Denetlenemeyen Siyaset ve Bürokrasi
“Adları sanları, ödevleri, iktidarları ne olursa olsun, devlet adamları, halkın, efendisi değil, memurlarıdır(Hizmetkarlarıdır.)” Fransız İhtilali sonrası yasama meclisinde Paris’i temsil etmek üzere seçilen Cumhuriyetçi Nicolas de Condorcet ait sözlerin önünde eğiliyorum…. Fransız İhtilali ve Cumhuriyetçi entelektüellerden etkilenen kurucu irade Türk İdari yönetiminin ve hukukunun düzenlenmesinde Fransız idare rejiminden yararlanmıştır.
Fakat o günden bugüne Condorcet ait sözlerin ruhu uygulanamamıştır… Hiç sekmeden her 20-25 yılda bir “Kamuda tasarruf”tartışmaları yaşıyoruz.Görülüyor ki derin sorunlarımız var. O sorunun kaynağı siyasetçi ve bürokrasinin ortak iktidarına karşı rahmetlik Vali Recep Yazıcıoğlu’nun isyanlarını lütfen tekrar dinleyin.
Derin ve büyük sorunu çözmek için zihniyet devrimine ihtiyacımız var..Adları,sanları, ödevleri, iktidarları ne olursa olsun,siyasetçi ve bürokratların ayrıcalıklarını ve harcamalarını kısıtlamadan hiç bir sorunu çözemeyiz..
Millete hizmet etmekle yükümlü kamu görevlileri lüks makam odaları,sekreterleri ve kendilerine tahsis edilmiş Audi,Volvo,Mercedes,Bmw otomobil olmadan hizmet edemiyorlar mı????? Bizde ki Audi ve Mercedes sayısı,üreticisi olduğu Alman devlet envanterinde yoktur.
Eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank,makam arabası olarak Toyota’nın hibrit modelini kullanıyor diye Türk Devletinin itibarı mı azaldı!!!!!
Kamu yönetiminde başka büyük yara yerel yönetimlerdir.Merkeziyetçilikten uzaklaşmak adına 25 yılda Belediyeler büyük bütçelere ve harcama özgürlüğüne kavuştu.İstisnasız her partinin Belediyelerinde harcama özgürlüğü, savurganlığa ve fütursuz harcamalara dönüştü.Her Başkan kendilerine ait astıkları astık kestikleri kestik bir Cumhuriyet kurdu.
Son yerel seçimlerde “Halka hizmet etmek ve halkın hizmetkarı”olmak için yarışan siyasetçilerin altlarından Audi,Mercedes,Bmw,Passat’larını alalım.Etraflarında kapısını açan,ceketini tutan,ayak işlerini yapan ne kadar gereksiz adamı varsa kovalayalım.Gelenini gidenini ağırlasın diye emrine verilen milyonları bütçeden çıkaralım.Verdikleri harcama emirlerinin sorumluluklarınıda onlara verelim o zaman görelim “Millete duyulan hizmet aşkını.
Önce seçilmişleri ayrıcalıklardan ve konforlarından koparacağız ama nasıl yapacağız…Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermesine rağmen İstanbul’da ki Köşkü boşaltmamış aylarca gündemde kalmıştı..Eskişehir’de aynısı yaşanıyor Yılmaz Hocamızda Bademlikte bulunan Başkanlık Köşkünü ve Audi A8 aracını terk etmiyor.Eğer Yılmaz Hocayı biraz tanıyorsam hiç kimse onun konforunu bozamaz.Yılmaz Hocanın 88 yıllık ömründe, imkanı olmasına rağmen hiç şahsi otomobilini kullanmadığını iddia edebilirim.Hayatı kamunun ona sağladığı konfor ile geldi geçti.
Seçilmişlerin ayrıcalıklarını ve harcama yetkilerini kısıtlamadan,harcadıkları paranın hesabını da onlara verdirmeden bürokrasinin harcamalarını kontrol edemezsiniz.
Demokrasi denge denetleme sistemidir.Millet seçilmişi denetleyecek,seçilmiş de atanmışı denetleyecek..İş dönüp dolaşıp milletin yetkilerini devrettiği temsilcilerin demokratik yollar ile belirlenmesine geliyor. “Biz istediğimizi aday gösteririz,sizde desteklemek zorundasınız” faşizmi olduğu müddetçe milletin seçilmişleri denetleme yetkisi olmayacaktır.