Babalar ve Çocukları

Eleştirilemez,tartışılamaz,Yarı-Tanrı yerine konulan Yılmaz Büyükerşeni Eskişehir’de ve bu camiada en iyi Hakkı Kutlu ile Vedat Alp tanır. Anadolu Üniversitesi üzerinden kurulan Vakıflarda çevrilen muhasebe oyunlarını,daha doğrusu fırıldaklıkları 25 sene önce ilk defa Vedat Alp yazdı.Bir zamanlar çok iyi bir gazeteci olan Vedat Alp fırıldaklıkların üstüne cesaretle gitti.Fakat karşısında ki dev karşısında çaresizlikten sustu veya susturuldu. Vedat Alp’in o günlerde ki en büyük hayali maalesef bu saatten sonra mümkün değil..Onun hesabı Mahkeme-i Kübra ‘ya kaldı.

Gerçek Büyükerşen’i  en iyi tanıyan diğer gazeteci Hakkı Kutlu hoca yaşarken konuşmadı,yokluğunda da konuşmaz.Doğrusu da bu galiba.. Yılmaz Büyükerşenin,Anadolu Üniversitesi üzerinden kurduğu Vakıfların içini boşatma iddiaları tamamen maddi deliller üzerine hazırlanmış….Vakıf şirketleri birbirlerinin hissedarları.Bütün vakıf şirketlerinin yönetim kurulu aynı kişiler.Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Durmaz sabit.Diğer üç kişinin birisi damadı.Detayları ile yazdığımızda inanamayacaksınız.

Örneğin şu an Çağdaş Okullarının yerleşkesinin bulunduğu daha önce GÖRSEM’e (Görme Engelliler Dayanışma Demeği) ait, 17.354 m2’lik alanda bulunan tüm bina ve taşınmazları ve tarla vasıflı arazinin %72 oranında mülkiyet hakkını Yılmaz Hocanın ömür boyu yönetim kurulu başkanı olduğu ESBAV satın alıyor.Kalan %28 oranındaki mülkiyet hakkı da,yine Yılmaz Hocanın yönetim kurulu başkanı olduğu ETAM Ltd. Şti. tarafından alınıyor.

Bu alımdan bir sene sonra 2013 yılında onların kontrolünde ki Tuna A.Ş ETAM Ltd. Şirketinin %28 oranına sahip olduğu hissenin 3/25 oranına sahip oluyor…

2020 yılına gelindiğinde Tuna A.Ş Çağdaş Okullarının ve Alanya’da bulunan otelin sahibidir. Şirket incelendiğin de en önemli ayrıntı Yılmaz Büyükerşen,eşi,iki kızı ve eşlerinin ortaklığı bulunan tek şirket Tuna A.Ş’dir. İddianame hazırlandıktan sonra ilginç bir gelişme yaşanır. 1,5 ay sonra Büyükerşen ailesi şirkette ki hisselerini devreder.

Vakıf şirketlerinin içinin boşaltılması ile ilgili iddialar arasından örnekler sunayım.

–Vakıf şirketlerinin gayrimenkulleri değerinin altında yönetim kurulu üyesine satılır.

-Mesela Yılmaz Hoca şirketlerden bir tanesine borç verir fakat şirketin bilançolarına göre nakite ihtiyacı yoktur.Yılmaz Hoca şirketten alacağı karşısında hisse sahibi olur….

Daha neler neler…..

Yılmaz Hocamızın kaçak villasını eşinin üstüne yaptığını hatırlarsınız.Hanımefendinin böyle bir durumdan dolayı ifade vermesi,adının geçmesine Yılmaz Hoca dahil kimse takılmadı.. 

Hatta hoca kendi eşinin bu duruma düşmesini danışmanlara bağladı..Hoca haklı….Danışmanlarının işi gücü yok.Kaçak bir ev yapalım onu da Belediye Başkanının eşinin üstüne yapalım demişlerdir.!!!!!!Biz olayı ortayı çıkardığımızda,muhterem hanımefendinin isimini mecburiyetten dolayı yazmak zorunda kaldığımız için uykularımız kaçarken;hanımefendi kırılmış olabilir,saygınlığı zedelenebilir diye boşuna dert sahibi olmuşuz..

Üniversiteye ait Vakıf şirketi Tuna A.Ş’de iddia edildiği üzere alavere-dalavere ile eşinin,kızlarının hisse sahibi olması belgeleri ile ortaya çıktığında görüyorum ki onlar için normal bir hadiseymiş…Biz kendi kendimize dertlenmişiz….

Ben garib bir işçi çocuğuyum.Ne annemin ne babamın ailelerinden kalan bir şeyleri vardı.Garib babam üç çocuğunu helal para ile okutma derdi ile işten çıkar işe giderdi.

Cumartesisi,pazarı yoktu.Bu garibliğe,naçarlığa gücü ve yüreği çok dayanmadı.Bizi bırakıp gittiğinde daha 56 yaşındaydı.Oysa hala dimdik yaşayan Yılmaz Hocadan 12 yaş küçüktü.Onun gibi devletin imkanları ile lüks hayat hiç yaşamadı tenezzülde etmezdi.Yılmaz Hoca ile babamın tek ortak noktası her ikisininde otomobilinin olmamasıydı..

Babamın otomobil sahibi olmamasının nedeni yokluktan,Yılmaz Hocanın ki sırtını devlete dayamasındandı..

Çileli,garib babamın isminin önünde koca koca sıfatları yoktu..Okuyamamıştı ama irfan sahibiydi. En büyük hayali bizlerin iyi eğitim almasıydı..Onurlu ve gururlu bir adamdı.Zumba bilmezdi,tek bildiği helal para için gece gündüz çalışmaktı.Ne kaçak ev yapardı nede kendi ismi lekelenmesin diye karısının ismini öne atardı.Bu dünyada ki hiç bir mal/mülk,para karısının ve çocuklarının isminin dava dosyalarında geçmesine neden olamazdı..Özellikle karısını bu durumlara sokacağına ölmeyi yeğlerdi..

Beni ve kardeşlerimi,kötülerle baş başa bırakıp giden babamdan, en son giydiği ceketi kaldı..Bazen özlemimi gidermek için ceketini giyerim..Kimi zaman bu yaşımda onun ceketi ile uyurum..

Yaradana şükrediyorum onuru ve şerefi ile yaşamış;anacığımı ve bizi her kötülükten korumuş.Haram yememiş sağlam ve namuslu bir babam varmış.