de çürümemiz kaçınılmaz. Fiilen değilse de öyle zannedilebilir.
Kimse kusura bakmasın, öyle bir noktaya geldim ki; sonunda dilinden Allah’ın kelamını düşürmeyen ama aslında ne idiğü belirsiz ama aslında kim olduklarını, nasıl ahlâksız olduklarını öğrendikten sonra ateist yazar Aziz Nesin’e daha çok saygı duydum.
Zira adamın rengi belliydi.
Bunlar gibi münafık değildi!
İki yüzlü değildi!
Hep derim: ‘-mış -muş gibi yapmayın’
Ya şerefli olun ya şerefsiz ya namuslu olun ya namussuz!
Ya korkun Allah’tan ya da korkmayın!
Ama samimiyetsiz gezmeyin ortalıkta.
Yeter ya hu!
Kimi bilsek Allah’tan korkuyor; dilinden Allah kelamı düşmüyor, alnı secdeden kalkmıyor ve toplumun zaafiyetine habire dem vuruyor,
Bayrak bayrak ahlâksızlık dökülüyor.
Kul hakkı bilinci hele, hak getire…
Ya hu biz bizim içimizdekilerin hakkından gelmiyoruz, görmezden geliyoruz, yüz çeviriyoruz ve aynı davayı aynı pis zihniyet ile göre göre, bile bile susarak savunmaya çalışıyoruz.
Yani bizim çürümemiz içerden.
Yanımızda bizimle yürüyen çürüklerden…
Rengi fosforlu, yanar döner yol arkadaşlarımızı kulun hatırını Allah’ın hatırından ve rızasından önde tutarak kendi kendimizi de yakarak inancımız ile imanımız ile çelişiyoruz.
Sahi biz neyi, kimlerle savunuyoruz ???
Onu biliyor muyuz???