Site Rengi

DOLAR 34,5258
EURO 36,1904
ALTIN 2.970,99
BIST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 18°C
Parçalı Bulutlu
Eskişehir
18°C
Parçalı Bulutlu
Cum 17°C
Cts 0°C
Paz 2°C
Pts 3°C

Sokrates Abiden Selamlar

31.07.2021
A+
A-

LAUBALİLİK VE MİZAH ARASINDAKİ FARKLAR
Mizah, edebiyatın önemli bir dalıdır. Toplumunda, zekâ düzeyinin önemli bir göstergesidir. Fıkralar ise, bu alanda toplum değerlerini yine topluma yansıtan en önemli anonim üretimlerdir.

Mesela Karadeniz Laz fıkraları, Bektaşi fıkraları, Balkanlardan gelen Arnavut, Muhacir fıkraları, Çerkez fıkralarının birkaçını darağacımızda olduğundan, biliriz, anlatırız birlikte güleriz.

Bunlar, bizim tarihimizin gülmece edebiyatımızdan damıtılmış bilge damlalarıdır.

Fıkra uydurma konusunda Allah’ın bizlere verdiği önemli bir yetenektir.

Özellikle göç eden, çileler çeken, sürgün edilen halklarda fıkraların portföyü çok daha fazladır.

Kafkas, Kırım, Balkan halklarının geçmişinde asırlar boyu süren savaşlar, sürgünler yaşanmış ve halen yaşanıyor olmasına rağmen bu alanda ve her alanda ürettikleri anonim değerlerin önemi çok büyüktür.

Anlatılan her fıkraya güler geçeriz.

Bazen de, her gülmecenin altında bir gerçek vardır diye düşünürüz!

Birde, günümüzü post modern Nasreddin Hocaları vardır. Söyledikleri “repliklermottohaline gelir dilimizden hiç eksik olmaz. Günümüzdeki sosyal medya paylaşımlarında, TV dizilerinde ki senaristler bunlardan faydalanırlar..

RACON KÜLTÜRÜ.

Eski zaman “racon “kültüründe, mahallenin bıçkınları kabadayı olarak anılsa bile, bunlar ağır abilerdir.

Onlar hayat üniversitesinden gelip geçmişlerdir. Öyle, KPPS ile değerlendirilemez. Her cümlelerinde bir estetik, bir ders vardır. Küfürleri bile mugalata içerir. Zengin bir sokak jargonunda bu âlemde çuha yırtmışlar, lafın nereye gittiğini, hangi adreste postalandığını bilir. Bu âlemden geçen herkes ağır abi olamaz!

Z KUŞAĞI HAZIR LOP KLİP KELİMELERLE  KONUŞUYORLAR..

Şimdikilerde bakıyorum, yeni nesli küfür ederken bile dili dolaşıyor. Ne usul, ne üslup var.

Eskiden öylemeydi?

Bu yaşamın çuha bekçileri ise gece kulüpçülüğü ve gazino hayatıdır. Delikanlılığın raconu geceâlemidir. Sabaha kadar sürer. İbibikler ötünce herkes, ilk önce çorbacıya sonrada evine döner.

Hane-i berduş” dediğimiz ama asla itibarındantasarruf etmeyen delikanlılık raconudur.

Şimdilerde bu “Racon kültürü modern dünyanın yeni yetmelerin kısa pasları arasında oksitlendi gitti.

Kaybolan bu kültürümüzü nasıl anmazsın!.

Ali Kocatepe’nin söylediği gibi, Hey gidi günler hey!

RACON KÜLTÜRÜ FARKLIDIR.

Tabii bu “kültürün rüzgârından geçmek te öyle kolay değil. Muhakkak bir “ustanın yanında “çıraklık yapacaksın..

Bu âlem böyledir.

Masaya oturduğunda, kiminle ne konuşacağını iyi bileceksin. İçmesini, yemesini iyi bileceksin. Muhabbetin içine etmeyeceksin!

Asla ve kat’ a Siyaset konuşmayacaksın.

Kafan, masaya düşmeyecek!

Sahnedeki sanatçıya jest nasıl yapılır, kimlere yapılmaz bileceksin.

