AK Parti’ye kaybettiren Akademik Kibir ve Türk Entelijansiye’si
Aydın kavramı çağın en çok tartışılan kavramlarından bir tanesidir.Bu kavram,aydını yine aydınların incelemek durumda olması sebebi ile son derece bulanık, kişisel yoruma açık bir kavram olmaktan kurtulamamıştır. Attila İlhan,Türk aydınını “Bizim en büyük sıkıntımız, aydın dediğimiz insanlarımızın cahil olması. Bizde gerçek anlamda aydın yok. Bizde inanç aydını var. Sahici aydınımız yok denecek kadar az”sözleri ile eleştirir.Cemil Meriç’e göre “Türk aydını geçmişinden, kültüründen ve halkından kopmuştur.”
“Türk entelijansiyası” yani “Aydınlar Topluluğu” olarak görülen akademiye de “Akademik kibir” özellikle sosyal bilimlerde kendi hariç hiç kimseyi ve hiç bir disiplini beğenmez.Yaşadığı toplumdan ve onun gerçeklerinden kopuklardır. Aslına bakarsanız Türk toplumunun genel ve çaresiz hastalığı vardır. Sanatçısından,sporcusuna,politikacısına, bürokratına hatta türkücüne kadar;toplumdan bir adım öne çıkan kim varsa ilk olarak tevazuyu terk ederler.Mütevaziliği aşan kibirlerinin nedeni ile içerisinden çıktıkları toplumdan koparlar.Onlara göre bu toplumda yaşamak hazin ve elem vericidir..
AK Partinin kurumsal sorunu haline gelen kibir ve toplumdan uzaklaştığı iddialarınında odağında olmasının altında “Akademik kibir” yatar.Sessiz çoğunluğun sesi olarak siyaset sahnesine çıkan AK Partiye “Kibir”;kibir abidesi Prof.Ahmet Davutoğlu ile birlikte girmiştir.Onun yaydığı hastalık maalesef yıllar içerisinde Ak Partinin tüm gövdesine nüfuz etti.Reis Bey başı kesti fakat gövde elinde kaldı..
Mesela AK Parti’nin seçim stratejisinin sahibi Ahmet Davutoğlu’nun kalıntılarından Prof.Ertan Aydın’dır.O ve onun gibi düşünenler toplumdan,onun gerçeklerinden o kadar kopuklarlardır ki; hayallerin ve hedeflerin,sahanın talepleriyle çeliştiği yerde hataya düşeceklerini asla kabul ettiremezsiniz..
Düşünün sahada savaşan ordunuz sizden tank istiyor,siz onlara piyade gönderiyorsunuz.Millet ağır ekonomik şartlar altında geçinme derdindeyken o insanların önüne siz kendi hayallerinizi dikte ederseniz ağır cevap alırsınız..
Başka bir “Akademik kibir” faciasını Eskişehir de yaşadık.AK Parti’nin Odunpazarı Belediye Başkan adayı Özkan Alp’i Belediye Başkan adayı değilde; Derviş Dergahına postniş adayı gibi “Gönüller yapmaya geldim”e hapsettiler….Ben hayatımda bu kadar başarısız ve zayıf bir aday tanıtım ve reklam kampanyası görmedim.İddia ediyorum;bu ekibi Eskişehirde en farklı oranla seçim kazanan Ahmet Ataç’a entegre etseniz ona bile seçim kaybettirirlerdi…Tacettin Sarıoğlu,Murat Canözer’den sonra Özkan Alp’e de kaybettirdiler..Onlar sayesinde bu ekonomik konjonktürde dahi seçim kazanamayacak Kazım Kurt gibi bir figüre Başkanlığı hediye ettiler..Bu başarıları için “Akademik kibir”i tebrik ediyorum.
Konudan bağımsız Ünlü fizikçi,Profesör Richard Feynman atfedilen “Eğitim ve zekayı birbirine karıştırmayın. Doktoranız olduğu halde bir aptal olabilirsiniz.”sözüne doktoralı birisi olarak çoğu zaman katılırım.Artık siyaset ve akademik kibiri içi içe gördüğümde içim titriyor…