Bizi okuma nezaketi gösteren okurlarımız, tek işimizinin ve derdimizin Bravda, özgürün basını ve belediyeler olduğunun mantığını yürütebilirler.
Ancak önceki vali döneminde Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı marifetiyle hokus-pokusu da cesaretle bizim yazdığımızı hatırlatmak isterim.
Ve yine daha önceden başında bulunduğu kurumdan oğluna iş veren YİKOB Müdürü’nü de, valiliğe iş yapan şirkete oğlunu işe sokan özel kalem müdürünü de bizim yazdığımızı hatırlatmak isterim.
BRAVDA’NIN 16 ŞİRKETİ, AKÇENİN KAÇ ŞİRKETİ VAR?
Evet bir işimiz gücümüz var.
O da hokus-pokus ve Akçe’li işlere karşı durmak.
Şimdilik olayın perde arkasındaki siyasi figürlerle ilgilenmiyoruz. İşimizin ve gücümüzün diğer yüzünde, Eskişehir’de halkın parası ile halka hizmet etmekle yükümlü olan belediyeler ve AK Parti’nin muktedirleri var. Eğer milletvekilliği ve belediye başkanlığı, sırıtan bir ifade ile bilboardlara ilan vermek, arada sırada basına bülten göndermek, özel günlerde mesaj yayınlamak, üç-beş düğün ve cenazeye katılmaksa 23 Nisan’da koltuklara oturan çocuklar daha iyi yapar; en azından onlar masum ve samimidirler.
Belediyeler ve özellikle Odunpazarı Belediyesi ile Bravda ilişkisini, basit sıradan bir yandaşlığa dayalı etkileşim olarak gördüğümüz zaman Eskişehir olarak kaybederiz. Bu ilişkinin argümanları karşılıklı çıkar ve menfaat ilişkisine dayalı… Önceki yazıda kendilerinden biri olan köşe yazarının kaleme aldığı: “Ben bir şey almadım, satmadım. Şenol Durur’un patronlarımla arasında bi’ şey olduysa onu da bilemem!” lafı, bütün şifrelerin çözüm anahtarı.:.
Bu adı geçen şahıs Odunpazarı Belediyesi’nin reklama harcamalarını ve ağırlama giderlerini kontrol eden şahıs. O şahsa ve Kazım Kurt Bey’e karşı yapılacak en küçük bir eleştirinin karşılığı, kimi zaman bir kadın muhtara sokak ortasında dayak, ortak menfaatlerinin kesiştiği Özgür’ün basınında itibar suikasti veya kimin organize ettiği belli olan alçakça iftiralar silsilesidir…
Eskişehir’i hiçbir değer yargısı olmayan, organize olmuş bir kötülüğe teslim etmemeye karşı savaşıyoruz.
Odunpazarı Belediyesi, içerisinde garip bir oluşum var. Bunlar kadınlara karşı fizikî ve manevi şiddet uygulayan, kendi partisinden meclis üyelerine kabadayılık yapan, muhalif gördükleri parti başkanlarına kontrol ettikleri basın yolu ile itibar suikasti yaparak Eskişehir’de ve belediyede insanları sindirerek korku imparatorluğu kurmaya çalışıyorlar. Bu oluşum da maalesef belediye başkanının himayesi altında… Bunları himaye eden Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un ikinci dönemi başladığında, ilk döneminde yaşanan rezaletlerden dolayı ‘hepimiz yaşayıp göreceğiz’ demiştim. Bu öngörü sadece bana ait değildi, kendisine oy verenler dahi bu düşünceye sahipti. Kendisine oy verenlerden parti aidiyeti gütmeyen kesim, Yılmaz Hoca hatırına, Tayyip Bey karşıtlığına ve AK Parti adayının hatalarından dolayı Kazım Kurt’a kerhen oy vermişti. Kendisi iki kere milletvekili adayı olmuş kaybetmiş, Baro Başkanlığına aday olmuş kaybetmiş. CHP’den ihraç edilmiş yine kaybetmiş. Yani kaybetmiş de kaybetmiş. Her siyasi eyleminde bu kadar başarısızlık tesadüf olamaz, elbet içerisinde nedenleri saklıdır. Bu kadar başarısızlığın arkasından Yılmaz Hoca sayesinde önce meclis üyesi, milletvekili ve iki dönemdir de Odunpazarı Belediye Başkanlığı koltuğunda oturuyor.
Kendi inisiyatifi ile hareket ettiği siyasi rotasında hiçbir başarı elde edemeyen Sayın Kazım Kurt, kendisini kanatlarının altına alarak o makamdan bu makama taşıyan Yılmaz Büyükerşen’e de hayatının ilk mağlubiyetini tattırarak hocamıza da çok büyük bir ders vermiştir… Yılmaz Hoca’nın Eskişehir’e bıraktığı eserini, kendisinin üzerinden tecrübe ettirerek kaderimize ortak yapan Allah’ıma şükürler olsun!
Kasım ayında yine bir belediye meclis toplantısı olacak. Sayın Kazım Kurt, üstenci bakışları ve bütün asempatikliği ile meclisi yönetecek.
AK Partili ve MHP’li meclis üyeleri içerisinde özel kalem ve reklam harcamalarını sorgulayan Yeşim Arslantaş, Özlem Yalçın ve Yüksel Yoldaş da olacak.
Onların arkasında da bu harcamalara imza atan, sokağın ortasında bir kadına şiddet uygulayan şahıs… İmza attığı harcamaları eleştirdiği için linç edilen Yeşim Hanımefendi ve Yüksel Yoldaş ile aynı ortamda… Gözdağı verir gibi, sırıtan bir çehre ile geniş ve rahat otururken…
Meclis üyesi arkadaşlarının ruhu yaralanırken, ruhlarını yaralayanlara tepki göstermeyen AK Partili meclis üyelerine de selam olsun. Bugün onlara, yarın size… Kötülüklerinin ve çirkinliklerinin sınırı yok…