Türkeş Bey’in Anısına (Hava Çok Soğuktu)
Ankara çok soğuktu… Omuz omuza yürüyorduk, önde vatan çilesini omuzlarında taşıyan Başbuğ, arkasında gençliğini Mamak’ta işkencelere bırakan evlatları…
Ankara o gün, 12 Eylül zindanlarından da, Mustafa Pehlivanoğlu’nun idam sehpasına gittiği günden de daha soğuktu. O gün tabutlukta geçen 1944 kışından da soğuktu.
İlk Ruhi Kılıçkıran düştü vatan toprağına iftar sonrası… Ertuğrul Dursun Önkuzu’ya kıydılar, Sedat’ı şehit ettiklerinde 16 yaşındaydı…
‘Vatan ve millete küsülmez’ diyen darağacındaki Bozkurtlar bir bir gittiler. İlk Mustafa’yı götürdüler darağacına ve tekbirlerle Ahmet Kerse, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakuş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, İsmet Şahin yürüdü Hakk’a…
Hava çok soğuk, gökyüzü kapkaranlıktı; omuz omuza yürüyorduk kalan sağlar…
Hava Başbuğ’un idamını isteyen Nurettin Soyer’den de soğuktu ve hepimiz üşüyorduk önde Başbuğ, arkasında evlatları…
Omuz omuza yürüyorduk mahşerde tekbir sesleri ile… Vatana sevdalanmış yüreğimizin yükü ağırdı…
Vatanı yüreğimize yükleyen Başbuğ’u götürüyorduk omuzlarımızda… ’Allahu ekber ve lillahi’l-hamd, peygamberimize komşu olsun Başbuğ inşallah’ duaları ile…
4 Nisan 1997 Ankara’da hava çok soğuktu. Yürüyorduk omuz omuza, yüreğimizin yükü ile ve çok üşüyorduk şehitlerden kalan sağlarla…
Başbuğ Alparslan Türkeş Bey’i ve evlatları Ülkücü şehitleri rahmet ve dua ile anıyorum.