Kazım Kurt ve Local Reporting-1

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un, politik bir figür olarak benim şahsi gündemimde asla yeri yok. Maalesef ama maalesef kendisi Eskişehir’de bir belediye başkanı.

Sayın Kazım Kurt ile beraber Eskişehir’de yaşamasına rağmen kent gerçeklerine Mars kadar uzak, Ak Parti’nin Mars pardon Eskişehir milletvekilinin bizleri yönettiğini gördükçe, Peygamber Efendimize de atfedilen: “Her toplum layık olduğu şekilde yönetiliri sözü tokat etkisi yapıyor.

İçinde yaşadığım toplum tabii ki ben bunlara layıksam, kendi adıma söylüyorum Allah’ım ne suç işledim, nerede yanlış yaptım… Bu nasıl bir ceza!

Sayın belediye başkanı röportaj vermiş. Roportajı, Ajda Pekkan’ın “Palavra, palavra her şey palavra” ezgileri eşliğinde okuyorum.

Eyyyy halkım! Röportaj denilince oturup saatlerce konuşulduğunu zannetmeyin.

Sorular yazılı verilir veya soru sorana soracağı sorular ve cevaplar eline verilir. Üç beş resim falan filan…

Röportajı yapan mektepli gazeteci…

Hayatları boyunca sadece Cin Ali okuyup Cin Ali olanlardan değil…

Kendisi, basından Odunpazarı Belediyesi’ne geçen, sonra Bravda’nın amiral gemisi özgürün basınına, oradan başka bir yere, tekrar özgürün basınına, sonra tekrar özgürün basınından şu andaki yerine geçiş yapan bir gazeteci arkadaşımız.

Odunpazarı Belediyesi’nde de çalıştığı için enteresan olabilecek bir roportaj ‘al gülüm ver gülüm’e dönüşmüş.

Gazeteci arkadaşımızdan kendisinin de iyi bildiği tanıdığı çay ocağının, milyoncuya dönüşüp konteyner tekerleği dahi bulunan bir holdinge dönüşmesini Kazım Kurt Bey’e soramayacağını bile bile acaba sorar mı diye umutlanmıştık.

Değerli gazeteci arkadaşımız ülkede gazetecilerin özgür olmadığını düşündüğü için ve kendisi de AKP (!)’li yandaşlar gibi olmadığından…

Kendisinden cesur sorular beklerken, Kazım Kurt Bey al bunları sor dese sorulacak soruları sormuş…

Allah Allah tesadüfe bakın!

Sayın Kurt’un CHP’nin iç işleri için söylediklerinin muhatabı Ahmet Ataç… Ahmet Ataç ufak işlerle uğraşıyormuş.

250 belediye başkanı varmış 200 tanesi büyük kongre delegesi değilmiş…

Ben böyle adamları seviyorum, öptükleri adamı teselli ederler…

Kazım Kurt Bey iki kere partisinden ihraç edildiğini anlatmış. Buradan çıkaracağımız sonuç o zamanın  CHP’sinin kurumsal aklı mükemmel tespitler yapıyormuş.

Yılmaz Hoca ile ilgili söyledikleri beni hiç ilgilendirmiyor. Ancak iki kere partisinden atılan Sayın Kurt, Yılmaz Hoca olmasaydı milletvekilliğini ve belediye başkanlığını anca rüyasında görürdü.

Yılmaz Hoca Kazım Kurt’u rüyaları ile buluştururken, kendisi de Kazım Kurt’tan rüyasında göremeyeceği kazığı yedi.

Hocamıza afiyet olsun.

Allah var, yukarıda da söyledik Kazım Kurt Bey öptüğü adama teselli de veriyor. Hocamızın olduğu seçimlerde 10 puan önde başlıyoruz demiş.

Gelelim belediyesi ile ilgili söylediği şeylere. Şey demiş şeylere. Kendisinin vizyoner bakış açısını buraya sığdıramayız.

Üstüne üstlük röportajda muhtemelen “Local Reporting” ödülünün sahibi olacak bir güne sığmaz.

Onun için lütfen beni Ajda Pekkan’la başbaşa bırakın nefis söylüyor: “Palavra, palavra, her şey palavra” Kazım Kurt Beyin vizyonerliğine ve vizyon projeleri için bir gün bekleyin.