Site Rengi

DOLAR 32,3583
EURO 34,9921
ALTIN 2.326,20
BIST 9.112,33
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 26°C
Az Bulutlu
Eskişehir
26°C
Az Bulutlu
Cts 26°C
Paz 26°C
Pts 28°C
Sal 21°C

Uzman Psikiyatri Doktoru Karaca’dan Toplumsal İkazlar

Uzman Psikiyatri Doktoru Karaca’dan Toplumsal İkazlar
26.01.2022
A+
A-

 

Sezen Aksu…
Minik bir Serçe sorununu, toplumsal bir depreme dönüştürme becerisi… Bu ülkeye mahsus olmalı. Yıllarca önce bestesi yapılmış sözler… Şarkıya klip çekme nedeniyle gündeme oturdu. durumdan vazife çıkaran bazı insanlar, ne diyelim..
Bazen şöhret isteği adamı çıldırtır. Cumhurbaşkanına hakaret etmeyi marifet bilen zavallı gibi… Ziya Paşa’nın güzel bir beyitinde “Bevval-i çeh-i zemzemi la’netle anar halk” demektedir. Yani şöhret olmak için zemzem kuyusuna işeyen adamı halk anar da… lanet ile anar demektedir.

Bir olay çoklu bir analizle değerlendirilmelidir. Sadece bir bakış açısından ele almak yanıltıcı olur. Bir masayı bile oturduğumuz yerden tanımlamaya kalkarsak bütünlüğü kaçırmış oluruz. Bir şeyin tanımının doğru olabilmesi için ‘efradını cami ağyarını mani’ olması gerekir.
Şimdi gelelim esasa Sezen Aksu ne demiş. “Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete, selam söyleyin o cahil Havva ile ademe.” Bu linç edilmeye sebep olacak bir söz mü?
Esas olarak Kur’an insanı cahil, aceleci ve nankör olarak tanımlar. Varlık olarak en cahil olan olarak emanet (bazı müfessirler bunu benlik olarak tanımlıyor) teklifini cehaletiyle aldığını Allah ayette ifade etmektedir. Artı Bakara süresinde meleklerle diyaloğunda Allah Adem’e varlıkların ismini öğreteceğinden söz ettiği gibi… ki bu ifade onun cehalet içinde yaratıldığı anlamına gelir. Adem ve Havva Bakara suresinde anlatıldığı gibi şeytanın aldatması ile yasak meyveden yiyor. Daha sonra Allah’tan aldığı kelimelerle tövbe ediyor. Taha suresinde bu duayı görmekteyiz.

Ayrıca söz özellikle mecazi anlamda kullanılabilir. Şiir ve edebiyatta abartılı vurgu yapılabilir. Sanatçı olayları anlatırken eserine abartı unsurunu katar. Sanat eserini büyüten ve kişiyi vecde getiren şey o vurgunun etkisine bağlıdır. Sezen Aksu sanatın vurucu özelliği anlamında kullanmış olmalıdır.
Her şeyden önce kimse kimseye dini duyarlılık raconu kesme hakkına sahip değildir. Din kişinin özgürce inandığı ve dilediği şekilde yaşadığı bir yaşam alanıdır. İslam kişinin mükellefiyetini akıl ve baliğ olmaya bağlamaktadir. Kişi hür olmadığında onun dini de olmaz. İnkar etme hakkının olmadığı bir ortamda İman ve İslam anlamsızlaşır. Bu tabiiki dini değerlerle alay etme, kutsalları tahkir etme anlamında ele alınamaz. Dini yorumu dinlerin kendi esas kaynaklarından tevil, tefsir bağlamından uzaklaşmadan yapılacağını unutmamak lazım. Elbette zırva tevil götürmez sözünü unutmamak gerekir. Yüzyıllardır dinin inanç (akide) ve amel(fıkıh) yönünden bağlarından koparmadan usulü atlamadan yapmış büyük imamlar ve alimler var. İtikadi boyutta Eşari, Maturidi hatta Zahiri, Selefi, Şii ve Mutezili yorumlar yapan büyük imamlar olduğu gibi… Bu görüşleri kendileri açısından eleştirseler de hiç biri diğerini farklı olarak değerlendirseler de… hatta eleştirirken yerden yere vuran ifadeler kullansalar da küfürle itham etmemişlerdir… ameli boyutta İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam-ı Şafii, İmam-ı Hanbeli, İmam-ı Maliki gibi dört büyük alim yanında, Buhari, Tirmizi, Müslim gibi büyük imamlar da kendi tefsirleriyle ayetleri yorumlamışlar, hadisleri kendi görüşleri açısından delil olarak kullanmışlardır.
Sanatçı ve bilim insanı özgür olmalıdır. Toplumun değerlerine hakaret etmeden kendini ifade edebilmelidir. İslam medeniyeti ilk 5 yüzyılda her türlü düşünceye özgürce kendini ifade etme imkanı verdiği için Muhteşem bir Medeniyet olarak insanlık tarihinde kendisini göstermiştir. Yüz binlerce insan başka dinlerden İslamın güzelliğine ihtida etmiştir. Ne zamanki… bağnazlık, farklı düşüncelere hazımsızlık başlamıştır… sadece medeniyet olarak gerileyip yeryüzündeki hayırlı ümmet olma durumunu kaybetmedik… milyonlarca kilometre kare İslam beldesi küfrün eline verilmiş. Yüzbinlerce Müslüman tecavüze, işkenceye, sürgüne, katliama uğramış. Yüzbinlercesi din değiştirmeye zorlanmıştır. Maalesef dini doğru yaşadığı zehabıyla kendi dini görüşünü zorla herkese dikte eden günümüz selefi ve taliban benzeri yaklaşımları ile daha önceleri de özellikle 14-17. Yüzyıllar arasında benzer düşünce ile İslam toplumunu kendi bağnazlıkları ile rehin alan bu insanlar bundan sorumludur. Yaşadıkları ve insanlara zorla yaşattıkları (sahte züht) dinin sadece münafık yetiştirme ortamı hazırladığını göremeyecek kadar basiretli bağlanmış bu güruh için esef etmekten başka yapabileceğimiz bir şey kalmıyor. (Allah hepimizi ıslah etsin.)Onlar ahirette Allah’a yaşadıkları din, yaptıkları zulüm yanında bugün hale ıstırap ve zulüm içinde inim inim inleyen ümmet için sorumsuzluklarının hesabını vereceklerdir. Bu sahte din ve züht bezirganları yüzünden İslam medeniyetinin ışığı söndürülmeye çalışılmıştır. Allah ışığını kafirlerin, müşriklerin söndüremeyeceklerini beyan etmiştir. Bununla birlikte bu ışık bizler inanç ve ameli boyutta İslamı yaşadığımızda parlayacaktır.
BİZ İSLAM KELIMESININ ESENLİK, BARIŞ SEVEN ANLAMINI İÇERDİĞİNİ BİLEREK HARAKET EDERSEK BU NUR HER ZAMAN HEM İÇİMİZDE HEM DE RABBİMİZİN MÜJDESİ OLARAK UFUKTA PARLAYACAKTIR.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.