Sezai Karakoç: “Anne gitti ve sular buruştu testilerde… Artık çamaşırlar yıkansa da hep kirlidir… Herkes salonda toplansa da kimse evde değildir.” der.
Garib ve naçar anamı, bir nisan günü rahmet-i rahmana uğurlamamın üstünden 7 sene geçmesine rağmen yokluğuna hâlâ alışamadım. Allah herkesin anasına uzun ömür versin.
Eskilerin laf ve söz anlamayan insanlar için çok güzel duası vardır. “Allah iz’ân versin” İz’ân, anlama yeteneğinin karşılığıdır. Söyleneni anlamak için, iz’ân yeteneğinizin yanında, okuduğunuzu anlayacaksınız ve muhakeme gücünüz, akıl yürütme yetiniz olacak.
Öyle başkalarının sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımları aşırarak ‘kendi fikriniz’ gibi ahkam kesmeyeceksiniz. İntihal yapmayacaksınız. Merak eden intihalin sözlük anlamına bakabilir. İntihal yapan da, yaptığının nelere karşılık geldiğini mutlaka biliyordur.
Muhakeme ve iz’ân çok önemlidir. Merkezi sınav sistemi gelmeden önce askerî lise sınavlarında öğrencilerinin muhakeme yeteneğini ölçümlemek için ‘muhakeme’ adı altında ayrı bir soru grubu olurdu. Ne zaman ki; merkezi sistem geldi, bu soruları asla çözemeyecek Fetullah’ın mankurtlarına gün doğdu. Mankurtlar çalınmış sorularla askerî okullara sızdılar. Her ne kadar okuduğunu anlamak ve doğru akıl yürütme yeteneğinin gelişiminde eğitim ve çok okumanın etkili olduğu kabul görüyor olsa da Allah doğuştan izan ve muhakeme yeteneği vermiyorsa ne yapsanız boş…
Fakat hayat boşluk kaldırmadığı için en basit fizik kuralı hemen devreye girer. Olmayan muhakeme ve iz’ân yeteneğinizin boşluğunu doldurmak için başkalarının fikrinin aşırır, kendi fikriniz gibi sahte bayrak çekersiniz.
İtiraf ediyorum!
Basın baronu özgürün hakkını teslim ederek kendisini takdir ve tebrik ediyorum.
CHP’li belediyelerinin kaynaklarının bir numaralı sahibi ol; bu kaynaklarla AK Parti’nin aleyhinde Eskişehir’de her şeyi yap. Üstüne AK Parti içerisinde kendine yandaş ve candaş bul. Bravo, bu maharete beş yıldız!
Candaş ve yandaşlara göre bize reklam vermiyorlarmışşşş.
Yazının içerisinde kaç kere ‘Özgür’ geçiyormuşşşş. Birincisi, boşuna muhakeme çok önemli demiyorum. Belediyenin kaynaklarını ‘Özgür yemesin biz yiyelim’ mi diyoruz.
Milyonlarca reklam harcaması yapan belediye başkanları Kazım Kurt, Ahmet Ataç ve Yılmaz Büyükerşen’den herhangi bir tanesi bizim kendilerinden reklam talep ettiğimizi iddia etsinler, bizde hiçbir ön koşul olmadan bu ahmakça iftirayı atanlar gibi iz’ânsız, muhakemesiz olduğumuzu kabul ediyoruz.
Hodri meydan! Eskişehir’de belediyelerden beslenen basın baronu Napolyon da biz Özgür mü diyoruz?!
Bu iz’ân yoksunlarının anlamadığı bir konu var: Kamu kaynakları beytü’l-mâldır. Bu kaynaklar herkesin namusudur. Adı ister ADARGA, isterse AKÇE’li işler olsun; kimse beytü’l-mâl’e el uzatmaz, uzattıramaz!
Güçlerine çok gittiği için tekrar soruyorum. AK Parti Tepebaşı teşkilatı iftar yemeği verecek başka yer bulamadı da, azılı AK Parti ve MHP düşmanı basın baronu Özgür’e ait Kent Palace’de yemek veriyor.
Ulusal televizyon kanalında bir siyasi partinin lideri, kendilerini aydın diye yutturan sol-liberallerle ilgili bir soruya ‘Canları cehenneme’ diye cevap verdi. Okuduğunu anlamakta zorluk çeken iz’ânsız ve muhakemesizlere, beytü’l-mâle el uzatan, uzattıran herkesin ‘canı cehenneme!’