CHP Kongresinin Şifreleri
Viyana’yı kuşatan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa son derece sert bir adamdır. Kırım Hanı’Giray Murat’la muhtemeldir anlaşamamaktadır. Şimdi sözü Osmanlı Tarihi Profesörü Ahmet Şimşirgil’ in Ulusal Medya’da yer alan köşesine bırakalım. “Lehistan Kralı’nın ağırlıklarını, İskender (Hörelen) Köprüsü’nden Tuna’nın sağ sahiline yani Osmanlı ordusunun bulunduğu tarafa geçireceği haberi alındığında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, buna mâni olmak için Kırım Hanı’nı görevlendirdi.
Kıymetimiz bilinsin!
Lakin kalabalık düşman birlikleri Tuna’yı geçerken Kırım Han’ı Murad Giray, mâni olmak bir tarafa yüksek bir yerde elini böğrüne koymuş olduğu hâlde at üzerinde düşmanın geçişini seyretmekle iktifa etmeye başladı. Bu hâl üzerine kendi imamı yanına vararak:
“Han’ım, şu bölük bölük geçen kâfirleri kırdırsanız gerisi kesilmez miydi?” demesi üzerine Han:
“Behey efendi! Sen bu Osmanlı’nın bize ettiği cevri bilmezsin! Bizi bir hâle kodular ki yanlarında Eflâk ve Boğdan keferesi kadar rağbetimiz kalmadı. Bu düşmanın cemiyet ve hareketini kaç defadır yazıp bildirdim. Düşman çok, mukavemet mümkün değil, askeri ve topları metristen çıkaralım, iktiza ederse saf cengi edelim ve illa selamet yere gidelim dedim. İnadından dönmeyip söz geçiremedim. Bu düşmanın def’i yanımda işten değildi ve bilürüm ki bu hâl dinimize de düşmez bir ihanettir! Lâkin gayret beni komadı, anlar da görsünler kendilerin; kaç akçelik adam imiş, Tatar kadrin bilsinler” diyerek atını sürüp kuvvetlerini alarak ordugâha döndü.
İşte Kırım Hanı’nın bu kararı ve davranışı Viyana’nın akıbetini belirleyecek bu tepeden grup grup aşan birlikler, artık Osmanlı birliklerine aman vermeyecekler ve neticede büyük bir felakete dönüşecektir.
Düşman, Tatar askerinin o gün kendilerine yaptığı bu yardımı unutmayacak ve dağa çıkarken gördüğüm bir heykel ile anıtlaştırmak suretiyle şükranlarını sunacaklardır.
Asırlardır bir ve beraber omuz omuza cihat eden ve asırlarca da etmeye devam edecek olan Kırım birlikleri, başındaki bir Han’ın kibri ve gururu uğruna İslam askerinin mahvına yol açacaktı. Aslında Murad Giray’ın kendisi de bu durumu biliyor ve “dinimize de düşmez bir ihanettir” diyerek belirtiyordu.
Murad Giray beraber yola çıktıkları, kardeş bildiği Osmanlı-İslam ordusu kırılırken ne düşündü acaba?”
Pazar günü malum CHP İl Kongresi yapıldı. Yılmaz Hocanın desteklediği adayın karşısına Kazım Kurt aday çıkarınca ve Kurultay delegasyonu için yapılan seçimde. Yılmaz Büyükerşen 422 oy alabilirken Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt 456 oy alınca Ahmet Şimşirgil hocanın yazısını tekrar okuma gereği duydum. 2009 Yılına dönelim Kazım Kurt daha önce 2 kere Milletvekili adayı olmuş seçilememiş, Baro Başkanlığına aday olmuş seçilememiş. Chp’de Deniz Baykal muhalifi,Baykal’ın da çok kudretli olduğu zamanlar. Baykal olduğu müddetçe delege bile olması mümkün değil. Daha önce ihraç edilmiş geri dönmüş 2007 yılında tekrar ihraç edilmiş. Anlayacağınız siyaseten artık dükkanı kapatmış. İşine gücüne bakıyor Avukat’lık yapıyor. Yılmaz Hoca 2009 Yılında Erdal Caferoğlu ile birlikte DSP’ye davet ediyor. Her ikisini de Meclis Üyesi yapıyor. Yılmaz Hoca durmuyor 2011 Yılında da Milletvekili listesine yazdırarak Milletvekili yapıyor, 2014 Mahalli seçiminde Yılmaz Hoca bu sefer Odunpazarı Belediye Başkanı adayı yapıyor. Odunpazarı gibi Eskişehir’in Çankaya’sı gibi bir yerde Mhp’nin Büyükşehir adayının 20.000 oy aldığı yerde Mhp’nin Odunpazarı adayının 51.000 oyu sayesinde koltuğa oturuyor. 2019 Mahalli İdareler seçimi geldiğinde Kazım Kurt’un aday dahi yapılmayacağı konuşuluyorken, devreye yine Yılmaz Hoca girer. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Eskişehir’e gelerek ‘Hocam Eskişehir sana emanet’ demesiyle tekrar Yılmaz Hoca tarafından aday yapılır. Seçimlerde patetes, soğan. Ak Parti içerisindeki büyük büyük Akp’li fırıldaklıkları, hatırlatalım çok yakın bir günde büyük büyük fırıldakların o günlerde neler yaptıklarını, ettikleri küfürlere kadar yazacağız. Ak Parti adayı Volkan Doğan’ın hataları ve çevresini iyi dizayn edememesi gibi başkalarının ihanetleri ve yanlışlarına rağmen anca 8.000 oyla canını zor kurtarır.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’u sıfırdan zirveye Yılmaz Hoca taşımıştır. Yılmaz Hoca olmasa bugün avukatlıkla meşgul oluyordu. Kimse Türkiye’de ‘beni halk seçti’ demesin. Halkın kimin aday olacağını tespit etme hakkı mı var? Yılmaz Hoca 2014 ve 2019 Mahalli seçimlerinde Eskişehir’de Odunpazarı’na gözünü kapatsa ilk geleni tutsa Odunpazarı’nda belediye başkanı yapardı.
Odunpazarı İlçe Kongresi yapılmış, Odunpazarı’nda Belediye çalışanları ve eş dost akrabaların il delegesi yapıldığı eleştirilerine Kazım Kurt bizzat televizyonlarda: “Geçen seçimlerde demokrat davrandık az kalsın seçimi kaybediyorduk aynı hatayı yapmayız “ diyerek il delegelerini bizzat kontrol ettiğini ima etmişti. Yani kimse kongrede yaşananları delegenin iradesi demesin. Belediyede çalışan işci irade mi koyabilir?
Bu irade koyamayan delege Kazım Kurt’u taçlandırırken Yılmaz Hoca’yı mahçup eder. Bu arada Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç büyük kongre delegesi dahi seçilemez.
Yılmaz Hoca’ya bu kazığın atılacağı önceden belliydi. Hocanın danışmanın sosyal medyada bir paylaşımına Kazım Kurt’un memurunun hakaretlerle cevap vermesinden anlamıştık. Danışman’a yapılan “Sapık mısın, içtin mi sen?” içerikli saygısızlığın gerçek adresi Yılmaz Büyükerşen idi. Sevelim sevmeyelim Yılmaz Hoca çoğumuzun hocasıdır. Biz bu saygısızlığı ve hadsizliği kınıyoruz.
Ömer Seyfettin’in Diyet hikayesi vardı. İyilik yapılan en sonunda ‘Al diyet’ diye kolunu kesiyordu. 2020 yılında iyilik yapılan, iyilik yapanın kolunu kesiyor.