Kime! kes sesini, kime kes sesini denmeyeceğini bileceksin!                           Belindeki emaneti asla ve kata kimse bilmeyecek ve göstermeyeceksin!

Zorda kalırsan çekeceksin. Çekemeyeceksen emaneti taşımayacaksın.

Gibi gibi birçok adabı var ama, illa da bir ustanın yanında çıraklık yapacaksın.

RACON KURALLARI FARKLIDIR.

Dedik ya!

Üstat davet ettiğinde misafirsen, misafirliğini, ev sahibiysen ev sahipliğini bileceksin.

Masada su koymayacaksın harama hile katmayacaksın. Adamı hünerinle keseleyeceksin ama, donuna kadar almayacaksın. Cebine taksi parasını koyacaksın.

Ah! Kardeşim ah!. Her âlemin bir jargonu vardır. Adabı var, edebi var.

Bunları bozdun mu seni,çorum zurnası gibi öttürürler.

Nerede o eski abiler, nesli tükendi vallahi.

FÖTR ŞAPKA ALAMETİ FARİKADIR.

İşte bu âlemin son  “racon” kesenlerden biri diyebileceğimiz SOKRATESabimiz var. Nesli tükenenlerden. Giydiği kostümün ikinci bir numunesi asla olamaz. Özel terzisi vardır. Özel dikimdir. Hele o yer çekimi kurallarına uygun olarak başına “milimetrik olarak kondurduğu “FÖTR şapkaya ne demeli?

Portföyünde tam, 26 tane varmış..

Dünyadaki bütün marka fötr şapkalarını bulursun onun şapkalığında!. Hani aklımdan geçmedi de değil. Fötr şapka müzesi kurulsa umut ederim ki, SOKRATES abi şapkalarını da müzeye bağışlar.                      

En önemli özelliği ise, “fötr şapkayı birisine taktımı hapı yuttun demektir!

Aynı zamanda bir “soğan SUYU ” uzmanıdır. Hangi soğan, ne zaman ne işe yarar? Bilir. Nemli’ nin, ÇORAK arazilerinde deneme üretimi için saha çalışmalarını yapmıştır. Mor soğan başka, kırmızı soğan başka, beyaz soğan başkadır.

ŞİFA NİYETİNE SOĞAN SUYU

Yardımseverliğinden şifa niyetine sevdiği dostlarına önerdiği “farmakoloji biliminin yeni yeni gündeme getirdiği, “soğan suyu kürü” tarifi pek meşhurdur.

Bu kültürün gelişmesinde kamu menfaati vardır.

Yalnız çok risklidir. Kendinizi, mide delinmelerine karşı ya sabah kahvaltıdan yarım saat önce, NEXSİUM almalısınız ve yaşamınızı sigortalatmanız gerekebilir.

Tam kasko.

Ne de olsa sağlık!

Herhangi bir durumda, midede hasar oluşması halinde ne olacak? Sigortalandın mı korkmana gerek yok.

Özellikle, her türlü derde şifa olan, zayıflamayada bire bir yardımcı olan bu soğan suyunun”özeliklerin anlata anlata bitiremeyen SOKRATES abiye ne kadar teşekkür etsek azdır.  

Onu dinleyen, EFLATUN abi,soğan suyunuiçtikten sonra ne olduğunu anlayamaz, iki büklüm olur, ne olur beni kurtarın, en yakın hastaneye görürün diye seslenir.

Ambulansla Yunusemre Devlet Hastanesi  “acil” e yetiştirilerek son anda doktorların müdahalesiyle yaşama döndürülür.

EFLATUN abinin başına gelenler bununla mı sınırlı. Elbette değil… Meğerse SOKRATESabinin önerdiği, sabah tok karnına sadece bir çorba kaşığı içmeliymiş. Meğer EFLATUN abi, bardak dolusu soğan suyunu dikmiş.

Kendisini kaybettik! Allah rahmet eylesin.

Sokrates abi ara sıra mezarına gidip, hava nasıl oralarda diye soruyormuş?

 

Dinlesen!  CEM Yılmaz da komedyenmiş mi dersin? Sahneye çıksalar inanın, sağlığa uygunhijyenik altlık kullanırsınız.

O kadar yani.

