Eskişehir Halkı Vatanseverdir (Matruşka)

Eskişehir’deki kimi meslektaşımız gibi herbokolog olmadığımız için çapımız Eskişehir’le sınırlı. Fakat son 1 yıldır Türkiye ve İstanbul’da anormal olaylar üst üste gelince bu kadar olgu tesadüf eseri kesişemez. Unutulmasın bu ülkede hiç bir şey tesadüf yaşanmaz. Bu kesişen tesadüfler Irak’ta, Suriye’de yaşanan Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren mezhep ayrışmasının Türkiye çalışmaları. Sevgili okurlar lütfen son 1,5 yıl geriye gidin, anlatacağım olayları elinizi vicdanınıza da koyarak üst üste koyun. İstanbul’da Atatürk’ün kurduğu partinin başına bir şahıs getirdiler. Şahıs PKK’nın kadın önderlerinde Sakine Cansız’ın ortadan kaldırılmasına ağıt yakan, MLKP silahlı kanadının liderinin cenazesine ‘Komutana bin selam’ gönderen -Devletin terörle mücadelesini de sözcükler de önemlidir. Terör örgütleri de sözcükleri özenle seçerler. Örgüt jargonunda komutan örgüt liderine tanımlanır. İl başkanı olan şahıs, komutana bin selam derken kullandığı jargonu dikkatinize sunarım-, utanmadan ‘23 Nisan’ ın ertesi günü nedir?’ diye Ermenilerin soykırım diye andığı 24 Nisan’ı kutluyan, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sözünü çok militarist bulan, şehitlik mefhumunu küçümseyen bir militan. Sizce CHP İstanbul İl Başkanı olan şahısın bu ülkenin değerleri ile bir ilgisi var mı? Hepimizin ortak değeri, ülkemizin kurucusu Atatürk’ün değerleri ile ilgisi var mı? 2016 senesinde PKK ve DHKP-C, MLKP, TİKKO, MLSP toplam 8 sol örgüt ile ortak eylem yapma kararı aldı. Bu eylem birliğinin ortaklarından DHKP-C 1 yıldır elemanlarına açlık grevi yaptırıyor, bile bile kendi örgüt üyelerini ölüme gönderiyorlar bunu da cebinize koyun. DHKP-C, TİKKO, MLSP, MLKP gibi örgütler taban bulmak için Alevi kökenli genç çocuklarımız üstünde çalışırlar, duygularını istismar ederler. Cem Evlerine sızmaya çalışırlar, Alevi Derneklerini ele geçirmeye çalışırlar. Bu örgütler manifestolarında her türlü dini reddetmelerine rağmen yasal zemin de bütün çabaları Aleviliği İslam’dan koparmaktır. Bunu da cebinize koyun. Gelelim son 15 günde yaşananlara. DHKP-C içerisinde hiç bir örgüt mensubu izinsiz su içemez, örgüt açlık grevi emrini vererek ölüme gönderdiği iki militanını son 15 günde kaybetti, ölenlerden bir tanesi Savcı’yı şehit edenlere silah temin eden kişi. CHP’nin İstanbul İl Başkanı 1 haftadır çok hareketli. Bir devlet görevlisinin evini takip ettiriyor, üstüne tehditler yağdırıyor, eğer bir usulsüzlük varsa İstanbul Belediyesi CHP’nin elinde Belediye başkanını ararsın, oraya istersen bütün belediyeyi yığarsın, kim ne diyebilir fakat maksat başka. Maksat açık provakasyon, kafasında taşıdığı örgüt teorilerini pratiğe döküyor. Sen kimsin de CHP İlçe Başkanına talimat vererek devletin görevini yükleniyorsun? Bunu da cebinize koyun. Geçen hafta içerisinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi 23 Nisan vesilesi ile çocuklara kitapçık dağıttı. Kitapçıkta çocuk hariç her şey var. Çocuk kitabının bir sayfasında Müslüman din adamı, Hıristiyan din adamı, Yahudi din adamı ve Alevi dedesini resmeden figür. Ne kadar tesadüf değil mi? Aleviliği Müslümanlık’tan ayrı tasvir ediyorlar. Hatırlayın Aleviliği Müslümanlık’tan başka kimler ayırmaya çalışıyordu? Zor değil, tekrar yukarı dönüp okuyun.

CHP’nin İstanbul İl Başkanı olan şahıs özgünvenle yakında halk kömünleri kurarsa şaşırmayın açık açık tehdit ediyor. Alevi kardeşlerimizde taban arayan DHKP-C, 90’lı yıllarda olduğu gibi açık açık tehditlere başladı. Belliki moralliler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Aleviliği Müslümanlık’tan ayrıştıran kitaplarını açık açık dağıtıyor. Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor,  bu kadar tesadüf tesadüf olamaz! İstanbul seçimlerinin yenilenmesi konusunda Devlet Bahçeli’nin ısrarını hiç anlayamamıştım. Devlet Bey’in bir bildiği varmış ve ısrarında haklıymış. Bizi bu kadim topraklarda Alevi ve Sünni diye ayıramazlar buna kimsenin gücü yetmez. Çapımızı aşıp Eskişehir’i aşmamızın bir nedeni var. İstanbul’da yaşananların bir benzerini Eskişehir’de yaşadık. Kentimizde de DP İl Başkanı Hüseyin Özcan’ı şimdi daha iyi anlıyorum ve zamanında kendisine destek vermediğim için özür diliyorum. ADAM ileriyi görmüş. Yılmaz Hoca gibi CHP’nin efsanesinin karizmasını çizen, Ahmet Ataç’ı çizip atan bir gruba karşı tek başına dikildi. ADAM ‘Odunpazarı Belediyesi’nde örgütlenme var’ diye yırtındı durdu. Halkların Demokrasi Kongresi adına yürüyüş yapanlar, bugünkü DHKP-C’nin atası THKP-C’nin flamalarını, örgüt liderinin flamalarını sallayanlar, ‘Lice’de direniş var’ diye tweet atanlar belediyede örgütleniyorlar’ diye isyan etti. ADAM isyan etti de ne oldu? Belediyenin parası ile televizyonlara çıkıp hakkında iftira attılar, yandaşlarının gazete ve internet sitelerinde linç etmeye kalktılar, alttan alttan tehdit ettiler, ADAM’ın mahkemelik olduğu belediye çalışanı ile akşam rakı sofrasında dostluk pozu verip sabah ADAM’a laf çaktılar. Eskişehir’de ADAM bunlarla kavga ederken susanlar, buradakilerin İstanbul’daki versiyonları ile tanışınca amiyane tabirle ciyaklıyorlar. Her şeyi anlıyorum da bir şeyi anlamıyorum. Eskişehir sağcısı ve solcusu ile vatanseverdir. Atatürk’ü çok sever, elinizi vicdanınıza koyun bir defa. Atatürk ve örgüt bayrağı sallayanları, Lice’de askere, polise kurşun sıkanları ‘direniş var‘ diye kutsayanları nasıl bir tutabiliyorsunuz? Ya Atatürk’ü bırakın ya da bunları! Mustafa Kemal Atatürk gibi milliyetçi bir vatanperveri seven bunları sevemez, bunları seven de Atatürk’ü sevemez. Nasıl imanla yalan bir arada olamayacağı gibi, Atatürk’le örgütçüler bir arada olamaz!