Korku Şehri Eskişehir

Liberal demokrasi kuramına göre devlet;Bireyin hak ve özgürlüklerini korumak amacıyla kurulmuştur. Mutlak egemen devlet ve yöneticileri doğal haklarla ve yasaların üstünlüğüyle ve anayasallık ilkesiyle sınırlandırır.

HESAP SORAN VE SORMAYAN SİSTEM
Modern devlete karakterini veren dayanaklarından biri olan “kuvvetler ayrılığı” ilkesi, bu siyaset felsefesinin temelinde yer alır. Bu kuvvetin yargı ayağı ile ilgili Hukuk Yoksunluğu” tartışmaları çok derin.Ben Hukukçu ve hukuk felsefecisi olmadığım için bu konuda derinliğim çok sığ. Fakat anlamadığım olaylara şahit oluyoruz. Yargı kendi uygulayıcısı (savcısı) hakkında 690 bin liralık kaynağı belli olmayan para üzerinden somut delil oluşturabiliyor ki; doğrusunu yapıyor. Çünkü kanunen bütün kamu görevlileri her mal edinimlerinin sahibi oldukları her kuruşun kaynağını beyan etmek zorundadır. Yine ‘milyar dolarların’ harcandığı ordunun savunma harcamalarında 800 bin lira bedelli bir ihale ile ilgili olarak Cihat Yaycı gibi bir amiral hakkında dava açılabiliyor.
Bu tarafa dönüyorum. 330 bin dolarlık çay içiliyor, otelden çiçek alınıyor, aynı firmaya dört farklı iş veriliyor. Milyonluk reklam harcamaları yapılıyor. Kimse de dönüp bu nedir demiyor. Haklı ve hukuki olarak Cumhuriyet savcısına ait 690 bin liranın hesabını soran sistem, 10 bin liralık gömlek giyen, vali köşkünden daha büyük köşkte oturan sıradan bir memura kaynak sormuyor!

ODUNPAZARI BELEDİYESİNİN MALLARINI KİME VERDİLER….
Eskişehirspor kullanılarak, Odunpazarı Belediyesi’nin mallarının üzerine amiyane tabirle nasıl çöküldüğünü yazıyoruz. Ortalık ölüm sessizliğine bürünüyor.
Odunpazarı Belediye Meclisi Başkanına “bilboard ve Clp” yerlerinin tahsisi ile ilgili yetki veriyor, Belediye başkanı tahsis edilen yerlerin üzerindeki demirbaşlarıda veriyor. Kimin malını kime veriyorsunuz? ADARGA’ya Eskişehirspor kullanılarak 15 yıllığına 4 milyon verilen 400 adet bilboard ve CLP’nin demirbaş değeri en az 4 milyon lira! Çıkıp kimse de belediye meclisinin başkana verdiği yetki ile başkanın bu yetki ile verdiklerini karşılaştırmıyor. Sevgili Eskişehirliler bu bilboard, Clp ve reklam elemanlarını 15 yıl için kiralama ihalesine çıkın Eskişehirspor’un bütün borçları sıfırlanır.
Fakat kentin üzerine ölü toprağı serilmiş. Eskişehir’de belediyelerden fonlanan Bravda ile basın baronu Özgür’ün basınından hep tek ses çıkıyor. Çünkü farklı ses çıkaran hemen linç ediliyor. Bu linç operasyonlarına karşı nihayet bir ses çıktı.

AK Parti’nin Büyükşehir ve Odunpazarı Meclisi grup başkan vekili Murat Özcan’ın “Kendini belediyede eş başkanlık görevinde zanneden, sülalecek bankamatik personeli olan, yönettiği birçok troll hesapla beraber bize laf yetiştirmeye çalışan insancıklar; anlamadınız mı, muhatabım değilsiniz” paylaşımı ile isyan etti. Maalesef basın baronu özgür ile Odunpazarı Belediyesi’ni yöneten çakma sosyalist eş başkanlarların menfaat ve hemşericilik üzerine kurduğu ittifak Eskişehir’de korku imparatorluğu kurdu. Bunların ipliğini pazara çıkaran Odunpazarı’nın biri kadın iki meclis üyesinin başına gelenleri hatırlayın!

T.C MEMURUNU TEHDİT EDENLER KİM?
İstanbul’da ‘Katil Apo’ya ve PKK’ya özgürlük’ diye bağıran Halkların Demokratik Kongresi’ni Eskişehir tabanının yaptığı yürüşte bayrak taşıyan Odunpazarı Belediyesi’nin eş başkanları ile yazdığım yazıya değerli bir il başkanı atıf yapmış.
Demokrat Parti İl Başkanı Hüseyin Özcan; ‘Aklınız başınıza yeni mi geldi’ serzenişinde bulunmuş.
Bizi takip eden değerli başkan, aklımızın yeni başımıza gelmediğini takdir edecektir.
Başkan Hüseyin Özcan’ın yazımıza atıf yaparak yaptığı aşağıdaki: “Bunların tehditlerinden dolayı ailesini korumak için ruhsatlı silah alan devletin memurunu korumayan devlet ve içişleri bakanı utansın. ‘AKP’li değilse ölsün’ diyen il başkanı ve milletvekilleri utansın. Bunlara yol veren malum belediye başkanı utansın. O bir kişi, siz bin kişi. Hodri meydan!” paylaşımını okuyunca dehşete düşerken içim acıdı.
Bunların gemi azıya almış. Ali kıran baş kesen olmuşlar. Aslında bunlara hak veriyorum, çünkü meydan boş. Ne yapsalar yanlarında kar kalıyor. CHP’nin belediye meclis üyesine ayar veriyorlar, kendileri hakkında yazan gazetecilere bulaşıyorlar, AK Parti’de politika yapan kadınları sosyal medyada linç ediyorlar, sokağın ortasında kadın dövüyorlar. Devlete kafa tutan tweet atıyorlar, 1 milyon 600 bin liralık çay içiyorlar. ESTRAM’da aldığı asgari ücret yetmediği için boya-badana yamaklığından, 10 bin liralık gömleklere ve köşklere uzanan hayatın ne hesabını soran var ne de dur diyen… Hâl böyle olunca da her şeyi yapmakta sonuna kadar haklılar… Biz de Hüseyin Başkan’ın isyanına katılıyoruz. Bunların tehdidi karşısında ailesini korumak için kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi personelini bu duruma düşüren herkes utansın.

Ne kadar acı bir şey! İnsanın kendisini ve ailesini korumak için çaresiz kalması. Yazıklar olsun, bin kere yazıklar olsun. Döndük dolaştık Reha Muhtar zamanınına geri döndük. Nerede bu devlet nerede bu millet…