Toprak İçin Umut Ol
Baba Reyhan Yavaş, Zehra Yavaş çiftinin 4 yaşındaki çocukları Toprak… Ölümcül olan SMA hastalığı ile mücadele ediyor. Dile kolay..bir de onlara sorun neler çektiklerini..
Kullandıkları ilaç pahalı. Devlet bunu karşılayamıyor. Eksik gen tedavisinde kullanılan Zolgenmasma ilacını acilen kullanması gerekiyor.
İnsanlar yardım elini uzatıyor ama yetmiyor..Yardım kampanyası uzun zamandan beri sürüyor. İlacı çok pahalı olunca ekonomik desteğe ihtiyacı var. Belediye başkanları ve öncül isimler TOPRAK için bir araya gelmişler ve seslerini kamuoyuna yansıtmışlardı.
Çok zor bir hastalık. Allah kimsenin başına vermesin, Allah’tan acil şifalar, sabırlar diliyorum toprak ve diğer hastalarımız için.
Yardım edenlere de çok teşekkürler ederim.
Yaygın TV kanalarında bu gibi bağış geceleridüzenleniyordu. Acun medya bu konuda öncüydü. Bu kez, Toprak’ ın tedavi masraflarının karşılanması için, ES TV ve Kanal 26 ilk defa bir araya geldi.
Ortak canlı yayınında bağış gecesindesunuculuklarını ES TV Genel Yayın Yönetmeni Soner Yüksel, Kanal 26 sunucusu Muharrem Esen ve Hüseyin Akçar gerçekleştirdi.
Kendilerini tebrik ediyorum.
KAMPANYA DEVAM EDİYOR
Hayır işi. Devlet bu konuda yardımcı olmayınca, insanların sosyal ve ekonomik dayanışmaya ihtiyacı oluyor.
Hüseyin AKÇAR bu işin öncüsü. Kendisi avukat.Sosyal bir insan. Boş zamanlarında Sanata dair programın hazırlayıcı ve sunuculuğunu dayapıyor. Neyse ki kanal 26 TV, Özgür’ün ES gurup medyası ile işbirliği yapmış ortak yayınıgerçekleşirmişler. Hayırlı bir iş. Bir araya gelip bunu bile başarabilmek büyük bir başarı.
Kendilerini tebrik ederim. Alkışlarım sizlere. Bravdaya, bravo… Benden beş yıldız.
MEDYAMIZIN HÂL-İ PÜR-MELÂL´İMİZ!
Toprak bebek sizlere bir şeyler anlatmıyor mu? Hiç dersler almıyor musunuz?
Sizlere en azından insanlığımızı hatırlatmadı mı? ideolojilermiş, dinlermiş, tarikatlarmış,cemaatlermiş,laiklişmiş,mış,miş,muş…
Gerisini boş ver.
Allah’ım bütün dualarımız TOPRAK bebeğe ve diğer şifa bekleyenlere..
Şifa ver YARABBİM..
****
EY! Kanal 26.
EY! ES gurup..
Ateş kes!
Artık konsorsiyum zamanı. Bırakın birbirilerinize geçmişte söylediklerinize. Onlar dedikodu masalarında, arkada kaldı.
Yeni dönem işbirlikleri dönemi.
Yoksa, “5 G” geliyor.
Sonra önde “bit” var dersiniz.
Elinizdeki varlıkların değeri farkında bile olmadan “çöp” olacak. Herkesin bir TV kanalı olacak. Zaten şimdiden You–tube patlamalar yaşanıyor. En çok izlenenlerde onlar.
Bende stüdyomu hazrlıyorum..30 m2 civarında..
****
İnsanların birbirlerinden öğrenecekleri vardır.
İlhan Yalçın ve Yaşar Abacı’ nın, ÖzgürDemirdaş’ tan öğrenecekleri çok şeyler olduğu gibi.
