Danışman
Büyükşehir Belediye Başkanımızın, pardon arsa kıymetli eşinin adına olduğu için suçsuz ve günahsız hanımefendinin “Resmi hukuki evrakta tanımlanan “Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan” ile kaçak yapı yaptığı bundan dolayı yapının ruhsatı iptal edildiği ve adlî ceza ile cezalandırıldığı ortaya çıktı. Bütün samimiyetimle söylüyorum bu rezalete, hukuksuzluğa hanımefendinin adı karıştığı için hicap duyuyorum. Bu işe hanımefendinin adını bulaştıranlar utansın! Biz de olayı anlatmak için maalesef hanımefendiyi belirtmek zorundayız, muhterem hanımefendi beni bağışlasın! Evde oturan garip anam kadar masum olduğunu biliyorum.
Peki suçlu kimmiş? Tepebaşı Belediyesi’nin yıllarca başkan yardımcılığı yapan Erdoğan Aydoğmuş’a göre Yılmaz Hoca’nın danışmanlarıymış, pehhhhh! Tabii ki yerseniz… Kim bu danışmanlar, Yılmaz Hocamızın maliki olduğu tapuların envanterini mi tutuyorlarmış? O zaman şöyle olmuş olabilir: Kimse o danışmanlar, Yılmaz Hocamızın tapuların sevme ritüelini gerçekleştirirken, bir de ne görsünler Söğütönü’nde arsa var. İmar barışı da çıktı, biz gidelim oraya hemen ağacı ve yolu ile güzel bir ev konduralım. Resmi evrak doldururken de yalan beyan verelim, 2018 yılında yaptığımız binayı da daha önce yaptık gösterelim mi demiş oluyorlar? Cidden kim bu danışmanlar?
Rahmetlik babam 1944 doğumludur, Yılmaz Hocamızdan 8 yaş küçük olmasına rağmen nesil olarak birbirlerine yakın sayılır. Garip babam, hocamız gibi eğitimli değildi, zor-zar okur yazardı. Allah’tan ve kanundan korkardı, ömrü helal paranın peşinde çalışarak geçti. Garip babam, yalan dolanla kanunsuz bir iş yapacağına ölmeyi tercih ederdi. Hele böyle bir şeye karısının adı karışacak; kahrından ölürdü! Garip, cahil ve fakir babamdan çok şükür ceketi ve haysiyeti kaldı. Madem bu işi danışmanlar yaptı habersizce, o zaman Büyükşehir Belediye Başkanı’na yakışan, kendisinin ve eşinin adını bu işe karıştıran danışmanını hukuka teslim etsin. ‘Bunlar benden habersiz bu işi yapsın’ desin…. Bu danışmanların hukuksuz ve resmi evrakta yalan beyanla işlem yapmalarına!!!!!! Eskişehir’in büyük devrimci gazetecileri ne demiş diye takip ediyorum, tık yok! Devrimci derken 80 öncesi duvara yazı yazanlara kova taşıyanları kastediyorum. Özgürün basını zaten yazamaz. Patron ticaret erbabı olursa cemaat de şey olur! İnternet sitelerinde ahlâk, dürüstlük satanları okuyorum; dut yemiş bülbüle dönmüşler. Ben bunlardan ‘AKP’lilerin iftirası’ demelerini bekliyordum ama demek ki yerleri dar. Belediyecilerle akşam sofralarında dostluk tazeleyenler yazarlar mı acaba diyorum, o da yok. İstanbul seçimlerinden sonra İstanbul Belediyesi’nin AK Parti dönemine Eskişehir’den laf yetiştirenlere bakıyorum, burunlarının dibine kör ve sağırlar. Ne oldu arkadaşlar; ‘Basın Özgürdür susturulamaz’ diyordunuz; sizi kim susturdu, kim aldı özgürlüğünüzü!
Gazeteci kökenli CHP milletvekili Utku Çakırözer basın ahlâk dersi verirken şov amaçlı meclise soru önergesi vermesini umuyordum ama nerdeeee… Düşünün, belediye başkanı Ak Partili olsaydı neler olurdu? Meslek odasına çökmüş Sol ve CHP’liler Söğütönü’nde malum evin önünde eylem yapardı. Vallahi Baro Başkanı hukuksuzluğu kınardı. Kazım Kurt bütün iticiliği ile canınıza yeterdi. Bilumum CHP örgütü açıklama yapar, belediye başkanının ne haysiyeti ne onuru kalırdı… Utku Çakırözer her zaman ki şov amaçlı soru önergesi verirken eski milletvekili Gaye Usluer tapınmamız gereken yüce bilgeliği ile tweet atar, Jale Hanım da herhalde bir şeyler söylerdi. Şimdi Ak Parti ne yapıyor; Zihni Çalışkan’dan başka hakkınızı hukukunuzu savunanınız kalmadı mı? Sizin milletvekilleriniz nerede diyeceğim, diyesim bile yok! Ben bile Allah’a havale ettim onları! Nerede 100 bin kişilik üyeniz. Murat Özcan hariç her mecliste Yılmaz Hoca’dan azar işiten meclis üyeleri, neredesiniz? Korkmayın pandemi bittiğinde hocamız sizi yurtdışına götürür, İspanya senin Japonya benim gezersiniz! Pazara kadar beklerseniz çok şaşıracaksınız. Anlaşılıyor ki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi en üstten bir alta kadar Söğütönü tarafını çok seviyorlar.
Kimsenin malında mülkünde gözümüz yok fakat bunlar nedense hep kanunun arkasından dolaşmayı seviyorlar. Atalarımız; ‘dünyada mekan’ demiş de bu kadar ‘mekan da mekan’ dememiş. Garip babam 2 göz evde, altı nüfusa baktı. İki göze, gözler ekleyeyim diye hırslanmadı. Üç kuruşluk helal kazancına, haram katmamak derdiyle namusu ile yaşadı. Ölürken de en değerli mirasını, namusunu bıraktı gitti, hamdolsun!