Festivalin Arkasındaki Sır

Eskişehir’de yapılması planlanan festivalin iptali ile nur topu gibi bir tartışmamız kucağımıza düştü. Her zaman olduğu gibi, herkes ideolojik penceresinden karşı tarafa bağırmakla meşgul.

Tekrar ediyorum: alkol tüketerek çağdaş olamayacağınız gibi alkol tüketmeyerek de dindar olamazsınız. Alkol kullanmak veya kullanmamak çağdaşlığınızı ve dindarlığınızı sembolize etmez.

Geçen hafta Osmangazi-Sümer mahallelerinin kıyı şeridinde gördüğüm 18 yaşından küçük yavrularımızın sınırsız, kontrolsüz alkol tükettiğinin üzüntüsünü hâlâ taşıyorum. Batı medeniyetinin hiçbir ülkesinin hiçbir kentinde kamuya açık alanda Eskişehir’deki gibi alkol tüketemezsiniz. Türkiyede polis sokakta kimlik sorsa kıyamet kopar. ABD’de bara girmek isteyen, kapıdaki iri-yarı siyahiye kimliğini göstermek zorundadır. Çünkü 21 yaşından küçükler giremez. ABD ve Avrupa’yı görmeyenler öyle bir anlatıyorlar ki; Batı’da sınırsız özgürlük var. Batı ülkeleri özellikle Almanya bildiğimiz polis devletidir. Sıkıysa herhangi bir kuralı çiğnemeye kalkın üstüne de direnin… Sağlam kemiğiniz kalmaz!

ABD, Kanada, Avustralya, Avrupa, Rusya, Çin’in alkol tüketimine ve alkolizme karşı aldığı sert tedbirleri görmek için gidip görmeye gerek yok. Elinizdeki telefondan her bilgiye ulaşabilirsiniz. Batı’da hatta Suudi Arabistan’da dahi alkol tüketimi ile çağdaşlık ve medenileşme arasında bir konteks kurulmaz. Daha önce Eskişehir’de gerçekleştirilen festivalde gençlerin, hatta yasal olarak çocuk kabul edilen yavrularımızın sınırsız ve kontrolsüz alkol aldığına herkes şahit oldu. Ne oldu yavrularımız ellerine bira şişelerini alınca çağdaş ve medeni mi oldular?

Türk Anayasasında, Türk Devleti “Gençleri alkol ve zararlı alışkanlıklara karşı korumakla yükümlüdür. Yükümlülüğü uygulamaktan sorumlu Eskişehir Valiliği aynı sahnelerin yaşanmaması için tedbir aldığı an itibari ile Eskişehir’deki ‘Lümpen’ler nasırlarına basıldığı için bağırmaya başladılar. Ulusal basın da hemen üstüne atladı.

Bir mankenin: “Benim oyum ile çobanın oyu bir olamaz” sözünü, atasözü kabul eden ‘Lümpen’lere karşı bir atasözü ve saçmalıkda benden gelsin. O zaman belirli bir eğitim almayan, belirlenen kitap okuma kotasını geçemeyen hiç kimse sağda, solda, yazmasın. Bırakın üniversite eğitimini basın-yayın mezunu olmayanlara verilen “Basın Kartı” geri alınsın. Manken saçmalaması atasözü oluyor da benim söylemlerin niçin saçmalama olarak kalsın? Üstüne de lümpenlere her şey serbest olsun… Korkmayın şaka, şaka! Cehalet bu ülkede her zaman iş görür…

Festival yapmak istedikleri yer “Okullar Bölgesi” olarak kabul edeceğimiz bir noktada olduğundan dolayı, eğitimci Büyükşehir Belediye Başkanımızın itiraz edeceğini düşünüyorum. Bu festivalin Eskişehir’de yapılması için ısrarcı olanlara yer tavsiyesinde bulunmak istiyorum: Yılmaz Hocamızın, Ahmet Ataç’ın ve Kazım Kurt’un ikamet ettikleri yerlerde müsait yerler var. Orada yapsınlar. Madem özgürlükler kısıtlanıyor, festival zararsız onlar da torunlarının ellerinden tutarlar festival alanına götürürler…

Eskişehir’de festivale itiraz edenler hep cambaza bakıyorlar. AK Parti’yi yönetenler de her daim uyku halinde oldukları için, festivalin arka planında kim ve kimlerin olduğunu göremiyorlar.

Hiç düşündünüz mü Bravda ve Özgür’ün basını acaba neden bu kadar çok bağırıyor? Özgür Eskişehir’de kimin yandaşı?
Festivalin organizasyonu kim yapıyor???
Veya organizasyonu yapanların Eskişehir bağlantısı kimler???

Size ipucu Eskişehir’de her taşın altından çıkan birisi çıkarsa sakın şaşırmayın?
Tahminlerinizi alayım; tek hakkınız var!