Gerçi, akaryakıt satış istasyonu kuluçkamerkez üssü olup, bas bas paraları leylaya olsa da, Özgür’ün “kripto” bilgileri emin olun ki çok işe yarar.
İşe, billboardlardan başlanırsa önemli bir adım atılmış olur.
KAPSAYICI ORTAKLIK.
Seçimlerde işbirliğine gider. Tabiiki Özgürün iş yapma menüsü çok zengin. Portföyündegazeteler var, TV var. Geniş kadrolu, Muhabir kadrosu var, programcıları da var, baskı sistemi var, Fotoğraf çekim merkezi var, terası var,hoteli, restoranı, kafesi var, reklam ve tanıtım firması var, Düğün salonları var, ajansı var. Çok güçlü bir alt yapı ve organizasyon birikimi var.
Varları o kadar çok ki!
Var da var.
Kanal 26 da ne var? Sadece yanındaki Benzin istasyonu. Bir de organizedeki yazılım şirketi.
Eh! Özgür medya yokken! Kanal 26 vardı..Karasal yayın yapıyordu.
Yani analog. O zaman Ekrana ne koysa izleniliyordu. O dönemde kısıtlı imkânlarla oldukça zengin program içerikleri ve tartışma programları vardı.
Sonraları Afyon merkezli, Kanal 3 devreye giripuydudan yayın yapmaya başlayınca,Eskişehir’in sesi olmaya başlamıştı. Kanal 3’ün yayım saatinin önemli bir bölümü Eskişehir haberleri ile doluyordu. Kütahya, Bilecik bölgesine hitap ediyordu. Belçika, Almanya, Fransa, Avusturya’ dan izleniyordu. Avrupa’daizleyici kitlesi geniş olunca neredeyse kanal 26’ya ve ES TV’ ye bakan bile olmamaya başlamıştı.
Kanal 3 Eskişehir’deki reklam pastasından payını alıyordu. Kanal 3, kanal 26 ve ES TV’ yioldukça zorlamıştı.. Şartlar kanal 26 ve ES TV’yi UYDU yayıncılığına zorlamıştı. Sonrasında kanal 3 kendi kazdığı çukura düşmüştü. Kanal 3 deki sürekli yönetim değişikleri, program menüsünün azalması, kaliteli yayımcılık, yerini paçozlaşma sürecine soku vermişti. Teknolojiyi yenileyememeleri ve Profesyonelliktenuzaklaşınca kapanmak zorunda kaldı ve eskimiş teknolojisini, pılısını, pırtısını toplayıpEskişehir’deki dükkânını kapatıp gitmişti.
HABER ÖTESİ VE MAVİ RADYO.
Kısıtlı imkânlarına rağmen hür basın için mücadele veriyor. Ancak Eskişehir kamuoyundan yeterli desteği aldığı söylenmez.
Kimseye boyun eğmeden, bükülmeden varlığını sürdürmeye çalışıyor.. Oldukça iyi sayılabilecek okuyucu ve izleyici kitlesi var..
Şahsıma yapılan eleştirileri de saygıyla karşılıyorum..
Demokrat olmak. Yansız olabilmek..
Bütün meselemiz bu..
Olaylara objektif bakıp değerlendirebilmek..
Sosyal medya da yokum. Nedeni de, virüsler işgal etmiş..
OLAYLARA OBJEKTİF BAKMAK ..
Kim? Ne derse desin, objektif olarak değerlendirildiğinde şimdilik, ES TV birkaç tık önde. Kurumsal bir kimlik ve marka değeri var kamuoyunda algısı böyle. Gerek haber, gerekse program menüsü zenginliği ekranlarda göz dolduruyor.
Kanal 26 ise, Mithat Körler’ in cıngıl müziğini, birde 30 saniyede bir dönen kanal 26 dünyaya açılan pencere jeneriğini bir kenara koyarsak,profesyonellikten henüz oldukça uzakta. Henüz izleyici kitlesi dünyaya açılan pencere ile tanışabilmiş değil. Gerek haber, gerek muhabir kadrosu oldukça çok sınırlı.
