Padişahlar iktidarı paylaşmakta hep tereddüt ettiler. İmparatorluk çöküşe geçtiği zaman İmparatorluğu kurtarmanın çaresi olarak batılılaşma görüldü.
Sırayla 1839 Tanzimat, 1856 Islahat Fermanı ve 1876 da ilan edilen 1.Meşrutiyetle Padişahlar iktidarı paylaşmaya başladı. Bu paylaşımda da halk yoktu.
İktidar, Payitaht ve Payitahtın etrafında ki seçkinlerle paylaşıldı. 1876’dan 1923’e kadar Osmanlı’da ki iktidar kavgası sivil ve askeri bürokratlar tarafından yapıldı.
Cumhuriyet’ in ilk dönemi,siyaset sahnesinde de yer alan asker ve sivil bürokrasinin tahkimatı ile geçti.
Gazi Paşanın sağlığı bozulmaya başladığında bu boşluktan güç alan aynı irade,kimi zaman Gazi Paşa’ya rağmen despot kararlara imza attılar.
Bu kararlarda da halk yoktu.
Motta “Halk için, halka rağmen”.Rahmetli Gazi M. Kemal Atatürk sonrası ülke yönetimi tam anlamı ile despot “Bürokratik Devlet” olarak 1950 yılına kadar devam etti.
Ülke çok partili sisteme geçtiği günden bugüne, seçilmiş iktidarlar ve bürokrasi arasında ki çekişme hala devam etmektedir.
75 senelik demokrasimiz, askeri ve sivil bürokrasinin kimi zaman Kemalizmin , kimi zaman da din maskesi altında kanlı ve kansız olarak gerçekleştirdiği darbelere maruz kaldı.
20 senedir iktidar da olan AK Partinin payına da,sivil ve askeri bürokrasiyi ele geçiren din kisvesi altında ki ABD’nin gayri meşru çocukları düştü.
Yıllarca askeri vesayetten şikayet edeken, bürokrasi ile özdeşleşmiş görüntüsü veren AK Partinin siyasi aktörleri yüzünden sivil bürokrasisin her eylemi AK Partinin siyasi itibarına ağır darbeler vurmaktadır.
Milletin gerçeklerinden kopuk bir bürokrasi ve bürokrasi ile özdeşleşen AK Partili bir siyasi aktörün eserini hep beraber okuyalım.
Hep biz yazıyoruz, birazda yaşayanlar anlatsın biz sekreterlik yapalım. Değerli bir hocamızın “Bürokrasinin Enkazı” olan Tıp Fakültesini ziyareti sonrası bizimle paylaştıklarını size sunuyorum.
“Uzun süredir Osmangazi Tıp Fakültesine gitmemiştim. Ortak bir dostumuza geçmiş olsun demek maksadı ile Esogü’de başka bir hocamızı ziyaret ettim.
Tıp Fakültesinin pejmurde halini görünce kederlendim. Acil ve Poliklinik girişlerinin kompozitlerle yenilenmesinin aldatıcı olduğunu yatan hastaların olduğu yerleri görünce anladım. Her yer dökülüyor.
Eski Osmangazi Tıp Fakültesinde askeri disiplini andıran hiyeragrşi vardı.Bina eskiydi fakat tertemizdi.Nizam intizam saat gibi işlerdi.Şimdi gidin görün kim kime dumduma. Kantin malzemelerinin çöpleri hastaların bekleme yerlerinde.
Hastane bu haldeyken rektörlük binasının ihtişamı büyük tezat.Bina dökülürken, ben orada oturmayı zul addederim.
Osmanlı’dan beri Devletin ihtişamı adı altında, kişilerin Devletin kesesinden sürdüğü makam sevdası bitmedi gitti. Maalesef mekanın bakımsızlığı ve yorgunluğu çalışanlara da yansımış. Herkes yorgun. Sağlıkçılar var güçleriyle çalışıyorlar. Fakat nereye kadar.
Dökülen binanın yenilenen acil polikliniğinde ağır bir ayıptan bahsediyorlardı. İnanmıyordum doğruymuş.
Özellikle görmeye gittim. Acil Polikliniğinde “VIP Bekleme Salonu” diye oda yapılmış. VIP birisi gelirse orada oturacak, bekleyecek.
Bu memlekette general, hakim, savcı,milletvekili, rektör, belediye başkanı sıfatlarını taşıyanlarla diğer sıradan bütün vatandaşlar eşittir.
Hiç kimseye sıfatlarından dolayı ayrıcalık tanınamaz.Bürokratik hegomanya kurulmuş. Böyle rezalet mi olur. Hasta yakınının VIP’i, sıradan vatandaşı mı olur….
Bu odanın yapılması ve o tabelanın orada olması bürokrasinin sınıf tanımlamasıdır.
Yönetici elitler ve yönetilen serfler…..Bu sıfatları taşımanın sebebi olan Milletten biraz utanmaları varsa o tabelayı sökerler.
Deri makam koltuğunda oturmanın rahatlığı alışmak böyle bir şey galiba.
Ogü’de ki hocama izlenimlerimi aktarırken üzüntümü belirttiğim de şaşkınlığım daha da arttı. Hocam, sıkı bir Tayyip Erdoğan karşıtı, ismini duyunca saçları dikilenlerden.
Ben her şey Tayyip Erdoğandan yüzünden demesini beklerken”Ben bunları anlamıyorum, kendi kadroların da çok düzgün adamlar varken AKP’li siyasiler bu adamları nereden buldular
dedi”
Hocamın aktarımına göre AK Partinin bir milletvekili çok etkin…..”Bir dokun bin ahhh işit. Yazık çok yazık.
Dertli ve kederli hocamız başka şeyler de anlattı, onları size aktarmayayım….
Etkin olan AK Parti milletvekili, Eskişehir gerçeklerine Mars uzaklığın da olan Milletvekilimiz.Kendisinin milletle hiç bir alakası yok.
Fakat bürokrasi ile arası çok iyidir.Üst düzey bürokratsanız ulaşabilirsiniz. Buna mukabil sayın milletvekiline ulaşabilecek, derdini anlatabilecek sıradan vatandaş varsa ödül olarak Cumhuriyet Altına takmaya hazırız.
Sonuç olarak Eskişehir Tıp Fakültesi Hastanesi Eskişehir’in ve bölgenin en önemli sağlık merkezidir.
Fakülte hastanesini bu kadar değerli kılan 40 yıllık hafızasıdır.
Bu hafızayı para ile pul ile alamazsınız.
Tayyip Bey’in üstünden güç devşirenlere ve şımarıklara duyurulur.
Eskişehir’in Sağlık bürokrasisini sendika ağalarına, Ogü’de ki bürokratik yapılanmayı da Eskişehir’in gerçeklerinden uzak Mars Milletvekilinin dizaynına ve bürokrasinin insafına bırakırsanız bu durumun mutlak bir faturası olacaktır.
Hacivat keyf sürer, ceremesini Karagöz çekermiş.AK Partinin Eskişehirde ki politika yapıcıları tercih yapacaklar ya Karagöz olmayı seçerek Hacivatların ceremesini çekerek faturayı ödeyecekler yada makam ve sıfat taşıyanları milletin hizasına sokacaklar.
Hiç bir makam, sıfat ve para ila-nihaye kimsede kalmaz. Sonsuzluk sadece Allah’a mahsustur. Birgün o sıfatlardan ve makamlardan arındığınız da kalan şeyiniz, şey olsun