Organiza İşler

Çocuk sahibi olan değerli bir hocamızı kutlarken”Allah Kazım Kurt bahtı versin”deyince duraksadı.Düşün dedim “Eskişehir’de önce milletvekili sonra Belediye Başkanı olacak insanları sıralasan Kazım Kurt Bey’i sıralamaya alırmısınız, alırsan kaçıncı sırada değerlendirirsin. Sorunun sonrasını da beraber ellerimizi açarak dua ettik”Allahım sen yoktan var edensin, çocuklarımıza Kazım Kurt bahtı ver”Tabii ki kendisinin bahtı da bizim bahtsızlığımız.
Yürekli bir kadın olan Ak Parti’nin Odunpazarı Meclis Üyesi Özlem Yalçın’ın, kadın olan bir Muhtarı darp ettiği için ceza alan istisna ile hampadan Memur ve çifte müdür yaptığı özel adamını görevden alıp, almayacağını sorusuna bizi bizden alan o sempatik gülüşü ile…. “Senin soruna cevap yok demiş”….

Açık bir kaynaktan aldığım, kadına şiddetle ilgili yazıdan alıntıları aynen aktaracağım. Kaynak, Kazım Kurt Bey gibi solculardan oluşan Sosyalist Feminist Kollektif’in Web sitesi. “Şiddettin nedenleriyle ilgili olarak bilimsel çalışmalar ışığında geliştirilmiş çok çeşitli açıklamalar var. Şiddet uygulayan bireylerin (ve mağdurların) kişilik özelliklerine (genetik yatkınlık, endokrin yapılar, beyin disfonksiyonları) odaklanan biyopsikopatalojik modeller indirgemeci olmakla eleştirilse de şiddet eğilimi olan erkekler arasında ‘kişilik bozukluğu’ tanısı olanlara sık rastlanıyor. (Amerikan Psikiyatri Birliği’nin psikiyatrik hastalıkları sınıflandırma sistemi) göre kişilik bozuklukları: Paranoid Kişilik Bozukluğu , Şizoid , Şizotipal Histriyonik, Borderline , Narsisistik , Antisosyal , Obsesif-Kompulsif , Çekingen , Bağımlı . Bkz: Enes BAŞAK, “Kişilik Bozuklukları Türleri ve Tanımı”.
Yazının devamında da” Eğer müeyyidesi varsa bir şey suç olarak kabul ediliyor demektir ve eğer o şey ceza yöntemine bırakılmayacak kadar önemseniyorsa çözüme kavuşması için politika üretilmesi gerekir”Kollektif diyor ki “Ceza varsa suç vardır ve sorun suç ve cezadan öte önemseniyorsa politika üretilmelidir” Hukuk Fakültesi mezunu ve Avukatlık ruhsatı bulunan Kazım Kurt Bey gibi politikacılara anlatıyorlar. Biz söyleyince ya AKP’li ya faşist Ülkücü oluyoruz, Sosyalist Feminist yoldaşlarınız söylüyor Sayın Başkan. Sizi bilmem, ben kalıba göre şekil almadığım için sizin yoldaşlarınızın bu cümlelerini aynen kabul ediyorum ve altına imza atıyorum.

Bu eylemi Odunpazarı Belediyesinin Özel kalem müdürünün, Muhtar olan bir kadına zorbalık yaparak şiddet uygulaması ve ceza alması çerçevesinde değerlendirmeyin.Çünkü zorbalığa uğrayan o zamanın Kırmızıtoprak Mahallesinin Muhtarı Hidayet Elbir sıradan bir kadın değil. Belediye Başkanı Kazım Kurt’u yapmadığı işlerden dolayı eleştiren bu yüzden Belediyenin yaptığı halk merkezine sokulmayan bir kadın.Öyle kolay lokma da değil.

Hidayet Elbir ,Belediye Başkanının da orada olduğu, halk merkezinin açıldığı gün saldırıya uğrayarak cezalandırılıyor.Çünkü fiziksel şiddet, kadına yönelik şiddette en çok uygulanan ve travması yıkıcı olanıdır. Kaba kuvvet korkutma, sindirme, engelleme ve ceza aracı olarak kullanılır.Bu eylemin sonucunda verilen göz dağı, sadece Hidayet Hanıma değildir.Verilen göz dağı son derece fütursuz ve alenidir.

Eylem Belediye Başkanın gözünün önünde gerçekleşmesine, hukuk önünde istisnai müdürü adli ve tazminat cezası almasına rağmen Belediye Başkanı Kazım Kurt neden adamını görevden alamıyor….Güya İşcisi siddet uygularsa işten atacak, katledilen kadınların isimlerini oraya buraya veriyor, mahvettiği Hamamyolunda heykel açıyor. Kadına Zorbalığa karşı ya…..Hiç kimse uğraşmasın, Kazım Kurt Bey, zorbalıktan ceza alan adamını yanından u-zak-laş-tı-ra-maz. Uzaklaştırmayı bırakın bir müdürlük daha vererek ödüllendiriyor. Ceza almayan suç bir nevi ödül ve yeni eylemler için motivasyondur.Daha nasıl açık anlatalım.

Kazım Kurt ve adamlarına amiyane tabirle kafa tutan Hidayet Elbir’e karşı eylemi iyi okumanızı tavsiye ederim. Özlem Yalçın Hanım kendisine dikkat etsin, Kazım Kurt ve adamlarına kafa tutan Demokrat Parti İl Başkanı Hüseyin Özcan kendisine dikkat etsin,bu adamlara kafa tutan değerli iki meslektaşımız kendisine dikkat etsin, Belediye de kendilerinden kabul etmedikleri herkes dikkat etsin. Bizim için de, Nazım Hikmet’in dediği gibi en uzak köy ölümdür.