Odunpazarı’nda İki Yiğit Çıktı Meydane Hangisi Daha Merdane
Biri belediye meclis üyesi diğeri aynı belediyenin reisinin sol yumruğu pardon yanlış yazmışım sağ kolu, çıktılar meydane; ikisi de birbirinden merdane… Ortak özellikleri çoook… Mesela ikisinin adı aynı, ikisinin kökeni de aynı, ikisinin oturduğu mahalle de aynı hatta çıktığı kahve bile aynı… Mensub oldukları fırkanın -parti- kongresi yapılıyor, meclis üyesi çıkıyor kürsüye…
Rivayet odur ki; pek kıymetli, âlî cenâp meclis üyesi Çelik gibi kükrüyor: “Böyle kongre mi olur? Böyle delegasyon mu olur? Bir evden 3 delege yazılırken öbür canlar niye öteden bakar?” diye aslan misali kükrüyor. Aslanın eş anlamlısı da Haydar olduğunu da dipnot olarak iletelim… Tabii salon buz kesiyor en fazla da yukarı mahallenin eski sıvacısı, yeni sağ kolu gözleri ateş kalkanı vaziyette yerinde duramıyor. Tabii ekürü de dururmu bir parmak hamlesiyle veriyor gazı, tir-tir titriyor sinirden; hemen kalkanlarını kuşanıyor, çıkıyor kulise. Bu arada konuşmasını bitiren Çelikyürek meclis üyesi de fuaye alanında… Biri volta atıyor, biri omuz silkiyor. Öbürü diğerine tekme savuruyor, onun gardaşı da yumruk… Tabii ki sol yumruk…
Hemen âkil ve ağır abiler araya giriyor, yatıştırıyor ortamı ve konu kapanıyor. Aslında kapanmıyor. Gerek sosyal medyada gerek diğer mecralarda tazeliğini korurken geçen akşam YKSM’de bir etkinlikte yine arz-ı endam ediyorlar. Çelik gibi yürekli olanın yanında bu sefer iki gün sonra ameliyata girecek olan hanımı da var. Tabii ikilinin birbirini görmesiyle yeniden bir sözlü münakaşa oluyor. Kalkanlar kuşanılıyor. Eşini salonda münasip bir koltuğa oturtan; âlî cenap meclis üyesi soluğu kuliste misafirlerini bekleyen reisin yanında alıyor. O anda tüm kalkanları bertaraf ederek dalıyor, VIP’te sesler yükseliyor. Tabii salonda sükunetle bekleyenler arasında bulunan hanımefendi telefonla oğlunu arayıp küçük Çelik’ten yardım istiyor. Boztolgalar misali toplanan on kadar yeni yetme ve taze kan, kısa sürede yukarı mahalleden YKSM’ye dalıp doğru VİP’e girmek istese de emniyet güçleri olayı sükunete dönüştürüyor. Tabii henüz teyid edilemeyen kaynaklara göre; birileri kendini VİP odasına kilitlediği, yukarı mahalleden kaç kişinin YKSM’yi basmaya geldiği gibi söylentiler dolaşsa da tabii bunlar şu an kanıtlanmaya muhtaç… Ama sular durulmuş değil. Bu yaşananlar nelere gebedir, hangi olaylara davetiye çıkarıyordur; bilinmez. Şimdi Odunpazarı Meydanı’nda olan bu Iki yiğitin hangisi daha merdane, hangisi daha çelik yürek, hangisi daha kalkanlı-donanımlı, hangisi daha şenolur, hangisi önce durur bunu zaman gösterecek.
Sevgili okurlarım biraz önce edebiyatımızın naif örneklerinden tecâhül-ü ârif sanatının ya da ironi benzetmesinin sade bir güzellemesini okundunuz. Hiç olur mu, yakışır mı Çağdaş Şehrimizin Mümtaz Yöneticilerinin adlarının karıştığı vurdulu-kırdılı, tekmeli tehditli, sin-kaflı küfürlü diyaloglar; inanmayın efendim inanmayın, Süha Muzaffer bu, işkembe-İ kübradan atıyor, deyin geçin.
Ya siz en iyisi bu yazıyı bir ütopik hezeyan olarak görün ya da Süha Muzaffer’in hicivleri olarak görün. Karar sizin…