Çakma Atatürkcü Siyasetciler

Türk medeniyeti yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişe sahip…….Bu medeniyetin asırlar boyunca tekamülünü ve devamını sağlayan etken; şüphe götürmez şekilde, Türklerin devlet kurma organizasyonunda eşsiz olmaları.

Kurulan devletlerin “Türk” milleti ve medeniyeti üzerine tesis edilmesi ile beraber, kurulan devletlerin zaman çizelgesine baktığınızda, o zamandan bugüne özellikle bu coğrafyada hâlâ var olmamızın nedeni rahatlıkla; Türk Devlet geleneği ve DNA’sının asırlar boyunca muhafaza edilmesi olarak kabul edebiliriz.

Cumhurbaşkanlığı Forsu’nda bulunan ve Türk Mitolojisine göre sonsuz kabul edilen “Güneş” gibi Türk Devleti sonsuzdur. Sadece isim değişir.

Ülkedeki bir kesime göre; Türkiye, Cumhuriyetin kurulduğu 1923 öncesi yoktu. Onlar istedikleri kadar inkâr edebilirler.

Son Türk Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk onlar gibi düşünmüyor ki, kurduğu devleti ve Cumhuriyeti önceki Türk Devletleri gibi “Türk” milleti ve medeniyeti üzerine inşa ediyor.

Mustafa Kemal Paşa’nın, ayrı bir medeniyet ve millet oluşturma gibi bir amacı olduğunu söylemek ona yapılacak en büyük iftiradır.

Yayın politikamız ve ilkelerimiz gereği, mezar taşlarının başında kavga etmiyoruz. Bütün büyük Türk Hakanları gibi; son Türk Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk her türlü hürmet ve saygıya layıktır ve başımızın üstünde yeri vardır.

Stadyum ismi üzerinden yeni bir politik ayrıştırma çabasının en önünde her zamanki gibi Kazım Kurt var.

Onun politikada var olabilmesinin tek nedeni “AKP” karşıtlığı. İddia ediyorum ülkede politik karşıtlık olmasa partisi onu aday göstermez, gösterse dahi kendi partisinin en az yarısı oy vermez.

Yandaş basını ve belediye tarafından fonlananlar tarafından topluma sempatik gösterilmeye çalışılmasının hiçbir karşılığı yok.

Üslubu, siyaset tarzı, kibiri, kaba saba gayri nezaket davranışlarının sokakta nasıl karşılandığını onu övenler herkesten daha iyi biliyor.

Seçildiği her seçimde olduğu gibi; son seçimde de Eskişehir’deki “AKP” karşıtlığı sayesinde koltuğunu korudu.

Kendi çevremizden bile politik ve apolitik birçok kimse kerhen Kazım Kurt’a oy verdi. Daha doğrusu Cumhur İttifakı’nın karşısında kim var ise ona oy verdi.

Kurt her zamanki gibi, bir yerde ateş görmüş, almış eline körüğü oy devşirme peşinde.

AK Parti Milletvekili Nebî Hatipoğlu Bey’in sorusuna aynen katılıyoruz. Madem ki stada Atatürk isminin verilmemesiyle Atatürk’e ihanet ediliyor, Atatürk’ün izi silinmek isteniyor.

O zaman sormak gerekiyor: Büyükşehir Belediyesi iki büyük park yaptı, neden Atatürk ismi vermedi?

Kazım Kurt 10 yılda bir tek eser yaptı. Yenikent’teki o tesise neden Atatürk ismini vermedi?

Kazım Kurt’un mantığına göre hareket edersek; Kazım Kurt ve Yılmaz Hoca Atatürk’ün ismini silmek istiyorlar.

Ak Partili Büyükşehir ve Odunpazarı Meclis Üyelerinin yerinde olsam Büyükşehir’e ait Kentpark ve Sazova Parkları ile Odunpazarı Belediyesi’ne ait tesise Atatürk isminin verilmesi için önerge veririm. Onlar için de samimiyetlerini göstermek adına büyük fırsat olur.

Ateşe körükle giden Kazım Kurt’un amacının oy devşirmek ve “AKP” karşıtlığına sırtını dayamak olduğu rahatlıkla iddia edilebilir.

Reis Bey ve Devlet Bahçeli Bey’in bir yönetimi altında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde hiç kimsenin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün maneviyatını ve ismini ülkeden silmek gibi bir niyeti olmaz, olamaz.

Kartpostal Atatürkçüleri hariç herkes tarafından bilinir ki; Gazi Mustafa Kemal Atatürk katıksız bir vatansever ve Türk Milliyetçisidir.

Onun gibi katıksız bir vatansever ve Türk Milliyetçisi olmayan bir kişi; eğer ki kendisini Kemalist ve Atatürkçü olarak tanımlıyorsa, altını kazıyın muhakkak başka bir şey ortaya çıkar.

Bu ülkede Atatürk üzerinden siyaset yapanların çoğu, ne onun cesaretini taşır, ne vizyonunu kavrar, ne de millet sevgisini hisseder.

Kendine Atatürkçü diyen bazı siyasetçiler var ki, ellerinde olsa Atatürk’ün fikirlerini bugünün çıkarları için eğip bükmekten geri durmazlar.

Onlar için Atatürk bir ilham değil, yalnızca bir afiştir. Afişin arkasında ise siyasetlerini kamufle ettikleri bir boşluk vardır.

Kazım Kurt eğer katıksız “Türk Milliyetçisiyim” diyor ise yazdığımız her şeyi geri almaya ve özür dilemeye hazırız.

Ama ya Aziz Atatürk gibi katıksız “Türk Milliyetçisiyim” diyemiyorsa…