SON İMPARATOR ESTÜ REKTÖRÜ

Üniversitelerin Akademik değerlendirilmelerinde bilimsel makale ile atıf alan makale sayısı ve etki değeri yüksek dergilerde yapılan yayınlar etkili olur. Türk üniversiteleri son on yılda URAP ve diğer dünya sıralamalarında gerilemesinin en önemli nedeni Türk Akademisyenlerinin makale sayıları artmasına rağmen, makalelerinin etkili dergilerde yayınlanmaması ve yayımlanan makalelerin atıf almamasıdır.Bu gerilemeleri irdelemek için Üniversitelerin idari yönünü de es geçmemek gerekir. Türkiye’de Üniversiteler maalesef homojen değildir. İdari yapılanmaları tamamen kapalı kutudur. Üniversitelerin bilimsel özgürlük ve özerkliği adına her üniversitede imparatorluklar ve klanlar kurulmuştur.Dışarıya kapalıdırlar liyakat ve ehliyet ölçütleri kendi görüşlerine yakınlık ve nepotizm ile sınırlıdır.Hakim klan ve klik bütün kadroların sahibi ve dağıtıcısıdır.İşin realitesi hiç bir kamu kurumunda karşılaşamayacağınız nepotizm eş, dost kayırmacılık üniversitelerin yazılmamış kurallarındandır.Albert Einstein mezardan kalksa, bizim üniversiteler de kendisini kabul ettirmekte zorlanır.

Türkiye de bu konuda en tutucu olanların önünde Anadolu Üniversitesi gelir. Çünkü Anadolu üniversitesi de Yıllarca Yılmaz Büyükerşen hegomanyasi hakim olmuştur. Anadolu Üniversitesinden ayrılanlar, bu hastalığı Teknik Üniversiteye taşımıştır. Farklı Üniversite Rektörlerin, yardımcılarının kendi yakınlarını atama hikayelerini okursunuz.Bu rezaletleri göz önünde bulunanlar gerçekleştirdiği için kamuoyu bilgi sahibi olur. Kapalı kapılar arkasında çevrilen ne fırıldaklıklar ne hikayeler vardır inanamazsınız.Bu rezaletler dün de vardı bugün de var. Yanlış anlaşılmasın dün de oluyor diye bugün yaşanan rezaleti meşrulaştırmıyorum.Siyaset kurumuna ve siyasetçiye de çok haksızlık yapmamak lazım. Neticede siyaset her rezaletin de anası değildir. Mesela Yılmaz Hocanın kızı ve damadını bir araştırın nerede akademisyen.
Sonuç olarak Eskişehir de ki Üniversiteler ve özellikle yeni kurulan Teknik Üniversitede nepotizm(Eş,dost kayırmacılık) ve hakim klan ve klik çok etkilidir.

21 Kasım 2021 tarihinde kaleme aldığım yazıyı noktasına, virgülüne dokunmadan tekrar yayınlıyorum. Çünkü hiç bir şey değişmiyor, değişmeyecek ve değişeceğine dair hiç bir umudumda yok.

Sizi Teknik Üniversitenin kuruluş aşamasına götürmek istiyorum.Anadolu Üniversitesinden Teknik Üniversiteye geçecek bölüm hocalarının çoğunda huzursuzluk oluşmuştu.Aklınıza gelebilir fakülte aynı, bölüm aynı, ünvan aynı, bina aynı o zaman hocalar bu durumdan neden hoşnut olmadılar.??? Çünkü Teknik Üniversiteye geçecek hocalar döner sermayeden yararlanamayacaklardı.Koca koca hocalarımızın itiraz nedeni kaybedecekleri paraydı.
O dönemin Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.Naci Gündoğan’ın yardımcılarından bir tanesi de şuan Teknik Üniversitenin rektörü olan Prof. Adnan Özcan’dı.
Adnan Hoca ile diğer yardımcılar, kendi ve eşlerinin Anadolu Üniversitesinde kalmalarını sağlamak için kendi yönettikleri Anadolu Üniversitesi için öğretim elemanı ilanına çıktılar. Adrese teslim öğretim elemanı ilanında bir tek isimleri ve TC’leri yoktu.
Anadolu Üniversitesini yöneten akademik kadro kendilerinin ve eşlerinin döner sermayelerini kurtarmak için yetkilerini kendi çıkarlarına kullanıyorlardı.Sonrasında bu rezalet iptal edildi. İptal edilmesinin nedenini etik, ahlak gibi erdemler olduğunu düşünmeyin iş ayyukaya çıkınca mecbur kaldılar.
Alev Alatlı Hocanın dediği gibi “Her yasal olan hak helal değildir”
Eskişehir de ki Üniversitelerde ki nepotizm(Eş,dost kayırmacılık)den artık bık-tım.Vallahi bık-tım Billahi bık-tım. Academia eşimizi, dostumuzu yukarı çekme platformu değildir.

Kadere bakın ki bugün Teknik Üniversitenin Rektörü Prof.Dr.Adnan Özcan döner sermaye alamayacağı için geçmememek için kırk takla attığı üniversitenin Rektörü Adnan Hoca Teknik Üniversiteye geçtiğinden dolayı kayıp yaşadığı maddi kaybı alacağı rektörlük maaşı ile çok rahat kapatacaktır.
Yukarıda söylediğim gibi Üniversitelerde “Bilimsel Özgürlük ve özerklik” adına kurulan İmparatorluklarda yaşanan eş, dost akraba, hısım, evlat kayırmacılığının kamuoyuna yansıyan kısımları bile herkesin ağzını açık bırakabilir.

Bunun nedeni atanmış rektörlerlerin, atandıklarını unutarak kendi kendilerine ‘Özerklik”ilan etmeleri.
Teknik Üniversitenin yani ESTÜ nün sayın rektörüde “Özerklik” ilan etmiş durumda.

Bu ülkede Rektör koltuğuna oturan “İstediğimi istediğim yere atarım, alırım” moduna giriyor.

Astıkları astık kestikleri kestik.Teknik Üniversitenin Sayın Rektörü yetkilerini Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcılığı dönemindeki gibi keyfi kullanabileceği düşünüyorsa çok yanılıyor.

Çok merak ediyorum.Rektör Yardımcılığı yaptığı dönemde kendisine teslim edilen kamu gücünü kendi ve yakınlarının menfaati için kullanan bir kişinin Rektör olmasını kim refere etti.

Refere eden kişi siyasetçi ise; Kendilerine özerklik alanı açan her atanmışın hesabını siyaset kurumunun vereceğini tekrar hatırlatıyorum.

Her yere partizanlık sokmakla suçlanan AK Parti bu teze karşı Prof.Dr Adnan Özcan’ı rahatlıkla örnek gösterebilir.

Sayın Rektörün ne AK Parti ne de MHP ile yakından uzaktan ilgisi, alakası, sempatisi yoktur.

Ama fatura AK Parti ve MHP’ye kesilecektir. Muhalefet partilerinin Reis Beyi yıkmak için kendilerini parçalamalarına, ülkeyi germelerine hiç gerek yok.

Reis Beyin en büyük rakibi kendisine bu atamalar için referans olanlar ve kendi kendilerine özerklik ilan eden atanmışlar. Bunların Reis Beye verdiği zararı ne enflasyon ne de hayat pahalılığı verdi.