NARSİST VE KADIN DÜŞMANI
25 yaşındaki genç bir kadınımız daha megoloman,narsist bir zorba tarafından pusu kurularak alçakca katledildi.
Fiziksel şiddet;Kaba kuvvetin korkutma, sindirme ve yaptırım aracı olarak kullanılması olarak tanımlanıyor.En çok şiddet Dünya Sağlık Örgütünün 2014 yılında yayınladığı rapora göre aile ortamında ve kadına yönelik gerçekleşiyor.Bu şiddet bizim içinde büyük problem.Bu problemi çözmek isterken hata yapıyoruz. Türkiyede ki şiddeti sadece toplumsal, ekonomik ve eğitim eksikliğine indirgiriyoruz.
O zaman eğitimli ve ekonomik durumu iyi olanların uyguladığı şiddete nasıl bir tanımlama getireceğiz…….Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Şiddetin insandaki öfke duygusunun kontrol bozukluğu ile ilgili olduğunu kaydeder. Ona göre Narsisizmi yüksek olan kişiler eleştirildiği zaman karşısındakine şiddet uygular. “Şiddet uygulayan kişinin özgüveni yoktur. Şiddet zayıflık işaretidir”Bu kişilik bozukluğu sahibi korkak ve narsist zorbalara karşı “Şiddet Tekelini”elinde bulunduran Devletin meşruiyetini de ortaya koyması gerekir. Hukuku buyurabilen devlet organizasyonu bu zorbalara karşı zor kullanarak acı verebilme yetkisi kullanmak zorundadır.Çünkü ceza düşüncesi sadece ceza hukukunun değil bütün bir hukuk düşüncesinin de varlık koşuludur. Bu varlık koşulunun gerçekleşmemesi yüzünden ülke maalesef “Serenget Doğal Yaşam Ormanı”gibi.Kim güçlü ise onun haklı olduğu bir toplum içerisinde yaşıyoruz.
Mutlak ceza teorisinin kurucularından Kant cezayı “bir suçun hukuki karşılığı” ve ceza hukukunu da “yetki sahibinin
uyruğundakilere işledikleri suç nedeniyle acı çektirebilme ödevi ve hakkı” olarak tanımlar. İnsanımız da işlenilen suçun hukuki karşılığının olmadığı gibi, suç işleyenlerinde acı çekmedikleri düşüncesi hakim.Mutlak ceza doktrinine tezat olan bu çıkarım akıllara bir soru getiriyor. Sorun yasa koyucularda mı, uygulayıcılarda mı??
Üstü örtülü af olan ceza infaz yasaları.Ceza felsefesinde devlet ancak kendisine işlenen suçlar hakkında af çıkartabilir. Devlet bireylerin bir birlerine ve topluma karşı işledikleri suçlar hakkında dolaylı-dolaysız af çıkartamaz.Örneğin 10 yıl ara ile iki kadını öldüren bir kişi infaz yasaları ile sokağa salınamaz.Onu infaz yasaları ile sokağa bırakırsanız o cani de tekrar salınacağının güvencesi ile üçüncü cinayetini işler.
Başka bir örnek kadın cinayetlerinin özelinde bütün cinayetlerde uygulanan tahrik indirimleri.
Batı da aydınlanma düşüncesi ile ortaçağın dini temellere dayalı teolojik ahlâk düsturu yerini
insan aklına dayalı bir evrensel ahlâk kuralları sistemine bırakmıştır.Bu kuralları katı bir şekilde uygulayan
Avrupa ve ABD’de yaşayanlarla konuşmanızı tavsiye ederim.Batının toplum düzenin temelinde sosyal tolerans ile normların sertliği ve uygulayıcılarının meslek profesyonelliği vardır.
Onların sistemde bir insan hayatını sona erdirdiğinizde sizde bitersiniz.Bitmemeniz için tek mutlak koşul vardır.
O koşula göre karşınızdaki kişi suç işlemek maksadı ile eylemde bulunursa ve mutlak ölüm tehlikesi altındaysanız, öldürülmekten ancak öldürerek kurtulacaksınız tahrik indirimi alabilirsiniz.
Bizde bana küfür etti indirim, beni aldattı indirim, töremiz indirim, gururumla oynadı indirim vs vs vs vs….Bırakın öldürmeyi,suç işlemek kaydı ile zarar vermeye çalışmayan hiç kimsenin kılına bile dokunma hakkına sahip olamazsınız.
Muğla da öldüğü düşünülerek varile canlı olarak konulan ve yakılan kadını öldüren caniye haksız tahrik indirimi uygulanması kabul edilemez….
Ceza felsefesi ve uygulayıcıları ayrı bir konu ve yazı..
Psikiyatrist Nevzat Tarhan’ın şiddete yönelen kişinin, ilkel dürtülerini kontrol edememesi önermesi ile bu kişilerin kontrol edemedikleri dürtülerinin kontrolü altında olduğunu anlıyoruz.Kime nerede, ne zaman nasıl bir şiddet uygulayacakları bilinmeyen ilkel dürtülerinin kontrolünde ki kişilerle ile aynı toplum içerisinde yaşamak insanın içini ürpertiyor.Her
gün gördüğümüz, okuduğumuz, şahit olduğumuz siddet olaylarının objelerini kontrol edecek olan hukuk pozitif ve maddi bir konudur. Normlar yeniden düzenlebilir, kanunların ruhuna uymayan kanun uygulayıcıları değiştirilebilir fakat bir toplumun çürüyen ahlak ve erdemi düzeltilemez.
Çürüyen ahlak ve erdemin örneğine kadına uygulanan şiddet eylemlerine karşı ideolojik veya çıkar ilişkilerine dayalı olarak tavır alanları gösterebiliriz.
Odunpazarı Belediyesinin Özel Kalem Müdürü Şenol Durur’un bir kadına karşı şiddet uyguladığı için hapis cezası ile beraber tazminat ödemeye mahkum edildiğinde Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un ateşli savunucusu ve yandaşı olan bir kadın köşe yazanı hem cinsininin yediği dayağı küçümseyerek inanmadığını aleme ilan etmişti.
Aynı köşe yazanı katledilen genç kadınımız için sosyal medyasında kadına şiddet uygulayan Şenol Durur’un ailesinden olan Kazım Kurt’un başka bir yoldaşının paylaşımı paylaşıyor.Aslında kadın köşe yazanının çizgisine yakışan savunduğu Şenol Durur’un direkt onun paylaşımını paylaşmaktı……Çizgisinden sapmış…
O yoldaş da”Çocuklarımızı nasıl büyüteceğiz” diyor. Yoldaş çok haklı ve hassasiyetine katılıyorum. Yanındaki dört kişi ile beraber sokağın ortasında kadına saldıran ailenize mensup kişi ve benzerleri ile aynı toplumda yaşadığımız için biz ve çocuklarımız tehlike altında……