Kameramanları muhabirlik yapıyor.
Olur mu böyle şey demeyin. Böyle giderlerse yayım hayatında tedavülden kalkabilirler.
Profesyonel anlamda, deneyimli politik-medya-iletişim de uzman programyapımcıları da olmayınca, ES TV doğal olarak öne çıkıyor.
Gazeteleri ve mecmuası da destek veriyor. Bunlar bilineneler.
Bilinmeyenler ise yazılamayanlar.
Bir de bilinip te yazılamayanlar var.
Fonlar deyince? Bas bas paraları leylaya gelir akla.
Mesela gazeteler.
Para kazanamazlar. Varlıklarını ilan ve reklam gelirleri ile idame ettirirler. Geçenlerde, Milli İrade el değiştirmiş. Kim aldıysa hayırlı olsun!.
Demek ki parası çokmuş. Ya da, haydan gelen para huya gidermiş derler ya.
Ne diyelim?
Bayii satışların bir göz attım.
Hadi ayıp olur diye yazmayayım.
Anlayan anlamıştır.
En Babayiğit’in tirajı bile beş yüzü geçmiyor..
Eee ne yaparsın köşe başlarında, gazetecilikten bi haber adamlar olursa bu işler böyle olur. Sonrada, Eskişehir bir araya neden gelemiyoruz? diye köşelerinden fetva verenler çoğalır.
Büyükerşen bunlar için güzel bir söz bulmuştu. “Köşe kadıları”. Eskiden bu tipler Hoca’ya patronları ile birlikte sallıyorlardı. Şimdi ise “tabasbus” etmişler.
Elhamdülillah!.
Düzen böyle.
Hamdolsun!..
****
Kendilerini bir şey zannedenler, rüyalarında Büyükşehir Belediye başkanı olarak görürler.
Vahiy bekler gibi..
Gündüz vakti de gökyüzüne bakarlar..
Kimini Tepebaşı’na, kimini Odunpazarı’nalayık görülür.
Kimisi de milletvekilliği.
Neden olmasın?
Bu memlekette, tombaladan seçilen o kadar çok milletvekili oldu ki? Bu gün bile, rozeti parlatarak geziniyorlar.
Allah! Allah dersin bu tipler.
Cahillik, paçozluk diz boyu.
Ne diyeceksin?
Gazeteleri böyle, TV böyle olan bir şehirden bir şey olacağını mı zannediyorsun.
Hava gazı pire tozu.
Siz! En iyisi mi hemen bir gazete işine girin.Emin olun masrafı çok fazla değil!
Her büyükşehir belediye başkanı adayının gönlünde nasıl olsa gazete sahibi olma iç güdüsü var..
Altı ay sonra, nasıl olsa büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak isteyen çıkar. Uyanık davranın, 50 adet bayii satışı olan gazeteyi 2000 adet bayi satışı gösterirsiniz. Bu rakamlagazeteyi kaşla göz arasında satarsınız!
Birde gazeteci “titri” ile havanızı atarsınız.
Ne bir haber, ne bir röportaj, ne bir köşe yazısı, ne bir haber programı, ne bir tartışma programının içinde yer almadan medyacı oluverirsiniz..
Gazeteci olursunuz.
Cemiyet başkanı olursunuz.
Olursunuzda olursunuz.
Niyetinizde bir şey olmak varsa mesele yok..
Paranız çoksa,
Baksanıza herkes gırtlağını gösteriyor.
Okuduktan sonra, ben bir şey anlamadınherhalde, “macurun” dediği gibi “beyav”derseniz, biliniz ki, hala uyanmamışsınız demektir. Bütün dumanların altında ateş vardır.
Eh! Ben ne diyeyim birader. İleri gitsen, ”it” var, geride kalsan “bit” var!.
Tık, tık.