Site Rengi

DOLAR 34,4861
EURO 36,2614
ALTIN 2.957,64
BIST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 18°C
Parçalı Bulutlu
Eskişehir
18°C
Parçalı Bulutlu
Cum 17°C
Cts 0°C
Paz 2°C
Pts 3°C

Bravda ve AK Parti

02.06.2021
A+
A-
Kamu adına görev yapan siyasetçi ve bürokrat  sorudan muaf, yaptığından sual olunmaz layüsel değildir sadece Allah’tan hesap sorulamaz ve yaradan  sorumlu tutulamaz. Buna rağmen Eskişehir’de  Yılmaz Büyükerşen’i hiç kimse eleştiremez, hesap soramaz bunun aksini yapanlar kesin AKP’li veya felsefi anlamda şeydir.

Türkiye’de herkesin liyakat diye bağırdığına bakmayın dün ve  bugün olduğu gibi yarın da her başarılı kişinin arkasında bir kudretli olacaktır.
Yılmaz Büyükerşen 1960 kurucu meclis üyesi ve 3 dönem Milletvekilliği yapan zamanın kudretli isimlerinden Şevket Azbusoğlu’nun damadıdır. Yılmaz Hoca 1962 yılında Akademiden mezun olduktan 4 yıl sonra doktorasını tamamlamış, 2 yıl sonra doçent,  1973 de 11 yılın sonun da  Profesör olmuştur. Bugünün akademik  kalitesi ve  şartları 1960 ve 1970 yıllarına göre düşük seviye de  olmasına rağmen, 2021 senesinin şartların da bu sürede bir akademik sıçrayış mümkün değildir.
Dün nasıldı  mesela  20 Haziran 1973 tarih ve 1750 sayılı Üniversiteler Kanununa göre doçentlik sınavına bir dilden, profesörlük sınavına bir başka dilden giriliyordu.
Yani 1973 yılında  profesörlerin iki yabancı dil bilmesi gerekiyordu.
Yine Batının 300 Yılı aşkın akademik tarihinin en genç profesörü ünvanına sahip Oktay Sinanoğlu ABD’de 6 senede Profesör ünvanına sahip olabilmiştir. Kısaca hiç bir şey tesadüf değildir.

Gelelim Sezarın hakkını Sezara vermeye, Yılmaz Hocanın kendisine verilen büyük desteğe şahsi katkısı da şüphe götürmez.
Hiç abartmıyorum Yılmaz Hocaya, Türkiye de  medyanın gücünü anlayan ve buna göre pozisyon alan ilk kişisi dahi diyebilirsiniz.
1983 yılında Anadolu Üniversitesin de kurduğu televizyon stüdyosu ve iletişim fakültesi ile  özel televizyonlarına  insan kaynağını sağlamıştır.
Bu insan kaynağı da  Yılmaz Hocayı eleştirilemez, övgüye layık layüsel yapmıştır.
Örneğin Yılmaz Hocanın yönettiği Eskişehir  Kentleşme anlamında büyük bir balondur.
22 Yılın sonun da içinden çıkılamaz trafik sorunları kaderimiz , Kent Merkezi  Viyana ve Prag’ın kötü bir kopyası, periferler de kaderine terk edilmiş Brezilya’nın Favelaları haline dönüştü.
Elinizi vicdanınıza koyun hep eleştirdikleri TOKİ Eskişehir’de yeni  konut alanları  açmamış olsaydı ne olacaktı bir düşünün.Bir de Yılmaz Hocanın en büyük projesi olan gerçekte, Eskişehire en büyük kazığı Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’u da unutmayalım.
Bunlara rağmen Eskişehir’in  kent  tanınırlığı Yılmaz Hocanın iletişim dehası sayesinde bir mucize olarak sunulur.
Yine Sezarın hakkını Sezara verelim bu kadar kötü Belediyeciliğe rağmen Ak Parti’yi, Muharrem İnce’nin Kemal Kılıçdaroğlu’na dediği gibi yenmişte, yenmiş, yenmişte yenmiş yetmemiş 83 yaşında da yenmişdir. Hatta AK Parti  bu kafa ile giderse 88 yaşında da sandığa gömecektir.
Yılmaz Hocanın alemetifarikası iletişim dehası olmasıdır.Çağımız da medyayı kontrol eden, algıyı da kontrol eder.
Algı, olgunun ve gerçeğin celladıdır.Dijital medya yaygınlaşmadan önceki dönem de Eskişehir’in iki önemli gazetesini yönetenler ve köşe sahipleri  CHP ‘nin resmi üyeleri ve her yerde solculuklarını gururla söyleyen kişilerdi.
 Hiç birşey değişmedi tek bakış açıları 1980 öncesine ait. Bu iki gazeteye eklemlenen özgür basın susturulamaz tayfası ve özgürün basını  ile oluşan “Bravda” Yılmaz Büyükerşen’in eseri olarak kendisinin kontrolündedir.
Özgürün televizyonunda canlı yayın esnasında gazetecilere attığı fırça basın tarihine geçer.
Bravda’da bir gazeteci Yılmaz Hoca ile dobra dobra söyleşi yapıyor sorduğu soru, tekrar adaymısınız…
Daha seçime 3 Yıl var.Bunlar Yılmaz Hocaya anca Yılmaz Hocanın istediği soruları sorabilirler.Yılmaz Hocayı Hakkı’nı da teslim ederek vallahi billahi takdir ediyorum.
 
Peki Ak Parti nerede hata yaptı da iletişim dehası Yılmaz Hoca yendi de yendi.
Bravda bileşeninin en büyük parçası özgürün basınını büyüten, geliştiren Ak Partinin Belediyeleri ve Türk Dünyası Vakfıdır.
Yılmaz Hocayı bir kez daha takdir etmek gerekir O grubu kontrol ederken büyümesi ve gelişmesini rakiplerine sağlatmıştır.
Geçmişten bugüne Eskişehir’de Ak Partinin politika yapıcıları Bravda’dan hep medet umdular ve hala da umuyorlar.
Dün bunlardan medet umarak kendilerini kandıranları unutmayın.
Bravda’nın şartları değişmedi. Düşünce altyapılarını  oluşturan ideolojik bakış açıları aynı,Belediyelere reklam bağımlılıkları tam kapasite de,Belediyecilerle akşam sofralarında dostluklarını rektefe ediyorlar, Yılmaz Hocadan eşlerinden daha çok korkuyorlar.
Fakat Ak Partili politika yapıcıları Stockholm Sendromuna maruz kalmışlar, kendi katillerine aşık durumdalar.
Bu aşk hikayesinin sonu belli bir hikaye.Aşık olduğunuz katil sizi öldürecek. Cumhuriyet, Sözcü ve Birgün gazetelerin de Tayyib Bey ve Devlet Bey hakkında iyi bir haberin çıkacağı kıyametin alameti bile kabul edilebilecekken ona inanın Bravda’dan size bir hayır geleceğine inanmayın.
Canınız Akdeniz’e maya sürmek istiyorsa keyfiniz bilir.
Yılmaz Hocaya samimi takdirlerimi sunuyorum. Herkese hak ettiği davranışı gösteriyor.
Eskişehir de basın denilen şeyin kimyasını formüle etti.
Kukla oyunun da kuklaların hiç bir hükmü yoktur,kuklaların hareketleri kuklacının parmaklarının ucundadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.