SOKRATES abinin yetenekleri sadece bununla sınırlı değil elbette.

Birlik beraberlik, bütünlüğümüzü ağzımızın tadını bozma Allah’ım” diye dua ediyor. Sonraistikamet doğru karavana.

Makamı orası.

Böyle yaşamaktan mutluyum diyor. Açık ve temiz hava. Korana buraları nereden bilecek!

Eyaletten ben sorumluyum!

YANINDA İKİ ZABIT KATİBİ VAR..

SOKRATES abi’ nin, updateaforizmaları” çoktur. Yanında,iki zabıt kâtibi söylediklerini,Kent belleğine miras” kalsın diye eksiksiz yazar.

Başkemancı her zaman hazır ve nazırdır.

Abi dedim sen gerçekten şehrin belleğisin. Gece kulüpleri, gazinolar,  bas bas paraları, senden sorulur!

Vallahi şunları bir yazsan ne olur. Yazıyorum dedi. Nedir? Diye sordum.

Bir araba ve el öpme hikâyesi ile Şehrin zilli o…ları.

BARDAK ERİĞİNİ İTİBARSIZLAŞTIRAN BAŞKEMANCI.

Neyse, taaa uzaklardan gelen bardak eriğiniikram edelim dedik. Buzdolabından yeni çıkmış. Muzır başkemancı eriği itibarsızlaştırmak için,ne olacak caddenin köşesinde Çocuklartorbası3 TL satıyorlar demez mi?

Başkemancı, meğerse inciri çok seviyormuş. İncirde, Aydın Germencik merkezi. Erken hasat edilince yeşil olurlar. Germencik liler de para yapıyor diye erken hasat yaparlar.

Batıkentin en ünlü marketinin meyve reyonunda yerini almış. Başkemancının canı incir istemiş. Biraz boğazına düşkün ya. Markete gitmiş meyve reyonunda İncir’ i görmüş. Bakmışfiyatına bakmış... 24.50 TL. İyi demiş almış bir kilo. Yazar kasanın başına gelince hesap 49 TL.

Şaşırmış.. Gitmiş reyona fiyatına bakmaya. İtiraz etmiş. Bu fiyata incir mi olur demiş?

Meğerse etiketinde 500 gr mı 24.50 TL yazıyormuş.

Gerçekten bilmiyormuş. Bende dedim ki, daha incir hasatına en az 15 gün var. Erken toplanıyor ki, biraz para etsin. Zaten, markete gelinceye kadar olgunlaştırılıyor.

Anlayacağınız, yazar kasanın başında başkemancının cüzdanına incir ağacı ekmişler.

Kısacası 50 TL bir kilo incir. Şimdi kızmış. İnciryiyeceğime, kuru baklava üstü dondurmayerim daha ucuza gelir diyor.

Aman siz incir yerken kabuğunu soyarak yiyin!

Neyse, kahveye vardık. Erikleri tabakalarakoyarak ikram edildi. İlaçsız, hormonsuz tamamen doğal.

Sokrates abiye, başkemancı böyle yaptı diye izah ettim durumu.

Tabii cevabını nazikçe verdi başkemancıya!

MÜZİKLER HAVADA YANKILANIYOR...

Mesela, Müziği sever. Zuladan ne çıkar bahtımıza.

SOKRATES  abinin en çok sevdiği Hicâz eser..

Yıllar ne çabuk geçti o günler arasından
Bir tel saç onun kaldı bütün hâtırâsından
Hâlâ duyarım bin sızı ben her yarasından
Bir tel saç onun kaldı bütün hâtırâsından

Masada şarkı isteyen çoktur..

Hadi dedim bir de, ENDER Balkır’dandinleyelim dedim.

O da kimmiş, neymiş dediler ilk önce.

Ruhumda sızı dedim.

Çaldır bakalım o zaman.

Açtım you -tube’ yi

Balkırın sesinden;

Bu nasıl bir derttir dermanı yoktur
Bedenimde değil ruhumda sızı
Görünmez bir yara acısı çoktur
Bedenimde değil ruhumda sızı, oy oy!

Sokrates abiden selamlar.

Neyse, el öpmeye giden kızın ve damadın araba hikayesini başka bir zaman anlatırız..

Notumu aldım.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.